Açığından yatayına on milyonlarca diploma imtiyaz, iltimas, memleket meselesi

Kaynak: Freepik
Herkes hemfikir, diploma meselesi memleket meselesi, eğitim şart, niteliksiz veya yatay en azından bir diploma şart.
Şart da diploma meselesi çok çetrefilli bir mesele; sahtesinden, alınmışından, verilmişinden, niteliksizinden, niteliklisinden, hak edilmişinden, aynı zamanda imtiyaz, iltimas meselesi.
Not dolandırıcılığı, sınav dolandırıcılığı, yatay geçişler, MESEM, MTAL, İH, açık lise, MYO, AÖF, uzaktan, tezsiz, Suriyelilerin kabulü, yabancı kontenjanı, kadın kontenjanı, Kuzey Kıbrıs, Balkan, Türki, mahalli yerleştirme, ders programları… işin çok çeşidi ve boyutu olan makro haliyle tüm toplumun meselesi, yapısal sınıfsal bir mesele.
Biraz tarihinden ve çapından söz ederek bazı çıkarımlarda bulunalım.
Meselenin tarihi
Önce hepsi kıttı, neredeyse hiçbiri yoktu.
Eskiden, cumhuriyetin ilk yıllarında, Ali Okullarından alınırdı ilk sertifika, Teşkilatı Esasi kitabı da birlikte ellerine tutuşturulurdu.
Sonra halk eğitim merkezlerinden alınmaya başlandı ilkokul diploması. Köylerde, kasabalarda çoğunun bu diplomayı hak edip etmediği ayrı bir alay konusu olurdu. Muhtarlık için milletvekilliği için şarttı. Ehliyet için şart oldu.
1965’lerde, öyle bir şey yaşandı ki özel yüksekokullar, özel mühendislikler açıldı, birkaç yılda diş hekimliğinden inşaat mühendisliğine binlerce diploma verdi. Sonra bunları Anayasa Mahkemesi kapattı.
1990’lara, güncele gelirsek:
Üniversitelerde akademisyenler arasında diplomam var deyip diploması sahte çıkanlar olmuştu.
FETÖ’cülerin yabancı dil sınavlarında, KPSS’de, ÖSYS’de, hemen her yerde sınav yolsuzlukları olmuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın lise ve yüksek öğretim diploması olup olmadığı çok konuşuldu, konuşuluyor.
Eski Bakan Orgeneral Hulusi Akar’ın kızının 2002’de ABD’de biyoloji okurken Hacettepe Tıp Fakültesine yatay geçişi çok konuşuldu.
Sıra İmamoğlu’nda.
İşin ciddiyeti: Sahtekarlık niteliğinden mi başlıyor?
Şu ülkede sorunlarımızla ciddiyetle yüzleşebilsek belki yol alacağız da dejenerasyon ile deregülasyon birlikte iç içe gidiyor, battıkça batıyoruz. Diploma meselesi de Türkiye’nin sosyal yapısını ve yapısal dönüşümlerini farklı bir yandan gösteriyor.
Diploma meselesi, diplomanın niteliği meselesi çok boyutu olan, nasıl bir ülke ve toplum olunduğunu da gösteren önemli bir dünya ve memleket meselesini oluşturuyor.
İşin reel politik kısmı bir yana gerçekten diploma meselesi, yatay geçişlerden meslek yüksekokullarından tezsiz yüksek lisans programlarına çok boyutu olan sınıfsal ve güç ilişkilerini gösteriyor.
Diplomanın piyasada geçerliliği reel olarak çok öne çıkmış gözükse de diplomaların akademik bilimsel niteliği çok daha önemli bulunuyor.
Sahtekarlık işin niteliğinden başlıyor. 1945’lerden beri nicel ilerleme ile nitel gerileme iç içe gidiyor. Yatay geçişten başlayarak meselenin tarihi ve niceliğine dair birkaç noktaya daha değinelim.
Yurt dışından yatay geçişler 100 binlerden fazla olabilir
Yatay geçişler ile ilgili Hulusi Akar’ın kızı ve İmamoğlu öne çıktı. 1990’lardan bugüne bu tür sayılar 100 binleri geçebilir.
Örneğin 2022 şubatında Ukrayna’da savaş patlak verdiğinde ortaya çıktı ki Harkov, Kiev, Odessa, Lviv, Sumi hemen her şehirde Türkiyeli öğrenci vardı, o zaman Ukrayna’daki sayılarının 5 binleri aşabileceği, bunların tahliye ve yatay geçişleri konuşuldu.
K. Kıbrıs’tan her sene kaç öğrenci Türkiye’deki bir üniversiteye geçiş yapıyor acaba Balkanlardan, Türki Cumhuriyetlerden, Belarus’tan vb.
YÖK’e düşen sorumluluk en azından bunların yıllara göre sayılarını açıklamasıdır. 100 binleri geçeceği tahmin edilebilir.
