Bahçeli demokrasi mi istiyor?

Fotoğraf: TCCB
Erdoğan’ın ‘Süreç planladığımız, istediğimiz gibi ilerliyor’ demesine rağmen DEM Parti yetkililerinin açıklamalarına göre ortada bir ilerlemeden çok bir belirsizlik var. Partinin Grup Başkan Vekili Sezai Temelli hangi adımların atıldığını bilmediklerini ama aslında ortada bir adımın da olmadığını söylüyor ve ‘Tıkanmış bir durum, bir donma hali ile karşı karşıyayız’ diyor. Atılması gereken adımların ne olduğu aslında belli diye de ekliyor.
Eş Başkan Tuncer Bakırhan da bir bekleme durumunun olduğuna işaret ederek beklemekle dünyanın neresine barış geldiğini soruyor ve ekliyor ‘Sürecin selameti açısından herhangi bir adım atılmadı. Yürütme erki tarafından topluma güvence verecek bir duruş sergilenmiyor… Eşit ve özgür yurttaşlık böyle sağlanabilir mi? İktidardan bir kişi çıkıp buna cevap versin.’
DEM Parti’nin, kayyım uygulamalarının kaldırılması, görevinden alınan belediye başkanlarının iadesi, hasta tutukluların serbest bırakılması, Bahçeli’nin vadettiği umut hakkı ile ilgili yasal düzenlemelerin yapılması gibi haklı talepleri var. 2013 yılında çözüm süreci masasının iktidar tarafından tek yanlı devrilmesinden sonra şimdi aynı şeylerin yaşanmaması için yasal değişikliklerle güvenceye alınarak ilerleyen, kamuoyunun bilgisine açık bir süreç tarifi var DEM Parti’nin. Ne var ki PKK’ye silah bırak demek dışında cumhur iktidarı şimdiye kadar herhangi bir adım atmış değil. Ve Dem Parti doğal olarak soruyor; silah nasıl, nereye bırakılacak; nasıl bir formül düşünülüyor.
Devlet Bahçeli PKK’nin fesih kongresini Malazgirt’te yapmasını işaret etmişti. Böylece Türkler’in Anadolu’ya girişinin mitsel mekanı, bu kongreyle birlikte bir kere daha Anadolu’nun yeniden fethinin simgesi haline gelebilirdi. Elbette bu kongrenin güvenliği, provokasyonlara açık olup olmadığı sorularının bir yanıtı yok. Ancak Bahçeli tam da bayram zamanı DEM Parti’ye neredeyse bir program niteliği taşıyan önerilerde bulundu. ‘Siyasetin ve siyasi partilerin nasıl olması, nelere dikkat etmesi gerektiğini’ dikte ettiği bu metnin sadece DEM’i değil bütün siyasal alanı MHP’lileştirmeye dönük bir içeriğe sahip olduğu görülüyor. Partilerin siyasal hedeflerinden ideolojik tercihlerine, kültürel kodlarına kadar her yönden MHP ile örtüştüğü hiçbir sızıntıya izin vermeyen bir ‘program’ taslağı bu.
Bahçeli’nin DEM Parti’den (ve diğer partilerden) beklediği Türkiye partileri olmaları. Ama şöyle diyor: Türkiye partisi olmak Siyasi Partiler Kanunu’na göre kurulmuş olmakla hukuken sağlansa da “Türkiye partisi” kavramsallaştırmasının altında yatan temel motivasyon Türkiye Cumhuriyeti’ne, ortak tarih ve kültüre, gelecek tasavvuruna ve ortak yaşama iradelerine bağlılık bu anlamda kurulan duygudaşlıktır.” Bahçeli’nin duygudaşlık tanımı içinde özetle şunlar var; milli birliği içselletirmek, milli hedef ve politikalara göre hareket etmek, etnik temelli siyaseti çağrıştıran unsurlardan vazgeçme, devlet karşıtı politika ve söyleme son verme, parti programlarında istiklal marşı okumak, Türk bayrağı asmak, şehidine ağlamak, milli maç galibiyetine sevinmek, tek devlet, tek millet, tek vatan tek bayrakta birleşmek, Anayasa’nın ilk üç maddesindeki kurucu ilkelere sadık olmak, önce ülkem ve milletim diyebilmek hep birlikte Türkiye’ye inanmaktır…
Kürt sorununa ilişkin hiçbir şey söylemeyen bir metin bu. Daha doğrusu DEM Parti’den ve seçmenlerinden Kürtlüğü bir kenara bırakmalarını isteyen bir yol haritası. Döndük dolaştık aksinin terörle iltisaklandırılacağı aynı yere geldik.
MHP türevlerinden oluşan partilerin dönüşümünü topluluğunu temsili ve katılımcı bir demokrasi, farklı toplumsal kesim ve inanç kurumlarının, etnik kimliklerinin siyasal sistemde temsili (Kürtler önceki maddelerde yok sayılmış durumda), demokratik çoğulculuğun korunması, hesap verilebilirliğin, fırsat eşitlikçiliğinin olduğu, sosyal haklara erişimin güvenceye alındığı düzenin sağlanması, düşünce ifade inanç ve örgütlenme özgürlüğünün garanti altına alınması gibi bir dizi liberal demokratik ilkenin hayata geçirilmesinin koşuluna bağlıyor Bahçeli. Programatik metnin bam teli ‘Siyasal iktidarın en önemli meşruiyet kaynaklarından biri, toplumsal rızadır… Bir milletin milli ve manevi değerler manzumesini kabullenmek ve savunmak, toplumsal merkezi siyaseten ifade etmek demektir.’
Bütün siyasal partilerin ve hatta yurttaşların Saray iktidarının uzun vadeli ve güncel çıkarlarına entegre edildiği, Kürtlerin ve emekçilerin başlıca hak ve taleplerine hiç değinmeden yazılan afaki metindeki; siyasal alanı daraltan, iktidara tabileşme bekleyen ve bu arada halkın neye ağlayıp güleceğini bile formüle eden ana fikri atlayarak çoğulculuk, şeffaflık ve hukuk vurgularına tav olan olağan liberallik ise Devlet Bahçeli’nin söyleminden bir demokrasi taahhüdü çıkarmakta gecikmedi. Temsili kurumlar, çoğulculuk, fırsat eşitliği, hukukilik gibi söz avadanlıklarıyla çizilen liberal çerçeve aynı metinde bir üst paragrafta yazılanlarla zaten, şimdiye kadarki siyasal pratiğiyle çoktan beri açık mesafe koymuş olan Bahçeli’ye ‘yYetmez ama evet’ kartı demek bu. ‘Bahçeli’den demokrasi açılımı’, ‘demokratikleştirici güç Bahçeli’ diyenler var olmaya devam edecek gibi de görünüyor.
Başa dönersek; milyonlarca Kürt seçmeniyle DEM Parti sürecin dondurulduğunu tespit ediyor. Konunun muhataplarının bilmediği bir prosedür yürüyorsa da içeriği belli değil. İktidarın küçük ortağı silahların bırakılmasının otomatik sonucu olarak Kürt’süzleşmiş bir DEM, MHP’lileşmiş siyasal aktörler öngörüyor ve adına da demokrasi diyor.
https://www.turkgun.com/siyaset/mhp-lideri-devlet-bahceli-her-parti-turkiye-partisi-olmak-zorunda/280200
Evrensel'i Takip Et