Trump Erdoğan’dan neler alacak?

Fotoğraf: AA
Öyle görünüyor ki Erdoğan, Trump’la birlikte Orta Doğu’yu dizayn edebileceğine inanmış ve Türkiye burjuvazisi ile birlikte öyle heveslenmiş. ABD-Türkiye hattında basına yansıyanlardan yakın dönemde neler olmuş bir bakalım:
Trump 16 Aralık’ta Türkiye’nin Suriye’de ne olacağının “anahtarını” elinde tuttuğunu söyledi. Aynı basın toplantısında Erdoğan’ın Osmanlı hayallerine gönderme de yaparak Türkiye’nin “binlerce yıldır” zaten Suriye’nin kontrolünü istediğini ve Erdoğan’ın bunu yapıyor olduğunu belirtip “ve bu sorun değil” diye ekledi.
16 Mart’ta ise Trump ve Erdoğan telefonla görüştü. Trump’ın Orta Doğu özel temsilcisi Steve Witkoff daha sonra bu telefon görüşmesini “muhteşem ve dönüştürücü” diye tanımladı.
19 Mart sabahı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı seçiminin favorisi İmamoğlu gözaltına alındı.
25 Mart’ta Hakan Fidan ABD’ye iki günlük ziyaret için ABD’ye geldi ve Trump-Erdoğan görüşmesinin ana başlıklarını takip etmek için Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile görüştü. İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından ve tüm Türkiye’ye yayılmış eylemler sürerken gerçekleşen görüşme ve sonrasında Rubio dört noktaya odaklandı: Türkiye’nin yönetiminde istikrar görmek istedikleri, NATO müttefikliği ve askeri iş birliği, Ukrayna ve özellikle Suriye.
‘Bir koyup üç alma’ bataklığı
ABD’li yetkililere göre Rubio görüşmelerde “daha büyük ortaklık” çerçevesi çizmiş. Ancak bu görüşmeden bir gün sonra, 26 Mart’ta daha Fidan Washington’dayken, Türk bir doktora öğrencisi iftara giderken yol ortasında maskeli sivil polislerce sırf Filistin yanlısı olduğu için kaçırıldı. Bu eylem Türkiye’ye verilen siyasi ve askeri krediyi ve ABD’nin “ortaklık” derken neyi kastettiğini çok açık anlatırken, unutanlara da hatırlatmış oldu. Türkiye de “konsolosluğumuz yardım ediyor”dan öteye gitmeyen bir şeyler mırıldandı. Bu olay aynı zamanda Trump-Erdoğan hattındaki son gelişmelerle gündeme gelen iki soruyu da cevaplamış oldu: Trump Erdoğan’dan neler alacak? Bölgeyle ilgili planlarında ne isterse onu alacak. ABD bölgenin dizaynında Türkiye’ye başrollerden birini verir mi? Hayır. Daha önce de denendiği gibi “bir koyup üç alacağız” diye yola çıkanlar yine yolda kalır, faturası da yine Türkiye’de emekçilere kesilir. Bölgede Osmanlıcılık hayali kuran Erdoğan ve çevresinin de belli ki hesabı tıpkı Özal’ın Körfez Savaşında Türkiye’yi içine çektiği bataklığı pazarlarken yaptığı “bir koyup üç alma” hesabı.
Her pahasına “istikrar” ve koltuk hesabı
Trump ve Rubio’nun bizzat söylediklerinden ve ABD medyasına isimli isimsiz konuşan yetkililerin demeçlerinden çıkan özetle şu: Askeri iş birliğinin genişletilmesi ve F-35 gibi programlara Türkiye’nin yeniden dahil edilmesi; ABD’nin Ukrayna hesaplarına Türkiye’nin tam destek vermesi; Türkiye’nin Suriye’de kontrol ettiği unsurlar eliyle, ABD’nin oradaki askerlerine iş bırakmadan, İsrail ve ABD’nin çıkarlarını koruma ve gözetme. Bu son nokta Suriye’de ABD ve İsrail’in çıkarlarına ters bir hareketin potansiyel merkezi Lazkiye şeridinde, bu ihtimali boğmak için Alevilerin katledilmesinde ve İran’a karşı muhtemel bir direkt ya da dolaylı savaşta Türkiye’nin rol almasına varıyor. ABD’li ve Türkiyeli yetkililer son gelişmelerden ve çizilen bu çerçeveden memnun. Bu “ortaklık” çerçevesinin dışında ne var sorusunun cevabı için de ABD ve İsrail’in çıkarlarına ters görüş bildirdi diye sokak ortasında maskeli polislerce kaçırılıp sınır dışı edilen Türk öğrencinin görüntüleri var. Bu ortaklık hesabından tabii ki demokrasi, insan hakları ve özgürlükler değil, her pahasına “istikrar” ve koltuk ile ilgili hesaplarla “bir koyup üç alma” bataklığı çıkar.
Evrensel'i Takip Et