Sömürgeciler, sömürge karşıtları ve yükselen faşizm

Fotoğraf: Beyaz Saray
Çok kısaca tarihsel bir yay çizeceğim. Ekim Devrimi’nin doğurduğu ve dünyaya yayılan antikoloniyal/sömürgecilik karşıtı devrimlere karşı ilk ve büyük sömürgeci karşı devrim Hitler faşizmi olmuş, Amerikan yerlilerinin yok edilmesi ve köleleştirilmesi örneğinden hareketle Doğu Avrupa ve Sovyetleri köleleştirmek isteyen bu faşizmi yenilgiye uğratan da yine Sovyetler olmuştu. Bu sömürgeci karşı devrimin yenilgisini bir diğer büyük sömürge karşıtı devrim olan Çin devrimi izledi. Soğuk Savaş* ve Soğuk Savaş sonrası Sovyetlerin yenilgisini izleyen yılları da bu kez ABD’nin sömürgeciliği genişletme ve sömürge karşıtı devrim ve hareketleri boğma çabaları üzerinden, yani sömürgeci ve sömürge karşıtı güçlerin mücadelesi üzerinden değerlendirebiliriz.** Bu kısa tarihsel yayı aynı çerçevede bugüne uzatınca Sovyetlerin dağılmasından beri artan yoksullaştırma, sömürgecilik, yeni sömürgecilik ve faşizm görüyoruz.
Bugün üçüncü dünya savaşı riski varsa da buradaki gerilimde, yani ABD’nin sömürgeci karşı devrim çabalarının odağındaki Çin, Rusya ve İran’a karşı yürüttüğü soğuk ve sıcak savaşlarında ve burayla direkt bağlantılı İsrail eliyle bölgede yürüttüğü soykırımcı kampanyada var. Buradan bakınca da Obama, Clinton, Trump. Biden, Harris arasında çok bir fark yok. Trump rejimi Rusya ve Çin’i aynı anda almaktansa Rusya ile kırılgan da olsa bir şekilde anlaşıp Rusya ve Çin’i ayrı ayrı alma stratejisinde. Bu strateji tabii ki Rusya-Ukrayna savaşını iyice uzatıp, Suriye’yi ele geçirip, Filistin’de soykırım yürüttüğü ve direniş eksenini oldukça zayıflattığı bir süreç sonrası ortaya konuyor.
Bugünden başlayıp ABD’de soykırım karşıtları ve göçmenlerin sınır dışı edilmek üzere devletçe kaçırılmasından, Türkiye’de cumhurbaşkanı adayının diplomasının iptal edilip tutuklanmak üzere gözaltına alınmasına ya da Suriye’de, Gazze’de, Lübnan’da olan bitene bakınca, buradan hareket edince de yukarıda çizdiğim ve sömürgecilerle sömürge karşıtları arasındaki mücadelenin oluşturduğu yay ortaya çıkıyor. Bir şey daha ortaya çıkıyor: Tüm bu süreçlerde görünen faşizm ve ırkçılığın bu sömürgeci karşı devrim inşası boyunca zaten burada olduğu. Aynı anda Ekim Devrimi’nden beri bu sömürgeci karşı devrimle mücadele, arada yaşanan geri sıçramalara rağmen de burada, sokaklarda, grevlerde, kampüslerde. Henüz daha 1972’de Siyah devrimci George Jackson ısrarla vurguluyordu: “Kavgalarınızı çözün, bir araya gelin, durumumuzun gerçekliğini anlayın, faşizmin çoktan burada olduğunu, kurtarılabilecek insanların halihazırda öldüğünü, harekete geçmezseniz daha da nesillerin öleceğini veya zavallı, parçalanmış yarı hayatlar yaşayacağını anlayın. Yapılması gerekeni yapın, insanlığınızı ve devrime olan sevginizi keşfedin. Meşaleyi devredin. Bize katılın...”
* Örneğin ABD’de Kennedy suikastıyla ilgili birçok belgenin yayımlanması sonrası bugün tesadüfen öğrendik ki daha 1956’daki Sovyet karşıtı, liberallerin kutlamaya doymadığı, Macaristan ayaklanmaları tıpkı komünistlerin yıllardır söylediği gibi CIA’nin işiymiş. Ayaklanmanın başındaki General Bela Kiraly de CIA ajanıyış.
** Bu tarihsel yayı, Losurdo “War and Revolution” kitabında detaylı şekilde çiziyor.
Evrensel'i Takip Et