İktidarların irade/ özgürlük kıyımına karşı halkın iradesini/ özgürlüğünü tesis etme mücadelesi

Fotoğraf: Özcan Yaman/Evrensel

Yaşadıklarımız irade kıyımına karşı iradeli olma mücadelesi mi?

“Tüm insanlığın tarihi; iktidarların irade/özgürlük kıyımının ve buna karşı insanın/halkın irade/özgürleşim/özgürlük mücadelesinin tarihidir” diye okunabilir mi, tek sebep veya ilkeler tek başına her şeyi açıklayamasa da problemin en azından çok temel bir ayağını irade kıyımı ve buna karşı iradeli olma mücadelesi oluşturmaktadır.

Krallıklar, Osmanlı Hanedanlığı, teokrasi-şeriat, faşizm, çete-mafya, AKP veya çok genel olarak askeri düzen veya “müesses nizam”ın ana mekanizması “irade/özgürlük” kıyımıdır, yani iradenin yumuşak/ideolojik iktisadi mekanizmalarla ele geçirilmesi veya korku/şiddet/tedhiş/terör ile baskı altında tutulmasıdır.

Kişi, halk veya toplum olabilmek de mevcut irade kıyımlarını aşabilmek, kendi iradesini/özgürlüğünü tesis etmektir.

Şu 10 gündür, on yıllarca, bin yıllarca yaşadıklarımız iktidar sorunu ve iktidarlara karşı özerklik özgürlük sorunu ile içten ilintili bulunuyor, şu yaşananları anlamak için bu bağa bakmak gerekiyor. 

Özgürlüğün veya kişi/toplum olmanın tanımı: İradeli olma

Özgürlüğün hem içerikli hem de biçimsel olarak her iki bakımdan da ayırt edici/tanımlayıcı özelliği iradeli olunmasıdır. Olgunlaşma, reşit olma, ehliyet sahibi olma da en temelde iradeli olup olamamayla ilişkilidir.

“Kişi” veya “tüzel kişi” veya “toplum” olmanın temel karakteristiği iradesi olmasıdır/ iradeli olmasıdır.

Kişiden öteye “sahip olma/ özel mülkiyet” de iradeli olma türüdür.

“İktidar” da iradeli olmadır.

“İradesizlik”, kendi kafası ve bedeninden başlamak üzere özne veya kişi olamama halidir.

Antik Mısır’dan Roma’ya iradeli olamayan, kişi sayılmamıştır.

Özetle iradesi olan, iradesini kullanma yeterliliği olan özgür ve kişidir, iradesini kaybetme hali ise özgür olmaktan veya kişi olmaktan çıkma halidir.

İradesi olmayan grup da toplum değildir, ancak bağımlı bir topluluk olabilir. Yani insanın kişi, grubun toplum olabilmesi iradesinin özgürlüğünün olma halidir.

İradeli/ özgür olmanın asgari sınırı: Korkmadan düşünme ve yargı oluşturma

Karşılaştığınız her karar sürecinde, dolayısıyla her tavır alış sürecinde, iradenizin bir baskı veya korku içinde olduğunu hissederseniz, “böyle bir korkum/ dıştan gelecek bir tehdit kaygım olmasaydı, yani herhangi bir korku baskı şiddet hissetmeseydim nasıl karar verirdim” diye kendi kendinizle yüzleşebilirsiniz.

Eğer düşüncemiz veya yargımız korku ve baskı altında ise, onları dikkate alarak hareket ediyorsak, henüz kişi/iradeli/özgür olamıyoruz demektir.

Bir de iradenin çıkarlara bulaşması veya etnosantrik unsurların etkisi altında düşünmesi veya karar alması var ki, sonuçta daha büyük bir irade ve özgürlük istiyorsak, baskı korkularından, mal kaygılarından, etnosantrik sayıltılardan özerk düşünebilmemiz ve böyle bir irade göstermemiz özgürlüğümüzdür.

İktidar baskı korku şiddet unsurlarını, malı nemayı, din ve töreyi gücünün yettiği en azamisine kadar kullanacaktır.

Ancak biz kokmazsak, biz nema mal derdine düşmezsek, biz etnosantrik unsurlardan etkilenmezsek kimse bizim irade veya özgürlüğümüzü kıramaz.

İrademizle özgürlüğümüzle haklı olana haklı dersek, toplumsal dayanışmaya, toplumsal irade ve özgürlüğe de çok anlamlı bir destek vermiş, bizzat hem kişi hem toplum olmuş oluruz.

Böyle bir kişi veya toplumu hiç kimse boyunduruk altına alamaz – zarar verebilir, hapsedebilir, öldürebilir ama yine de boyunduruk altına alamaz. Kişi veya halkın iradesini kıramazsa saltanatı çöker. Saltanatı çökünce kimseye de zarar veremez.

Bir otokrattan başka bir otokrata veya kitleye teslim olmak değil iradeli olmak

Toplum olma ile etnosantrizm arasında, daha güncel olarak toplum olma ile kitleleşme arasında da ince bir ayrım bulunmaktadır. İrade/özgürlük, kişi ve toplumların kitleye, ethosa, etnosantrizme de teslim olmamasıdır. Bir reisten diğer reise, bir liderden diğer lidere, bir otokrattan bir başka otokrata düşmemek için, iradenize/aklınıza/düşüncenize/ iyi istencimize sahip çıkmamız gerekmektedir.

A veya B’den özerk şekilde irademi/özgürlüğümü konu odaklı, insan toplum doğayı önceleyecek şekilde sürdürebiliyorum muyum, yoksa biraz sert padişah gelmiş, onun yerine biraz daha yumuşak olanı geçmiş, A olmuş B olmuş, bunlar değil meselenin özü. Her birimizin daha iyisi, daha güzeli, daha ağaçtan, insandan yana olanı için, her şeyden önce kendi aklıyla düşüncesiyle duyarlılığı ile hareket edebilmesidir.

Yaşadıklarımız; tek tek kişilerin, hep birlikte de halkın iradesi/ özgürlüğü mücadelesinin bir parçası olarak çok anlamlıdır. Geleceğe dair risk tehdit ise bu iradenin araçsallaştırılması, başka bir iktidara teslim olmaya evrilmesidir.

Kişi olabilmek veya toplum olabilmek irademizi A’ya B’ye teslim etmek değil iradeli özgür olabilmektir.

Yaşadıklarımıza dönersek AKP irade kıyımının her türünü yapmaya, irade kıyımı için her tür baskı şiddet ve söylemi kullanmaya çalışacaktır, kişi ve halkın yapacağı da iradeli özgür olmadır.

Mücadele irade kıyımına karşı teslim olmama, bizzat kişi ve halk iradesinin tesisi mücadelesidir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Başarmak mümkün

Başarmak mümkün

Alana çıkan milyonlar, ‘Diktayı piyasalar götürür’ liberal kadercilik yanılgısına teslim olmuyor. Elinde piyasa etkilerini kontrol etmeyi sağlayacak araçları olan ve günlerdir kullanılan o araçlar ile ülke halkı, soyan iktidar karşısında kaderini eline alıyor. İktidarın askerileşmiş birikim modelinin devamı için uyguladığı şiddeti de ortaya koyduğu anayasa oyununu da bozacak olan araçlar alandan neşet ediyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
30 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et