Mourinho öğretiyor!

Mourinho özellikle maç sonraları yaptığı konuşmalarda rakip takımlara sataşmadan, onları aşağılamadan rahat edemiyor anlaşılan. Camia içerisinden hiç kimse de ona “Hocam rakipleri boş ver, sen kendi takımınla ilgilen, takımın aksayan yönlerini düzelt” demiyor.

Samsunspor beraberliğinin ardından, katı savunma yapan rakiplerini bir oyun planına sahip olmamakla eleştirdi Mourinho…

Karadeniz ekibi zaten sahaya 1 puan hedefiyle çıkmıştı. Haliyle, oyun planını da bu hedef doğrultusunda savunmayı sağlam tutma anlayışı üzerine kurmuştu ve bu son derece doğaldı. İki takımın kadro kalitesi arasında çok büyük fark varken, Samsunspor’un Kadıköy’de Fenerbahçe’yi yenmek hedefiyle açık bir oyunu tercih etmesi elbette düşünülemezdi.

Savunma ağırlıklı oyunla bu zorlu deplasmandan bir puan çıkarmak Samsunspor için önemli bir başarı sayılırdı. Üstelik maçın yaklaşık son yarım saatini 10 kişiyle oynamak zorunda kalınca, hücumu tamamen bırakıp tüm oyuncularla savunmaya çekildiler.

Fenerbahçe, Samsunspor’un katı savunması karşısında birkaç net pozisyon yakalasa da bunları gole çevirmeyi başaramadı.

Spor yorumcuları kaybedilen 2 puanın sorumlusu olarak gördükleri Mourinho’yu, sahaya sürdüğü on bir ve oyuncu değişiklikleri üzerinden eleştirirken, Mourinho da Samsunspor’u eleştirdi!..

Küme düşmemeye oynayan takımlara benzetti Samsunspor’u. Kaybettiği 2 puanın acısını Samsunspor’u aşağılayarak hafifletmeye çalıştı.

Mourinho bununla yetinmedi. Anadolu takımlarının kendilerine karşı, Galatasaray’a karşı oynadıkları maçlara göre çok daha yüksek motivasyonla mücadele ettiğini ileri sürdü.

Tabii bu çirkin lafla, bazı takımların Galatasaray’a karşı en azından “hatır şikesi” yaptığını ima etmiş oldu.

Diğer takımları ne kadar kolay ve pespayece suçlayabiliyor. Bu cüreti besbelli ki çevresini saran ve kendisinin her konuşmasında, her davranışında keramet bulan şakşakçılarından alıyor.

Rakiplerinin motivasyonunu yükselten en büyük faktörün kibirli lafları olabileceği ihtimalini de gözden uzak tutmamalı Mourinho…

Portekizli Teknik Direktör, skora bağlı olarak elbette hakemleri de hedef alıyor. Samsunspor maçından sonra ise puan kaybetmelerine karşın hakemlere laf söylemedi. Rakip 10 kişi kaldığı için utandı herhalde…

Zaten hakemleri de verdikleri hatalı kararların işlerine gelip gelmemesine göre değerlendiriyor. Yani ona göre hakem, kendi işlerine yarayan hatalı karar veriyorsa iyi, rakibin işine yarayan hatalı karar veriyorsa kötü. Pragmatist kişiliği objektif ve tutarlı tutum almasını engelliyor.

Kendi aleyhlerine yapılan hakem hatalarına feryat figan tepki gösterip rakipler aleyhine yapılan hatalara sessiz kalması bunun göstergesi…

Mesela son Samsunspor maçında, bazı hakem kararlarını takımları değiştirerek düşünelim.

Samsunsporlu oyuncu Fenerbahçe ceza sahası içinde formasından çekilerek düşürülmüştü. Hakem çekmenin şiddetini penaltı için yeterli bulmadığından oyunu devam ettirmişti. Bu pozisyonu tersten düşünelim. Samsunspor ceza sahasına giren Fenerbahçeli bir oyuncu aynı şiddette formasından çekilerek düşürülseydi ve hakem oyunu devam ettirseydi Mourinho buna nasıl bir tepki verirdi? Demediğini bırakmazdı hakeme.

Maçın daha 3. dakikasında Samsunsporlu oyuncuya gösterdiği ve hiç kimsenin anlamlandıramadığı sarı kartı aynı şekilde bir Fenerbahçeli oyuncuya göstermiş olsaydı Mourinho’nun buna nasıl bir tepki vereceğini tahmin etmek de hiç zor değil. Saha kenarında çıldırır, maçtan sonra da hakeme verip veriştirirdi...

Daha önce bu gibi durumlara nasıl tepki verdiğine çokça tanık olduk.

Çıkarcılığın, fırsatçılığın esiri olmuş, her fırsatta rakiplerini küçümseyen, aşağılayan, kendini frenlemeyi başaramadığı zaman ırkçılığa varacak kadar küstahlaşan, saygı kavramını işine geldiği gibi kullanan ve bütün bu pratiğiyle oyunun gelişimine değil, yozlaşmasına hizmet eden kibir abidesi bir teknik direktörle şampiyonluklar, kupalar kazansan ne olur?

Diğer yandan, tüm takımları kapsayacak şekilde şu soru da sorulabilir elbette: Onurlu, erdemli mücadele kimin umurunda?

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Diplomaya da kayyım!

Diplomaya da kayyım!

Bir süredir operasyonlar, tutuklamalar, kayyım atamalarıyla siyaset alanını zorla daraltan iktidarın, bir ‘hayali’ daha gerçekleşti. CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olması beklenen Ekrem İmamoğlu’nun diploması, iktidara yakın gazetecilerin günlerdir anons ettiği gibi, üniversite yönetimi marifetiyle iptal edildi.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
20 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et