İdarenin hukuk dışı uygulamaları

DİĞER YAZILARI

Başlık aslında idarenin Anayasa ve yasaya aykırı uygulamaları olmalıydı ama çok uzun olacağı için yukarıdaki gibi yazdık.

Anayasal hak ve özgürlükler ancak yasa ile kısıtlanabilir. Anayasa’nın bu maddesi Anayasa Mahkemesi ile iktidar, Mehmet Uçum ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi arasında tartışma konusu. Anayasa Mahkemesi dışındaki tartışmacılar bu konudaki AYM kararlarını tanımıyor. Anayasal düzeni yıkmaya çalışanlar için anayasal hakların kısıtlanması için yasa hükmü gerekmez diyorlar. Onun için her itirazı beka sorunu diye bastırmaya; her kitlesel gösteriyi devleti yıkmak için ayaklanma diye tarif ediyor ve halkı buna ikna etmeye çalışıyorlar.

Yürütme tarafından teslim alınmış yargı da Anayasa’ya aykırı bu uygulamaları görmezden geliyor. Bu durumu Baş Hukuk Danışmanı Mehmet Uçum “milli yargı” olarak adlandırıyor. Milli coğrafya, milli tarihten sonra bir de milli yargımız oldu.

Nedir Anayasa’ya ve yasaya aykırı uygulamalar?

Örneğin internet iletişimini kısıtlayamazsın. Sosyal medya hesaplarını kapatamazsın. Gazetecileri gözaltına alamazsın, tutuklayamazsın. Parti yöneticilerini, sendika ve dernek yöneticilerini gözaltına alamazsın. Metro istasyonlarının kullanılmasını yasaklayamazsın. Adliye ve emniyete avukatların girişini yasaklayamazsın. Şehirlerde ya da şehirlerin belli meydanlarında gösteri ve toplanmayı yasaklayamazsın. İnsanları sokak ortasında çevirip kimliklerini göstermesini isteyemezsin. Gösteri yapanlara gaz sıkamazsın, su sıkamazsın, coplayamazsın.

Bunların hepsi son bir haftadır yaşanıyor. Her biri daha önce de tek tek ya da bir ikisi birlikte uygulanıyordu ama son günlerde hepsi birden uygulanmaya başlandı. Sıkıyönetim günlerinde gibiyiz. Sıkıyönetim günlerinde bu tür uygulamalar sıkıyönetim komutanlarının emirleri ile gerçekleşirdi. Mevcut iktidar askerlerden korktuğu için sivil sıkıyönetim uyguluyor. Valiler sivil sıkıyönetim generalleri rolünde. Yasa, hukuk tanımadan her türlü anayasal hak ve özgürlüğü kısıtlayabiliyor.

Bir de Taksim takıntısı var. Türkiye’nin her yerinde insanlar toplanıyor, gösteri yapıyor. Halkın gücü karşısında idare yasakların çiğnenmesini izlemek zorunda kalıyor ama Taksim denilince işler değişiyor.

Taksim korkusunun nedeni 1 Mayıslar ve Gezi direnişi. Fakat son dört gündür yeni bir Gezi yaşanıyor. Gezi direnişindeki gibi milyonlar Türkiye’nin her yerinde sokaklara çıktı, iktidarı protesto ediyor. Sanırım bundan sonra Taksim korkusuna Saraçhane korkusu da eklenecek.

Bozdoğan Kemeri altındaki polis şiddeti Gezi zamanındaki şiddetten aşağı kalır düzeyde değil. Tabip odaları defalarca açıkladı, göz yaşartıcı gaz ve ilaçlı su sağlığa zararlı. Plastik mermi de öldürücü. Bunları kullanmaktan vazgeçmiyor iktidar. Vazgeçmediği gibi doktorlara karşı da özel bir husumet besliyor. Bursa Tabip Odası başkanına yaptıklarını herkes gördü.

Hak ve özgürlüklerimizin kısıtlanmasına karşı çıkmak bir yurttaşlık görevidir. Günümüzde insan olmanın olmazsa olmaz koşuludur.

Zaten milyonların sokaklara çıkması da bu nedenledir. Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi, tutuklanması bardağı taşıran son damladır. Biriken damlalar hak ve özgürlük ihlallerinin sürekliliği, aşırı sömürü, yoksulluk, adaletsizlik, eşitsizlik vd.

Yasaklarla kurulmak istenen bentleri aşan halkın öfkesini polis şiddeti ve yeni yasaklarla durdurmak mümkün değildir. Tarih bunu göstermiştir.  

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Dersler iptal, herkes dışarı

Dersler iptal, herkes dışarı

Gençler geri adım atmıyor. Yargı darbesine karşı halk hareketinin en etkin ve sürükleyici güçlerinden olan üniversite öğrencileri, geçen hafta sonu aldıkları boykot kararını dün uygulamaya başladı. Ülkenin belli başlı tüm üniversitelerinde yüksek katılımlı boykotlar gerçekleştirildi. Öğrenciler sadece derse girmemekle kalmadı, kampüslerde eylem için bir araya geldi. Talepler şunlar:

Üniversiteleri iktidarın siyasal ajandasına alet eden karar ve uygulamalar derhal son bulsun.

İstanbul Üniversitesi yönetiminin “diploma iptali” kararı geri çekilsin.

İBB Başkanı İmamoğlu ve hukuksuzca gözaltına alınan herkes serbest bırakılsın.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Fahrettin Altun: Türkiye sokağa teslim olmayacak.

Evrensel'i Takip Et