Düşük puanlı özel/vakıf veya taşra üniversitelerinden merkezi üniversitelere geçişler
Yatay geçişler sadece yurt dışı ile sınırlı değil. Yurt içinde okul başarı puanı ile özel üniversitelerden resmi iyi üniversitelere kaç kişi geçiyor acaba? Ayrıca taşradaki bir üniversiteye yerleşip oradan merkezi bir üniversiteye kaç kişi geçiyor acaba?
YÖK bunları da açıklamalıdır. Bu sayılar da çok yüksek olabilir.
Suriyelilerin sayısı 150 binleri geçebilir
Suriye çatışmaları, insani boyutları da olan çok zor bir mesele oldu ve oluşturuyor.
Sonuçta belli bir hazır oluş gerektiren, yurttaşların çok yüksek puanlarla bile girmekte zorlandığı pek çok bölüme Suriyeli sığınmacılar neredeyse kayıtsız koşulsuz kabul edildi. Daha sonra bir sınav getirildi ancak bu sınavın da geçerliliği ve yeterliliği çok tartışmalıdır. 2023-2024 YÖK istatistiklerine göre Türkiye’deki üniversitelerde 336 bin 366 yabancı öğrenci bulunmaktadır. Bunlardan 33 bin 183’ü erkek, 27 bin 568’i kadın olmak üzere 60 bin 751’ini Suriyeliler oluşturmaktadır. Yurttaşlık alanlar da bu sayıların içinde gözükmemektedir. Şimdiye kadar mezun olmuşlarla birlikte Suriyeli mevcut öğrenci ve mezun sayısı 150 binleri geçmiş olabilir. Bu sayıları YÖK’ün vermesi gerekir.
Sadece yükseköğretimde açık öğretim mezun sayıları 10 milyonları geçmiş olabilir
Ön lisans, lisans ve lisansüstü düzeyinde açık öğretim öğrenci sayısı 2023-2024 yılı itibarıyla 1 milyon 318 bini erkek 1 milyon 609 bini kadın 2 milyon 927 bin 308 öğrenci açık veya uzak eğitimde bulunuyor. 24 bin kadarı yüksek lisans öğrencisi gözüküyor.
Mevcut açıkta uzak öğretimde bu kadar öğrenci varsa bugüne kadar açık ve uzaktan öğretim mezunlarının sayısı 10 milyonları geçmiş olabilir.
Çırağa lise diploması: MESEM, MTAL, İH, açık lise, dershaneden dönüşen lise
Eskiden Akşam Liseleri vardı, imkanı olmayan çağ yaşını geçmiş nüfus için belki de iyi bir iş gördü. Ama zamanla dejenere oldu.
2015’te bir kararla binlerce dershane özel merdiven altı okula dönüştü.
Bir kararla çıraklığa gidene lise dengi diploma verilir oldu.
Açık liselerin öğrenci sayısı bazı yıllar 2 milyonu geçer oldu.
Mesleki eğitimde eğitimin niteliği çok önemli bir tartışma, daha girişten çocuklar akademik motivasyonunu kaybetmiş, bir işe erişmek için gelmiş bulunuyor, bir diploma almak istiyor ama nitelikli bir eğitim talebi yok.
İmam hatip ortaokulları ve imam hatip liseleri nitelikli eğitim talebi ve çocukların hazır oluşları bakımından da ideolojik zihniyet bakımından da sorunlu.
Bunların sayısını toplarsak ortaöğretim diplomalarının yüzde 90’nı pek bir niteliğe karşılık gelmiyor sayılır.
Okul açlığı meselesi: Aç çocukla nitelikli eğitim olmaz
Eskiden de yoksulluk vardı, bunlar okula da gitmezdi pek. Güncel halde yoksulların da okula gelebilmesi olumlu bir durum ancak aç karınla nitelikli eğitim olmaz. Nasıl 5 yaşındaki çocuk henüz ilkokula biyolojik olarak hazır değilse 15 yaşındaki çocuk da karnı açsa nitelikli eğitimi sürdürmekte zorlanır, dikkatini bile toplamakta zorlanır.
13 Mart Dünya Okul Yemeği Günü idi. Türkiye’de çocukların çoğu okula aç veya yetersiz beslenmeyle geliyor, okulda aç kalıyor. Nitelikli eğitim için açlık sorunu acilen çözülmesi gerekiyor. Çocuk okulda olsa da olmasa da bu temel bir hak, çocuğun gelişimini bırakın, her şeyden önce biyolojik olgunlaşma hakkı.
Açlık dahil, nitelik sorunu dahil, yatay geçişler dahil, sahtecilik dahil, bunlar hepsi birer sonuç.
Daha arkada bu sonuçları doğuran sebepler ne? Sonuçları sebepleriyle düşünmek gerekiyor.
Sebebi ne: İmtiyaz/ kapitülasyon, iltimas, sınıf meselesi
Bu sonuçlar, bu meseleler neyi gösteriyor, buna bakmak çok önemli.
Yatay geçiş meselesi Türkiye’de AKP’li, CHP’li fark etmez 100 binlerce politikacı, bürokrat, küçük ve büyük burjuvazi çocuklarının başvurduğu usule uydurulan ama çok da etik olmayan bir sonuç.
