Dünya gümrük savaşlarını kim kazanacak?

Fotoğraf: Pixabay
ABD Başkanı Donald Trump’ın 2 Nisan’da ilan ettiği ve 9 Nisan’dan itibaren yürürlüğe giren yüksek gümrük vergileri bir hafta içinde dünya çapında sarsıcı gelişme ve tartışmalara yol açtı. Trump’ın tehdit, şantaj ve baskıyla ABD pazarını diğer emperyalist ülkelere ve dışarıda üretim yapan ABD tekellerine yüksek vergiler yoluyla kapatmaya çalışması değişik katmanlarda çok boyutlu derin sorunlara yol açacağı bugünden görülebiliyor.
İlan edilen “gümrük savaşları”nın ABD içinde enflasyon, hayat pahalılığı ve yoksulluğa yol açacağını pek çok analist ifade ediyor. Trump’ın gümrük vergilerinden elde edilen gelirle bu sorunları hafifletmek için kullanacağını ileri sürenler var. Ancak gerçekleşmesi pek mümkün görünmüyor. Görünen ise dünya pazarlarından beslenen ABD tekellerinin ve dışarıdan gelen ürünleri daha pahalıya almak zorunda kalacak emekçi sınıfların Trump’a bayrak açma olasılığının hiç de az olmadığı. Bu nedenle sadece yönetim kademesindeki sermaye klikleri arasında değil, aynı zamanda sermayeyle emek arasındaki çelişkiler de öncesine göre derinleşecek.
Gümrük vergileriyle asıl meydan okunan ülkenin Çin olduğu ise sır değil. Joe Biden döneminde Tayvan sorunu üzerinden ABD’nin bölgedeki müttefikleriyle Çin arasında yükselen tansiyon daha çok askeri tatbikatlar ve manevralar boyutundaydı. Bu nedenle askeri açıdan karşı karşıya gelmeleri daha yüksek bir olasılık olarak görünüyordu. Ne var ki; askeri seçenekten önce “ticaret savaşı” başladı.
Bugünkü veriler ve Pekin’in gösterdiği tepkilere bakılırsa süreç tam da Çin’in istediği yönde ilerliyor. Çin, ABD ile askeri değil ticari kapışmada çok daha avantajlı. Çin yönetimi de bunu analiz ettiği için Trump’ın yüksek gümrük vergilerine yanıt vermekte gecikmiyor ve geri adım atmıyor. Buna tepki duyan Trump, Çin’den gelecek mallardan alınacak vergileri yüzde 125’e çıkardı. Bu yazı yazıldığında Çin’in karşı hamlesi henüz gelmemişti. Ancak yüzde 84’ün yüzde 100’ün üzerine çıkma olasılığı az değil. Olanlar, Çin’in Trump’ın “ticaret savaşı” restini gördüğünü ve cepheyi buradan genişletmeyi hedeflediğini gösteriyor.
Öyle anlaşılıyor ki; bundan sonra geri adım atan kısmen itibar ve güç kaybına uğrayacak. Junge Welt’te Jörg Kronauer’in ifade ettiği gibi, “Bu savaşı kazanan, büyük savaşın bir etabını kazanacak: Ya Batı, dünya üzerindeki egemenliğini sürdürmeye devam edecek ya da yeni süper güç Çin olacak.” (09.04.2025)
Trump’ın dünyanın tümünü karşısında alacak şekilde gümrük vergileri ilan etmesi, yeni ittifaklar ve müttefikler sürecinin “maddi temelleri”ni de hızlandırıyor. Dış ticaretten güç alan ve küreselleşmeyi fırsat olarak kullananlar ülkeler, şu günlerde Çin’in izlediği politikaya daha yakın duruyor. Bunların başında Avrupa ülkeleri geliyor. Bir haftadır ABD’ye karşı nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini tartışan AB ülkeleri henüz ciddi bir sonuca varmış değil. Çünkü, her AB ülkesinin ABD ile ayrı mal ve hizmet ticareti olduğu için, her biri minimum zararla süreci atlatmanın hesabını yapıyor. Bu nedenle kolay bir uzlaşma görünmüyor.
Trump’ın 60 ülke için gümrük vergilerini 90 gün boyunca askıya alması bu nedenle sevinçle karşılandı. Almanya’nın müstakbel başbakanı Friedrich Merz, “AB birlikte durduğu için Trump geri adım attı” değerlendirmesinde bulundu.
Halbuki alakası yok. Trump’a geri adım attıran enflasyon, ekonomideki durgunluk riski ve on yıl vadeli ABD tahvillerinin hızla satılmaya başlaması oldu.
Bundan sonra Trump tek tek AB ülkelerini mi, yoksa AB’yi mi muhatap alacak? Bu belirsiz. Muhtemelen AB’nin büyük ekonomileri Almanya ve Fransa’yı Çin’e fazla yanaştırmayacak bir hat izlenecek. Ukrayna’da devre dışı bırakılan AB’nin bir de gümrük vergileriyle tam karşıya alınması Pekin-Brüksel hattında zorunlu iş birliği koşullarını oluşturabilir. Alman basınında son günlerde Çin ile ilişkilerin iyi tutulması gerektiğine dair pek çok analiz yayımlandı. Bu yakınlaşmadan en zararlı çıkacakların başında ABD gelecek.
Nereden bakılırsa bakılsın, Trump’ın ABD’nin dünyanın lideri ve en büyük ekonomik gücü olarak kalma yönünde yaptığı gümrük vergileri hamlesi aynı zamanda dünya pazarında ABD’nin aleyhine dengelerin oluşmasına neden olabilir. Kibirli şekilde bütün ülkelere tepeden bakan bir yaklaşım içinde olan Trump ve temsil ettiği ABD’ye tepkinin, yakın dönemde bütün dünyada bir dalga gibi yayılmasının koşulları mayalanıyor.
Mal ve hizmetlerini ABD pazarına eskisi gibi kolay süremeyecek emperyalist ülkeler ve dışarıda üretim yapan ABD tekelleri hızla yeni pazarlara yönelecekler. Bu doğal olarak pazarlar üzerinde emperyalist rekabetin kızışmasını da beraberinde getirecek. Bu nedenle dünya yeniden şiddetli bir ekonomik, askeri, siyasi gerilim sarmalına doğru yol alıyor.
Evrensel'i Takip Et