Kaynama noktasında beklerken...

Memleket sürekli kaynayan bir kazan gibi... Kimi zaman ısınma kaynama noktasına ulaşıp biraz taşıyor, hareket hızlanıyor, sonra yavaşlayıp yeniden hepimizi alıştırdığı sıcaklıkta, huzursuz ama hareketsiz bırakacak bir bekleme halinde tutmaya devam ediyor. Belki on yıldır böyle yaşıyoruz. Belirsiz, beklemede, ne beklediğimizi dahi bilmeden. Godot’yu beklemek bile daha az huzursuzluk verir.

Gittikçe sıklaşan sıcaklık artışları bir süre sonra bu artışlara da duyarsızlaşma, huzursuzluk artsa da ataletten kurtulamamayı beraberinde getirecek sonunda. Bu sabah da kaynama noktasını aşan bir memlekete uyandık hep birlikte. İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanı ve yüzün üzerinde insanın “sahur” baskınıyla gözaltına alındığı haberi anlaşılan bandı daraltılan, hızı düşürülen internet bağlantısını aşabilenlerce duyulup dalga dalga yayıldı. İnsanlar belediye binasından emniyet binasına doğru yaya olarak yola çıktılar. Valilik kaynamanın devam edeceği süreyi hesaplayıp dört günlük eylem yasağı koydu. Emniyet ve belediyenin yakınındaki tüm duraklar durulamaz oldu. Arada hafif sıcaklık artışları olsa da kaynayan hareketlilik en son Van’da olmuş ama önemli ölçüde yerel kalan bu kaynama taşıp memlekete yayılamadan hararet azalmıştı. Sonra doğudan batıya hafif yükselmelere yol açan yeni girişimler olsa da kontrollü kaynamaların ötesine geçememişti.

Bu kez bant genişliğini zorlayan haberler dört günde kontrol altına almanın hayli iyimser bir tahmin olduğunu düşündürüyor. On yıllardır darbe darbe yayılan demokrasisizlik, adaletsizlik ve düşmanlıkların ancak kendi canı acıdığında farkına varmaktan vazgeçmedikçe hareketlenme dalgaları da küçülerek yok olacak diye hesap ediyor olsalar gerek. İstanbul Üniversitesinde yürüyen o güzelim öğrencilerin heyecanı, Büyükçekmece işçilerinin kararlığı gene de umut veriyor bu hesapların tutmayacağına dair.

Kaynamayı hızlandıran, hareketlenmeyi yükselten bir söylenti yayıldı gözaltıların ardından. Muayenelerin emniyette yapılacağı söylentisiyle artan hareketlenme, umudu yeşertti içimde ama hesap kitap sahipleri de bu kaynatmanın taşmayı da memleket sathına yayacağını fark edip hemen mahremiyetin gözetileceği bir ortam hazırlamakta gecikmemişler.

Gene de gözaltı koşullarında yapılacak bir muayeneye tepkinin geniş kesimlere yayılmasını önemsediğimi söylemeliyim. Uzun yıllarını özgürlüğünden alıkonulanların kim olduğundan bağımsız insan olmaktan kaynaklanan haklarını gözetmeye, işkenceyle mücadeleye adamış bir hekim olarak özgürlüğünden alıkonma mekanlarında yapılacak tıbbi muayenenin etik ihlal olmanın ötesinde insan haklarına aykırı bir uygulama olduğunu, asla kabul edilemeyeceğini topluma anlatabilmiş olmanın sevinci kapladı içimi bir anda.

Türk Tabipleri Birliği İnsan Hakları Kolu olarak 9 Ağustos 2016’da yani 15 Temmuz sonrası özgürlüğünden yoksun bırakılanların muayeneleri ile ilgili bir tutum belgesi hazırlamış, 2022 eylülünde ise TTB Hukuk Bürosu ve Merkez Konseyinin de katkılarıyla bu konuda bir bilgi notu yayımlamıştık. Pek çok tartışmaya, düşmanlığın hızla tezahürüne neden olsa da insan hakları örgütleri ve sağlığın toplumsallaştırılmasının öncüsü bir meslek örgütü olarak bu duyarlılığı yaygınlaştırabilmiş olmak belki adaletin, demokrasinin ve insan haklarının ayrımsız herkes için olduğunu savunanlarla bu kez taşar da memleket sathına yayılır. Hep beraber huzursuzca beklemekten vazgeçeriz.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Heybeden darbe çıktı

Heybeden darbe çıktı

Seçilmiş belediye başkanlarına operasyon ve kayyım hamleleri İBB'ye uzandı. İmamoğlu, ‘Turpun büyüğü heybede’ sözleriyle ilan edilen bir operasyonla gözaltına alındı. Eylemler yasaklandı, sosyal medya engellendi, toplu taşıma kısıtlandı. Yurdun her yanındaki protestolarda yaşananlar ‘darbe’ olarak nitelendirildi.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
20 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et