Sonuna kadar

Ülke tarihsel bir dönemeçten geçiyor. Gericilik ve faşizmin güçleriyle, demokrasi ve özgürlüğü savunanların güçleri karşı karşıya geliyor. Bu mücadele bir süre için ve geçici olarak karanlığın mı, yoksa sürekli ve egemen olacak aydınlığın mı baskın çıkacağını kararlaştıracak bir nitelik taşıyor. Ama şurası bir gerçek ki, gençliğin özlem ve istekleri, işçi ve emekçi halkın iktidarın politik ve ekonomik uygulamalarına karşı derinlerde biriktirdiği öfke ve mücadele isteği kendini açığa vurmaya başladı. Halkın gücü coşkun bir sel gibi akmaya başladı. Bunu hangi barikat, hangi tehdit, hangi yasaklama durdurabilir. Yasakların bir bir çöpe atıldığı, bu kararları alanların cebine doldurulduğu bir süreç yaşanıyor. Şu tespiti yapmak yanlış olmayacaktır: Cumhuriyet tarihinde ilk kez halk tarafından demokrasi ve özgürlük isteği ile bu kadar yaygın, sürekli ve kararlı bir mücadele sergilenmektedir. Üstelik gücü ve kararlılığı tehdit ve baskılara karşı her geçen gün artmakta ve büyümektedir.  

Bu yazı yazılmaya başladığında İmamoğlu tutuklanma talebi ile mahkemeye sevk edilmişti. Öyle anlaşılıyor ki, savcılık anti-demokratik ve faşist uygulamalara karşı sokağa, meydanlara çıkan yüzbinlerin sesini yeteri kadar güçlü bulmamış. Demek ki vicdanlarında ve kulaklarında ciddi bir bozukluk, gözlerinde bir görme problemi var. Ve demek ki daha çok, daha kararlı, yüzbinler değil de milyonlar olarak sokakları meydanları doldurmak gerekiyormuş. Tutuklama halinde bunun gerçekleşeceğine ilişkin en güçlü belirti: zaten sokakları, meydanları dolduran, dinamizmini ve kararlılığını gençlerin oluşturduğu, ama kitlesini işçisiyle, işsiziyle, emeklisi ile Türküyle, Kürdüyle tüm halkın oluşturduğu kararlılık değil mi? Üstelik her geçen gün yayılan, güçlenen, mücadele azmi ve tutkusu keskinleşip, bilenen bir mücadele bu.

Artık bir eşik aşılmıştır ve oradan geriye dönüş yoktur. Mücadelenin çıtası olması gereken yüksekliğe konmuştur ve yönü de sürekli olarak daha yükseğe doğrudur. Bu gençliğin ve halkın isteğidir. Eğer gençlerin İstanbul Üniversite’sinden başlayan ve barikatları parçalayan kararlılığı ve azmi olmasaydı bu mücadelenin bugünkü düzeye yükselmeyeceğini, CHP yönetiminin sokakları, meydanları doldurma, barikatları geçme kararlılığını gösteremeyeceğini, böyle bir süreklilik sağlayamayacağını tespit etmek gerekir. Demek ki gençlerin ve işçi ve emekçi halkın en kararlı kesimlerinin mücadelenin önünü açacak ve onu tek adam rejimini tarihin çöplüğüne atacak demokrasi ve özgürlükleri kazanacak seviyeye doğru ilerletmek ve geliştirmek gibi bir görevi var. CHP yönetimi de şimdilik bu dalgayı anlamış görünüyor. Ama bir uyarı: o kürsülerden halkın birlikte mücadelesine darbe vuracak seslere izin vermeyin. Buradan geri dönüş yoktur. Bu mücadele artık aynı kararlılık ve azimle devam ettirilmek zorundadır. Ama işçi ve emekçi halkın, gençliğin en ileri kesimlerini oluşturanların da bir an önce demokrasi ve özgürlüğü kazanmayı merkezine koyan ortak bir mücadele merkezi oluşturmaları gerekmiyor mu?  

İnce ayar

İBB Başkanı İmamoğlu’nun tutuklama kararı açıklandı. İktidarın bu tutuklamada “ince bir ayar” yaptığı görülüyor. İmamoğlu, “yolsuzluk” iddiası ile tutuklanırken, Kent Uzlaşısı nedeniyle suçlandığı “terör” gerekçesiyle adi kontrolle serbest bırakıldı. Yani iktidar diyor ki: İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olmasını engelliyoruz, ama İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’ni CHP’de bırakıyoruz. İktidar böylece tansiyonu düşürebileceğini, kitlelerin meydanlardan çekileceğini, çekilmese de gösterilerin zayıflayabileceğini hesaplıyor. Ama bu yanlış bir hesaptır. Sonuçta orta tutuklanan ve cezaevine gönderilen bir belediye başkanı ve cumhurbaşkanı adayı var. Bunun kitlelerin öfkesini daha da artıracağı belli değil mi? Bu gece daha büyük gösterilerin olmasını ne engelleyebilir? Kitleler güçlerini gördüler ve mücadelelerini geliştirerek ilerletecekler. Ve bu mücadele kapsamını genişletecek, ülkenin tüm ağır sorunlarını içerecek bir karaktere sahip olacaktır.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Dersler iptal, herkes dışarı

Dersler iptal, herkes dışarı

Gençler geri adım atmıyor. Yargı darbesine karşı halk hareketinin en etkin ve sürükleyici güçlerinden olan üniversite öğrencileri, geçen hafta sonu aldıkları boykot kararını dün uygulamaya başladı. Ülkenin belli başlı tüm üniversitelerinde yüksek katılımlı boykotlar gerçekleştirildi. Öğrenciler sadece derse girmemekle kalmadı, kampüslerde eylem için bir araya geldi. Talepler şunlar:

Üniversiteleri iktidarın siyasal ajandasına alet eden karar ve uygulamalar derhal son bulsun.

İstanbul Üniversitesi yönetiminin “diploma iptali” kararı geri çekilsin.

İBB Başkanı İmamoğlu ve hukuksuzca gözaltına alınan herkes serbest bırakılsın.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Fahrettin Altun: Türkiye sokağa teslim olmayacak.

Evrensel'i Takip Et