13 Nisan 2025

Kullan at, ölmezse yak

Zonguldak’ta kaçak olarak işletilen maden ocağında çalışan Afganistanlı Vezir Mohammad Nourtani’nin (50), 19 ay önce ormanlık alanda, benzin dökülerek yakılmış cesedi bulunmuştu. Nourtani’nin yanarak hayatını kaybettiği olaya ilişkin davada önceki gün karar çıktı. Zonguldak Adliyesinde görülen karar duruşmasında, maden ocağı sahipleri Hakan Körnöş ve Enver Gideroğlu “Taksirle öldürme” suçundan 5 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Körnöş’ün kuzeni Ahmet Aydın ise “Delil karartma” suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Nourtani’nin çalıştığı kaçak maden ocağı sahiplerinden MHP Gelik Belde Başkanı Hakan Körnöş’ün de sorumlusu olduğu bu iş cinayeti, Cumhur İttifakı iktidarı döneminde üretim alanlarının nasıl bir cinayet mahalline dönüştüğünü gösterdiği gibi davada çıkan karar da devletin cezasızlık teşvikli yargılanma sürecini gösteriyor. Bu karar aynı zamanda Zonguldak’taki kaçak maden ocaklarında cinayetleri için de “oyuna devam” anlamı çıkarıyor. Zonguldak havzasında kömür madenciliği denilince özelleştirme, rödovans sistemi, denetimsizlik, rüşvetle dönen maden ruhsatları akla geliyor. Kaçak ocakçılık, rödovansçılarla beraber artış gösterdi. Çünkü sevk irsaliyesi sattılar. Bu sevk irsaliyesiyle pek çok özel ocak sahibi zenginleşti. Kömür aklanınca hapis cezası da oluşmadı ve kaçak ocakçılık daha da arttı.

‘Bir geyiği vursanız 4 yıl ceza alırsınız’

Dava dosyasına giren güvenlik kamerası görüntüleri, olayın vahametini gözler önüne serdi. Görüntülerde, Nourtani’nin yer altına girmeden önce üstünü değiştirdiği anlar ile Eray Demiro ve Sercan Kayabaş’ın giysilerini sobada yakıp, kameraların yönünü değiştirdikleri görüldü. İkili, giysileri yaktıktan sonra tokalaşıp yemek yedi. Ayrıca, Hakan Körnöş ile Ahmet Aydın’ın akaryakıt istasyonundan benzin aldıkları anların görüntüleri de dosyaya girdi. Nourtani ailesinin Avukatı Kerim Bahadır Şeker karar duruşmasında, “Bir geyiği vursanız 4 yıl ceza alırsınız, bir insanı yakarak öldürüp 5 yıl 8 ay aldılar. 3 ay sonra bu kişiler tahliye edilecek. Bu, Zonguldak’ta kaçak maden ocaklarındaki cinayetlerin bitmeyeceği anlamına geliyor” diye konuştu.

Göç yollarında adalet arayan aile

Nourtani’nin ailesi Zonguldak merkezde daha çok yoksulların yaşadığı, gecekonduların olduğu 10 Temmuz Mahallesi’nde ikamet ediyordu. Vezir Muhammed Nourtani’nin eşi Kamergül Maliki Nourtani, ailenin göç hikayesini gazetemize anlatmıştı: “Savaştan kaçtık. Kaçak yollardan İran’a geçtik. Orada bir hayat kurduk. Bir gün oğluma araba çarptı, yanlış tedavi nedeniyle bacağı kesildi. Davacı olduğumuzda, sınır dışı edileceğimizi öğrendik. Kaçtık…” Kamergül Maliki Nourtani, Türkiye’ye gelişleri sırasında Van ve Iğdır’da göç idarelerinde ve kamplarda kaldıklarını, ardından ellerine tutuşturulan bir belge ile Zonguldak’a yollandıklarını anlatmıştı: “Bir oğlumun bacağı kesik, diğer oğlum sağır ve konuşamıyor. 12 ve 2.5 yaşlarında iki çocuğum daha var. Bu evde çalışabilecek tek kişi vardı, eşimdi.” Vezir Muhammed Nourtani’nin bir iş cinayetinde vahşice öldürülmesi sonrası da tıpkı İran’da trafik kazası geçiren oğlu için aradığı gibi adalet aramaya devam eden Kamergül Maliki Nourtani’nin davadaki son sözleri de şöyle: “Bir söz hakkı bile vermediler. Boşuna geldiğimi düşünüyorum. Kaç kez para teklif ettiler, mahkeme hakkımızı teslim eder diye kabul etmedik.”

Sendikalar sessiz

Vezir Muhammed Nourtani’nin davasını takip eden bir işçi sendikası olmadı ve sesiz kaldılar. Dava sürecini Emek Partisi, Milletvekili Özgül Saki ve bazı basın kuruluşları dışında takip eden de olmadı. Mülteci işçiler konusunda sendikalar ‘Kayıtlı değil üye olamıyor’, ‘Bizim iş kolunda mülteci çalışmıyor’ diyerek mülteci işçileri de örgütlemesi konusunda girişimde dahi bulunmuyor. Mülteci işçileri de fiili ya da resmi sendikal mücadelenin içinde tutmak, yerli ve mülteci işçilerin birlikte hareket etmesini sağlayacak mekanizmalar geliştirmek patronların sınıfı bölme girişimine panzehir olmalı. Bu vahşet perdesi altında gizlenen tüm ‘sorumlular’ın cezalandırılması için, “Kullan at ölmezse yak”a varan iş cinayeti düzenini koşullayan OVP’sinden, kalkınma planlarına kadar, “iç cephe siyasi rejiminin” değişmesi gerekiyor. Bu emekçilerin taleplerini merkezine alan siyasal bir mücadeleyle mümkün.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İşçi canı bir tahlil parası bile etmedi
Özel hastane, beyin kanaması geçiren işçisini ‘tetkikler pahalı’ diye ölüme yolladı

İşçi canı bir tahlil parası bile etmedi

İşçi Serkan Temelci, Hintli tekelin sahibi olduğu iş yerinden tazminatsız atıldı; işe başladığı özel hastanede ilk gün yere yığıldı, henüz ücret almadığı için parasızdı, hastane pahalı tetkikleri yapmadı; 2 hastane dolaştıktan sonra can verdi.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
13 Nisan 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et