YÖK isterse bu yatay geçişleri çok sıkı kurallara bağlayabilirdi ama bunu özellikle yapmadı çünkü bu orta üst sınıflar için bir imtiyaz oluşturuyor.
Yani Türkiye’nin toplumsal yapısının bir ayrılmaz parçası vakıf üniversitesinden Kuzey Kıbrıs’a, Balkanlara, Ukrayna’ya, Kırgızistan’a hem üniversitelere kayıt hem yatay geçişler hem de yatay geçmeyenin diplomasının niteliği meselesi.
Sınıfsal bir imtiyaz ve iltimas meselesi.
Diplomanın niteliği ve değeri: Fakire MESEM, MTAL, İH, açık okul, açık öğretim, MYO
Türkiye’nin toplumsal yapısının bir parçası açık liseler, imam hatipler, MESEM-çıraklık ve MTAL vb. okullar.
MESEM’de çıraklık/ çocuk emeği sömürüsü karşılığı lise diploması dağıtılması birer sonuç, sebebi Türkiye’nin toplumsal yapısı.
Nitelikli diploma çoğunun aile kökeni de yüksek öğrenimli olan yüzde 3-5’e. Zengin veya bürokrat yüzde 2-3’e özel/vakıf diplomaları veya iltimaslı diplomalar.
Yüzde 90’a emek sömürüsü kadar diplomalar verilse, hatta bir kısmının diploması hiç olmasa da olur. Reel durum bu mu?
Bunları not ederek, birkaç genel savda/çıkarımda daha bulunabiliriz.
Fikri bile önemli: Ehliyet için eğitim şartı
Kamyon şoförlüğü için de herhangi bir meslek için de bazı eğitim şartları olması iyi bir şey. Diploma tartışmasının olması iyi bir şey. Tek çekincem, gelin bir Anayasa değişikliği ile diploma şartını kaldıralım olur.
Yani işe olumlu tarafından bakılırsa, bir ilerleme hali sürüyor. Böyle bir belirleme yapalım en azından.
Cumhurbaşkanlığı ehliyeti için diploma şartı da yeter mi, gönül çok daha iyisini ister. İnsani saflık güzellik ister. Memleketin işçilerinin doktoralı olmasını ister, işçilerin cumhurbaşkanı olmasını ister.
Diploma tartışmalarından bir çıkarım yapılırsa veya bir savdan söz edersek: Bir şey için ehliyet şartı çok önemli bir konu, bir iş veya yetki kullanımı için bu ehliyetin de okuldan diplomadan geçmesi çok çok daha önemli.
Diploma ve yatay geçiş tartışmalarının nitelik tartışmasına evrilmesi çok daha olumlu bir süreç olur.
Nicelik nitelik sahteciliğe dair daha evrensel birkaç çıkarım
Birkaç da daha evrensel çıkarım yapılabilir veya soru sorulabilir bu tartışmalardan:
Birinci sav/soru: Değişim dönüşümler farklı toplumlarda farklı biçimlerde mi seyrediyor?
Birinciye bağlı ikinci sav/soru: Kurucu taşıyıcı olanlarda önce nitelik sonra nicelik mi geliyor, izleyen ülkelerde önce nicelik sonra nitelik mi geliyor?
Bir yanda İngiltere-Fransa-Almanya diğer yanda Japonya-Çin-Türkiye örnekleri ele alınırsa.
Dördüncü sav fikrin olması hepsi için taşıyıcı. Sonuçta diplomanın şekilsel de olsa lazım olduğu fikri ve kuralı işin asgarisi.
Beşinci sav: Türkiye için, MÜTAŞERİK otoriterliğin (müteahhit, taşeron, tarikat şeriatçı şerikliğinin) okulu diploması da böyle mi olur/ böyle mi oluyor?
Altıncı sav/soru: Türkiye PISA’da veya genel nitelikte hangi toplumsal dönüşümlerle, ne yaparsa bir zamanların kopyacısı Japonya veya Çin gibi bir başarı gösterir?
Yedinci sav/ soru: Eğitim yoluyla her çocuğun gelişim hakkının yanında toplamda toplumsal eşitsizlikleri ve özgürleşimleri ne olursa sağlayabiliriz?
Güncel ve acil bir durum/soru: Sahtesi olmayan nitelikli cumhurbaşkanı adayları kimlerdir, bunlar nasıl aday gösterilebilir ve nasıl seçilebilir?
Modern bilimler ve yöntemler 16. asırdan itibaren hızla gelişti, giderek endüstriye ve bilgi teknolojilerine dönüştü. Türkiye modern bilim ve yöntemi nasıl ne zaman yakalar, bunları nasıl üretime yansıtır, temel hak ve özgürlükleri nasıl ilerletebilir, doğru düzgün bir ülke ve toplum nasıl olabilir, tüm bu meselelerin daha da altında bu soruları sormak durumundayız.
14 Mart Tıp Bayramı. Doktorluk, hekimlik eğitim meselesi, şiddet ve ülkeyi terk yapısal bir mesele, bunlar nasıl aşılabilir, maddi ve saygınlık paylaşımı sorunlarını çözmek durumundayız.
Evrensel'i Takip Et