Ahmad Manasra ve çocukluğun yok edilişi

Geçtiğimiz hafta Filistin ile dayanışma ağlarından sevindirici bir haber geldi. Tutuklanıp cezaevine konulduğunda henüz 14 yaşına basmamış olan Ahmad Manasra, yaklaşık 10 yıl sonra 10 Nisan’da serbest bırakılmıştı.

Ahmad Filistinli olmasa ve işgal altındaki topraklarda yaşamasa bambaşka koşullarda büyüyebilirdi. Ama o bir işgal ve direniş içerisine doğmuştu. Ahmad, Ekim 2015’te Kudüs’te meydana gelen bir bıçaklamayla ilgili olarak tutuklandı. Olaya karışmadığını gösterir kanıtlara rağmen, her Filistinliyi düşman gören ırkçı düzenin çarklarına kapıldı.

Herhangi bir yasal temsilcinin yanında bulunmasına gerek görülmeden tutuklandı. Ana babası veya avukatı hazır bulunmaksızın tutuklanması bir yana, daha en baştan şiddete maruz bırakıldı. Sorgulamalar sırasında gördüğü fiziksel şiddet yüzünden beyninde hasar oluştu. Bu yetmezmiş gibi ona psikolojik şiddet de uygulandı.

Ahmad’a “işgal hukuku” uygulandı; yargılama süreci Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne uygun olmak zorunda değildi. Cinayete teşebbüs suçundan mahkum edildi. Önce 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı ama sonra cezası 9.5 yıla indirildi. Koşullu olarak tahliye edilmesi için sunulan tüm raporlar ve yapılan tüm girişimler reddedildi.

Ahmad hapiste büyüdü. Büyüdükçe ona yapılan düşman muamelesi daha da kötüleşti. Kasım 2021’de hücre hapsine konuldu. Uzun süreyle hücrede tutulması nedeniyle sağlığı kötüledi. Henüz 14 yaşına girmeden sistematik acımasızlığa maruz kalan Ahmad, cezaevinde çok ciddi psikolojik sorunlar yaşamaya ve şizofreni semptomları göstermeye başladı. Sağlığının kötüleştiği açıktı: Hastaneye kaldırılmasına ve durumunun ne olduğunu belirten bir teşhis olmasına karşın, çektiği acılar yetkililer tarafından görmezden gelindi. Çocuk hakları savunucuları, uluslararası insan hakları örgütleri, Ahmad’a yönelik muameleyi ve insanlık dışı tutukluluk koşullarını defalarca kınadılar.

Ahmad, 9.5 yıllık ceza bitmeden serbest bırakılmadı. Ahmad’ın ailesi onun dönüşüne ruh sağlığı uzmanları ve destek ekipleriyle birlikte hazırlanmaya çalıştı. Ancak Ahmad ve yakınlarına, serbest bırakılış aşamasında bile eziyet edildi.

Ahmad’ın babası ve yakınları 10 Nisan sabahı cezaevine vardılar ve birkaç saat bekletildiler. Ahmad’ın serbest bırakılacağı kendilerine öğle saatlerinde bildirildi. Ancak, cezaevi yetkilileri insanlığa yakışır bir salıverme yerine, Ahmad’ı 15 km. uzakta bir yere götürüp tek başına ve şaşkın bir halde bıraktılar. Neyse ki, Ahmad babasının telefon numarasını aklında tutmuştu. Ahmad’ın yerinin saptanması ve ona ulaşılması saatler aldı. Babası, yakınları ve onlara destek vermeye gelen ekip onu bulduğunda, Ahmad gözle görülür derecede sıkıntılı, nerede olduğunu bilmez ve duygusal olarak çökmüş durumdaydı.

Ahmad işte bu koşullarda salıverildi. Önce bir hastanede ilk tıbbi değerlendirmeden geçti, ancak orada kalamayacak kadar endişeli ve çok huzursuzdu. Hemen ailesinin yanına dönmek istedi. Ahmad artık evinde ve uzun iyileşme süreci başladı. Ona ve ailesine psikolojik destek veren ekip durumu yakından takip ediyor.

Ahmad’ın yaşadıkları, yani ona yaşatılan acılar derin yaralar bıraktı. Daha 14 yaşına girmeden hapse konulan Ahmad artık bir genç adam. Yaşamının büyük bir bölümünü hapiste, hatta hücre hapsinde geçiren bu genç adam, İsrail işgalinin Filistinli çocuklar üzerinde yarattığı derin psikolojik tahribatın somut bir örneği. Çektiği acılar yalnızca onun veya küçük bir azınlığın değil; Filistinli çocukların çoğunun yaşamak zorunda bırakıldığı acıları temsil ediyor.

Ahmad’ın serbest bırakılmasına ilişkin basın duyurusunda çok önemli bir çağrı var: “Ahmad’ın serbest bırakılması çocukluğun yok edilişinin, işgal altındaki topraklarda yaşayan Filistinli çocukların maruz kaldığı kalıcı travmanın somut bir örneğidir. Bu an hepimiz için bir eylem çağrısıdır: Hiçbir çocuğun hapsedilmediği, cezaya değil iyileştirmeye öncelik verildiği, adaletin geciktirilmediği ya da inkar edilmediği, çocukların kendi iradeleriyle haksızlığa müdahale etmesine ve sömürgeci canavarlığa karşı direnişine saygı duyulduğu bir gelecek için çalışmak gerekiyor.

Bu çağrı gerçekten çok önemli. Filistinli çocukların çocukluklarını yaşayamamaları ve Filistin’de çocukluğun yok edilişi, dünyanın başka yerlerinde çocukluğun yok edilişine dikkat çekiyor. Çocukluğun yok edilişini çok yakından, “Taş atan çocuklar” deneyiminden, zırhlı araçların çarpmasıyla öldürülen çocuklardan, iş yerlerinde sömürülerek ölüme sürüklenen çocuk işçilerden biliyoruz. Göçmenlerin çocuklarının Türkiye’de, Ege’de, Akdeniz’de, Orta ve Kuzey Amerika’da yaşadıkları da çocukluğun yok edilişinin bir örneği. Bütün bunlar utanç verici.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İşçi canı bir tahlil parası bile etmedi
Özel hastane, beyin kanaması geçiren işçisini ‘tetkikler pahalı’ diye ölüme yolladı

İşçi canı bir tahlil parası bile etmedi

İşçi Serkan Temelci, Hintli tekelin sahibi olduğu iş yerinden tazminatsız atıldı; işe başladığı özel hastanede ilk gün yere yığıldı, henüz ücret almadığı için parasızdı, hastane pahalı tetkikleri yapmadı; 2 hastane dolaştıktan sonra can verdi.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
13 Nisan 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et