Aydın Valiliği’nden su yasağı!

Kuraklık, susuzluk ya da su kıtlığı olarak bilinir. Susuzluğun genel nedeni yağış miktarıyla ilgili olsa da tek başına bundan kaynaklandığını söylemek doğru değildir.

Ali Ekber Yıldırım’ın 10 Mart 2025 tarihinde “Tarım Dünyası’nda” yazdığı “Kuraklık ve su sorunu tarımsal üretimi tehdit ediyor” başlıklı yazısında “Aydın ve Denizli’nin içinde bulunduğu Büyük Menderes Havzasında barajlardaki su seviyesinin “kritik” noktada olması nedeniyle Aydın Valiliği kararıyla tarım alanlarının yarısına su verilemeyeceği bildirildi. Çiftçilerin yüzde 50 oranında kuru tarım yapmaları istendi. Aydın’da tarımsal üretim alanlarının yarısında zorunlu olarak kuru tarım yapılacak. Üreticiler, borsa, ziraat odaları temsilcileri bu kararın uygulanamayacağını söylüyor.

Yazının diğer bölümlerinde de su yokluğundan, depolamada sorunlar tespit edilmesinden ve artık suyun yetmeyeceği için 2025 yılında çiftçilere ancak 2 kez su verileceğinden çeşitli nedenleri sıralanarak duyurulmuş.

Yıllardır her yerde baraj, gölet, su depolarının yapıldığını dinliyor, bu projelerin çiftçiye çözüm olarak sunulduğunu izliyoruz ekranlardan. Çiftçiye çözüm olarak gösterilen prestij projelerinin çöktüğünün gerçeğidir bu durum.

Suyun kaynağı, havzası yoksa, su yok demektir. Su yoksa kuraklık vardır. Ancak kuraklık sadece yağış olmadığından mıdır? Havzanın madencilik ve enerji projeleriyle çökertilmesinin maliyeti çiftçiye yüklenmektedir.

Bu ilan halka su yasağı demektir.

TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası 05 Mart 2025 tarihli “İklim, kanuna sığdırılmaya çalışılarak yeni bir ticari alan oluşturuluyor” başlıklı açıklamasıyla, iklim kanunu çalışmalarının neye hizmet ettiğini ve özünde kuraklığı sadece yağışla ilgili olmadığını vurguluyor.

“Göllerin ve akarsuların su miktarları bakımından yaşadığı sorunlar açısından değerlendirildiğinde, akarsular ile göllerin suları azalmakta ve kalite bakımından olumsuz yönde değiştiği gözlemlenmektedir. Su bütçesinin değerlendirilmesi için öncelikle yağışların analiz edilmesi gerekmektedir. Ülkemizde yağış miktarları üzerinde yapılan çalışmalarda, toplam yağışlarda bir azalma olmadığı tespit edilmiştir. İkinci durum olarak, su toplama havzaları, su kullanımı ve su yapıları bakımından değerlendirildiğinde, göllerin ve akarsuların su miktarının azalmasının ya da kurumasının yağış değişimlerinden değil, havzadaki yapılaşmalar ile diğer etkilerden kaynaklandığı anlaşılmaktadır” ifadeleri yer alıyor.

Aydın ve Denizli’nin suyunun havzası Büyük Menderes havzası olarak biliniyor. TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odasının belirttiği gibi bu havzada nasıl yapılanmalar ya da yıkımlar söz konusudur.

“Büyük menderes havzası’na ilişkin Tarım Ve Orman Bakanlığı tarafından yayınlanan belgede havza analiz edilmiş, “Büyük Menderes Havzasında; 81 adet Nehir Su Kütlesi, 48 adet Göl Su Kütlesi, 3 adet Geçiş Suyu Kütlesi, 2 adet Kıyı Su Kütlesi olmak üzere toplam 134 adet yerüstü suyu kütlesi bulunmaktadır. Bunlardan 41 adet su kütlesi yüksek risk altındadır” ifadelerine yer verilmiştir ve çeşitli analizlerden kayıtlara yer vermektedir. Verilen analizlerde çalışmalarının ancak 62 adedinde işlem yapıldığını ve bunların 8’i çok iyi 4’ü iyi olmak üzere gerisinin sıkıntılı olduğu ortaya konulmuştur. Daha 72 si ile ilgili çalışma yok.

Belgede “Büyük Menderes Havzasında 38 adet yeraltı suyu kütlesi bulunmaktadır.11 adet YAS su kütlesi miktar açısından önemli baskı altındadır” denilerek yer altı sularına yönelik tehlikeye dikkat çekmiştir.

Tehlike nedenlerine yönelik tedbirlerden söz ederek “Büyük Menderes Havzası’ndaki tüm su kütlelerinin iyi duruma erişmesi ve iyi durumda olanların da durumlarının korunması maksadıyla 1320 adet tedbir belirlenmiştir. Başlıca tedbir grupları aşağıda belirtilmektedir.

