Halkın birlik ve ortak mücadele isteği güçleniyor!

Fotoğraf: İBB
Pazar günü yaşananlar, bir hafta boyunca yaşananların ilk sonuçlarıydı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli Belediye Başkanı Resul Emre Şahan,
ve Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık’ın da içinde olduğu 94 kişi mahkemeye çıkarıldı.
İmamoğlu, Şahan ve Çalık’ın içinde olduğu 50 kişi tutuklanırken 44 kişi de serbest bırakıldı.
Haftanın başında önce İmamoğlu’nun diplomasının iptal ettirilmesi arkasından da gözaltına alınıp tutuklanmasına gelen süreç, Türkiye’de tek adam rejiminin ülkeyi nereye götürmek istediğine dair “niyeti”ni bir kez daha ama herhangi bir şüpheye yer bırakmayacak biçimde ortaya koymuş bulunmaktadır.
O “niyet”in sahiplerinin amacı, “makbul muhalefet”in “makbul cumhurbaşkanı adayı”nın tek adam tarafından belirlendiği, dolayısıyla bu adayın seçime girmesinin serbest ama kazanmasının mümkün olmadığı bir siyasi sistemin oluşturulmasıdır!
Ancak tek adam rejiminin kurumsallaştırılmasında hayli adımlar atılmasına karşın henüz bu hayal edilen sistem oluşturulamadığı için; emniyet, savcılar, partizanlaştırılmış yargı, yandaş medya, trol ordusu… devreye sokulmaya ihtiyaç duyulmaktadır.
Büyük hoşnutsuzluğun önündeki barikatlar yıkıldı!
İktidarların “niyet” ve amacı öyle ama ülkemizin halkları öyle demiyor. Tersine son bir haftada yaşananlar Türkiye tarihinin en önemli özgürlük ve demokrasi mücadelesinin günleri olarak şimdiden yazıldı bile.
İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere hemen bütün illere ve ilçelere yayılan her gün yüz binlerce hatta bazen milyonlarla ifade edilen yığınların sokaklara dökülmesiyle süren direnişi, İmamoğlu ve İBB’ye sahip çıkmayı aşarak, özgürlük ve demokrasi mücadelesi kulvarına akmaktadır.
Alanlardaki tepki pazar günü İmamoğlu’nun CHP’nin “cumhurbaşkanı adayı” olması için yapılan ön seçime CHP üyelerinin katılımı beklenenin çok üstünde oldu: CHP’den yapılan açıklamaya göre “ön seçim sandıkları”nda CHP’nin 1 milyon 750 bin üyesinden 1 milyon 600 bin’i oy kullanırken “dayanışma sandıklarında ise 13 buçuk milyon kişi oy kullanmış. (Rakamlar yaklaşık olarak veriliyor)
Popüler söylemle halk bütün tahminleri fersah fersah aşarak “Sandıkları patlatmış!
Açıktır ki İmamoğlu’na art arda açılan davalar, diploma iptali, muhalif belediyeleri idari (kayyım) ve mali kuşatama, CHP’nin son kurultayına kayyım atama girişimleri İstanbul Barosunun görevden alınması… CHP’yi ve tüm muhalif güçleri etkisizleştirme ve itibarsızlaştırma hamlelerinin iktidarın beklediğinin tersine muhalefet cephesini birleşme ve ortak mücadele konusunda motive ettiği gibi yığınların iktidarın politikalarına yönelik hoşnutsuzluğunun ifadesi olan büyük yığınsal hoşnutsuzluğunun önündeki barikatları yıkan bir sonuç doğurmuştur.
İktidarın ‘iç cephesi’ değil muhalefet güçleniyor
Bu yüzden de iktidarın muhalefeti ezerek ülkeyi kendisi için dikensiz bir gül bahçesine dönüştürme hamlelerinin iktidarın “iç cephesini” değil muhalefeti güçlendirdiği de çok açık biçimde ortadadır. Bu durumu İmamoğlu’nun Silivri’ye götürüldüğü saatlerde CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "İmamoğlu bir yandan cezaevi, bir yandan cumhurbaşkanlığı yolunda!" diyerek değerlendirdi!
Ancak tek adam yönetiminin girdiği yoldan dönerek, anayasa ve yasalara uygun, yargı bağımsızlığını dikkate alan bir çizgiye çekileceğine dair bir işaret yok. Tersine iktidar cephesinden yapılan açıklamalar ve yapılan girişimler muhalefeti ezerek etkisizleştirmede ısrar edeceği bunun için elindeki tüm imkanları kullanacağını göstermektedir.
İstanbul başta olmak üzere başlıca iller ve ilçelerde yayılan ve her gün yüz binlerce kişi polisin gaz ve suyla yaptığı müdahalelere, ev baskınlarıyla yapılan gözaltılara karşın yığınların beklentileri aşan biçimde meydanları doldurmaya devam edeceğini göstermektedir.
Nitekim uzun bir zamandan beri içine kapanmış gibi görünen üniversite öğrencilerinin meydanları doldurmada başı çekmesi elbette dikkat çekici ve önemlidir.
Ege, Dokuz Eylül, İstanbul, Yıldız Teknik, Galatasaray ve İstanbul Teknik Üniversitesi… gibi birçok üniversitede öğrenciler ülkedeki ve üniversitelerindeki antidemokratik uygulamalara karşı boykot kararı aldı. ODTÜ öğrencileri de tüm üniversiteleri boykota çağırıyor.
Ama meydanlarda olamayanlar da dikkat çekiciydi. Türk-İş ve Hak-İş başta olmak üzere sendikal bürokrasi iktidarla yaptıkları kutsal barış nedeniyle bu ülkede değil de Patagonya’da yaşıyormuş gibi davranıyorlar! Ama meydanları dolduran yığınların içinde sendikalara üye işçiler de vardı. Nitekim meydanlarda “genel grev genel direniş” sesleri de yükselmeye başladı. Gazetemize yazan işçiler sendikacıların tutumunu sert biçimde eleştiriyorlar.
Kısacası henüz baharın ilk günlerinde olunmasına karşın meydanlar ülkeyi hızla ısıtmaya başladı.
Bütün işaretler ilerleyen günlerde siyasi sıcaklığın daha da artacağını gösteriyor!Tabi demokrasi güçleri üstlerine düşeni yaptıkları ölçüde!


Evrensel'i Takip Et