Suriye’de Aleviler hedefte!..

El-Kaide ve IŞİD’in kucağında büyüyüp El Nusra olarak katıldığı şeriatçı terörizm macerasında döktüğü onca kanın sıçradığı üstünü başını temizlemek amacıyla değiştirdiği adını HTŞ olarak düzeltti.

Halep’ten sürülerek sıkıştığı İdlib’te Türkiye’nin koruması altında bu kez lideri Colani kişisel temizliğini yapmaya başladı. 2016’dan itibaren yabancı basında röportajları yayımlanır oldu ve dünya halkları bu kanlı katilin ne denli insancıl biri olduğuna ikna edilmeye çalışıldı. Sıklaşan röportajları giderek daha kerli ferli ajans ve kanallarda yer buldu.

Ardından uygun iç ve dış koşulları oluştuğunda, geçen yılın aralık ayının ilk günlerinde başta Amerikalılar sırtını sıvazlayıp “Yürü ya kulum…” dediler. İsrail’in düzlediği Ortadoğu topraklarının bir ucu Akdeniz diğer ucu çöle açılan ne büyüklükte olduğu hâlâ tartışmalı bir bölümünde Colani’nin HTŞ’si devrilen Esad rejiminin yerine iktidar koltuğuna kuruldu.

AKP egemenliğindeki Türkiye’nin de payı oldu bu değişiklikte.

Önceden başlatılmış ılımanlaştırılıp insancıllaştırılma makyajı değişiklikle birlikte hız kazandı. Kefil oldukları Colani ve HTŞ’sini dünyaya tanıtan öncelikle ABD ve Türkiye oldu. Türkiye dışişleri akıl vermeyi hiç eksik etmediği Colani’yi Vakko’dan giydirdiği yeni takım elbiseleri içinde parlatarak, dünyaya Suriye’nin halden anlayan, Batı’yla uzlaşmaya açık, uygar yeni egemeni olarak sundu. Hatta çok da demokrattı ve çeşitli bileşenlerini bir araya getirip “Yeni Suriye’yi ancak o kurabilir” diye propaganda edildi. Gidildi, gezildi, konuşuldu, ne kadarsa o kadar anlaşıldı. Kendi güçsüzlüğünün farkında olan ve herkese mavi boncuk dağıtan Colani en çok Amerikalılar ve Suudilerle anlaşma halindeydi. Ama olsundu, Türkiye’yle de anlaştığına inanılıyor ve “Suriye’de biz kazandık” övünmelerinden geçilmiyordu.

Daha ilk günlerde, hiç ilgisi olmamasına karşın “Alevi egemenliği” olarak propaganda edilen Esad rejiminin “kalıntıları” sayılan ve genellikle ülkenin batısında yerleşik Arap Alevilerine yönelik saldırılar başladı. Martın ilk haftasında ise tam bir katliam boyutunu aldı saldırganlık.

Propaganda mekanizması insancıllık vurgusu yapadursun, IŞİD’in hunharca katliamlarından bilinen şeriatçı terör çetelerinin silahsız insanları kadın ya da bebek tanımadan evlerinin içinde katletmelerine Lazkiye ve Tartus kırsalında yeniden tanık olundu.

Kılıf hazırdı: “Esad kalıntıları” ya da “Esad yanlıları hükümet güçlerine saldırmış”tı! Haydi diyelim ki saldırmışlardı, bu 1500’ün üzerinde çoluk çocuk Alevilerin katlinin nedeni mi olurdu?

Ama yok, Colani de iç ve dış destekçileri de Esad kalıntılarının provokasyonuyla yüz yüze kaldıklarında ısrar ediyor. CNN’den BBC’ye, Avrupa ajans ve kanallarından yandaş medyaya tam bir fikir birliği var: Esadçıların provokasyonu! Colani tam işleri yoluna koyuyormuş ki provokasyonla karşılaşmış!

Ürdün, Lübnan, Irak, Türkiye ve Suriye Dışişleri ve askeri yetkililerinin bir araya geldikleri Amman’dan da aynı sonuç çıktı, Suudilerle Amerikalıların açıklamalarından da. Silahsız Aleviler katledilmişken, tümü “güvenlik kuvvetlerine yönelik saldırıları” kınadı. Üstelik AKP Sözcüsü Ö. Çelik “Alevilerin hedef alındığını söylemenin yanlışlığının” altını çizdi.

Evlerinde tamamen silahsız ve savunmasız yaşlı-çocuk kadın-erkek yüzlerce Alevinin Gazze’deki İsrail katliamlarını çağrıştırarak öldürülmeleri Alevilerin hedef alındığını göstermiyordu, Colani’yi Suriye’nin başına bela edenlere göre. Tersine onlar çoluk çocuk Suriye’nin yeni egemenlerinin askeri güçlerine saldırmışlar ve kendilerini öldürterek provokasyon yapmışlardı!

Suriye’de, Türkiye’de de olduğu gibi mezhep ayrılığı var. Ülke nüfusunun çoğunluğu Sünni ve görece küçük bir bölümü Alevi. Ancak ne Esad rejimi bir Alevi egemenliğiydi ne de selefi bir aşırılığın örgütü olan HTŞ ve başındaki Colani Sünni halkla aynı dilden konuşuyor. Sünni ve Alevi halk bir arada yaşayabiliyorken şeriatçı Colani ve HTŞ’sinin kendileri halkları birbirine karşı kışkırtan başlı başına birer provokasyon şebekesi!

Etnik ve mezhep ayrılık ve çatışmaları bölüp yönetmek açısından işine gelen ABD’nin Rusya’yla birlikte BM Güvenlik Konseyini toplantıya çağırması ise herhalde sadece görüntüyü kurtarmaya yönelik sayılmalıdır.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et