Menderes havzasında büyük madencilik faaliyetleri sürüyor. Ayrıca yeni faaliyetlerin önü açılması için her gün yeni işlemler yapılıyor. Kışladağ-Eşme-Uşak Altın madeni işletmesi giderek büyütülüyor. Muratdağı-Banaz-Uşak, Muratdağı-Gediz-Kütahya sondajlarla delik deşik edildi. Yeni operasyonlar gündemde. Çaldağ-Turgutlu-Manisa bağrına delikler açılmış operasyonlar için bekleniyor. Dağlar en önemli su depolarıdır. Gelen yağışların, hem yüzey sularının akış düzeni açısından hem de yeraltı suları beslenmesi açısından en önemli su işleyiş unsurlarıdır. Yıllardır bu konuları gündem yapıp, korunması gerektiğini öne sürdüğümüz ve davalar açtığımız konulara, sadece resmi kurumların raporlarında yer verilmektedir. Maden işletmelerinin yeraltından çektiği su miktarları ve kullandığı sular tarımsal faaliyetlere oranı nedir acaba? Bu konuda bir tedbir var mıdır? İlk uygulama ana beslenme ve geçim kaynağına muhtaç olan bölgelerin suyuna kısıtlılık uygulanması gelmektedir.

Aydın ilini kapsayan söz konusu tedbirlerden jeotermal enerji santrali (JES) meselesi gündem etmeden olmaz. TMMOB Şubat 2021 yılında Büyük Menderes Havzasında JES Gerçeği- Aydın ilinde Kurulu JES’lerin Çevresel Etkileri Raporu yayınlandı. Su kaynakları açısından sorunları ele alan bu raporda JES’lerin yarattığı sorunlar belirtilmiştir. Ayrıca tarımsal açıdan yarattığı sorunlar analiz edilmiştir. Nasıl yıkımların olduğu belgeleriyle raporda yer almaktadır.

Bunca bilgilendirmeden sonra genel bir bakış yaparsak resmi kurumlar kağıt üzerinde analiz etmiş olduğu sorunların gerçek kaynağına etki etmek yerine, valilik emriyle yasaklamalara gitmektedir. Suya ulaşımı yasak hale getirilen yazı ile sulara el konulduğunun gerçekliliği görülmektedir. Menderes havzasında, alanda yürütülen yıkıcı faaliyetlerin önüne geçmek yerine ilk iş çiftçiye kısıtlama ve yasak konulmaktadır. Hem de tarımsal ürünler üzerinden yapılmaktadır. Yoksulluğu geçtik, açlığı konuştuğumuz bu dönemde tarımsal faaliyetlerin temel besisi suya yasak konulmuştur. Oysa yapılması gereken, madencilik ve enerji sistemlerinin kirletici faaliyetleri, kullandığı su miktarına yasaklama ve önlem alınmalıdır.

Büyük menderes havzasında söz konusu madencilik yapılan bütün dağlarda işlemler durdurulmalıdır. Madenciliğin genel olarak gelir değil; yıkım getirdiği tartışılmaz olmuştur. Madencilik faaliyetleri, suyun yüzey akışı ve yeraltı beslemelerini çok yönlü etkilemekte ve kirletmektedir. Öncelik halkın tarımsal faaliyetlerine yasak değil, yıkıma neden olan faaliyetlere yasak konulması gerekir.

 “İklim kanuna sığmaz” sözünü yenilemek zorundayız. Krize giren kapitalizm, krizi genelleştirip herkesi ortak etmek için hayali krizler yaratmaktadır. İşleyişteki kısıtlamaları aşmak için “iklim krizi” terimini gündeme sokup, gerçek sorunları gizlemektedir.

Valilik duyurusu bir nevi yasaktır. Bu yasak; su sorunlarını sadece iklime bağlamaya çalışıp, baraj ve göletlerle su sorununu tekilleştirmek isteyen sistemin çöküşünün belgesidir. Bu yasaklar gelecekte başka bölgeler ile yine gündem olacaktır. Sebep ise iklim gösterilecek.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Vergide sahte sefer

Vergide sahte sefer

Maliye Bakanı Şimşek’in servet sahiplerinin vergi ödememesine tepkiler üzerine ilan ettiği “vergi denetimi seferberliği”nden koca bir hiç çıktı. Müfettiş yetersizliği nedeniyle şirketlerin sadece yüzde 2’si denetlendi. Sınırlı denetimde bile kaçırıldığı tespit edilen vergi tüm şirketlerin ödediği kurumlar vergisinin yarısına erişti. Vergi yükü her zaman olduğu gibi bordro mahkumu emekçinin sırtında kaldı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Suriye’de Aleviler hem katledildiler hem de “Esed artığı”, “mezhepçi fitne”, “provokatör” gibi suçlamalara maruz kaldılar.

Evrensel'i Takip Et