15 Nisan 2025

Güzel hikayelere de yer var…

Kabul edelim ki başta spor atmosferimiz olmak üzere gerçekten tam bir kaosun hakim olduğu, eğer ortada bir ‘sistem’den söz edebiliyorsak bunun temelde sistemsizliğe varan bir anarşiden beslendiği aşikar. Dolayısıyla karşımıza da hep iç karartıcı hikayeler, tatsız ve can sıkıcı detaylar çıkıyor ancak madalyonun bir de öteki yüzü var: Güzel hikayelere de yer var, yerimiz var…

Bundan tam 2 yıl önce ilginç bir hikaye aktarmıştım size. Belki anımsayanlar çıkar ama kısaca özet geçelim: O dönem 75. yaşını geride bırakmış, 1974 kuruluşlu bir futbol kulübünde takımın başkanı futbolcuların lisanslarını saklamış; maça çıkmalarına engel olmuştu. Bunun üzerine kulüp, dokuz yıldır belediye bünyesinde sürdürdüğü altyapı çalışmalarının meyvesini toplayarak maça altyapı futbolcularıyla çıkmıştı. Dolayısıyla 80’ine merdiven dayamış olan Çaycumaspor’un tarihinde ilk defa maça çıkamama gibi bir sorunla karşılaşma skandalı zor bela da olsa bertaraf edilmişti. Bütün bunların arkasında ise, bir güç savaşı yatıyordu. Kulübe komşu bir ilçeden gelip başkan olan, bir finans şirketi işleten Enes Eser, Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı’yı kendisine maddi olarak yardım etmemekle ‘suçlayarak’ kulüpteki bazı teknik sorumluların işine son vermiş, kulübün anahtarlarını da kargoyla belediyeye yollamıştı. Fakat ortada bazı garip iddialar daha vardı: Futbolculardan bazıları, kimlik bilgileri kullanılarak Enes Eser’in finans şirketinden adlarına kredi çekildiğini iddia ederek başkandan şikayetçi olmuştu.

Üstüne üstlük Enes Eser, noter kanalıyla kulübün antrenörlerinin tamamının sözleşmesini feshetmeye kalktı çünkü muhtemelen niyeti kulübün başında antrenör olmayacağı için maça çıkamaması, dolayısıyla da peş peşe iki maça çıkamayarak otomatik olarak küme düşmesiydi ancak evdeki hesap çarşıya uymadı: Çaycumaspor kayyım sürecine girdiği için lisans işlemleri dondurulmuştu. Dolayısıyla antrenörlerin sözleşmeleri feshedilemezdi. Fakat garip bir şekilde, üçüncü maçta jandarma eşliğinde sahaya girdi, başkanı olduğu kulübün maça çıkamayacağını çünkü kulübün antrenörünün kendisi tarafından izne çıkarıldığını yetkililere beyan etti ve Çaycumaspor’un tarihinde bir ilki başararak takımı hükmen mağlup ettirdi. Yargı süreci ise devam ediyordu ve Enes Eser finans şirketindeki bazı ‘durumlar’ nedeniyle tutuklandı, evinde el koyduğu lisanslar ortaya çıktı ve kulübe teslim edildi, nihayetinde Çaycumaspor’da Enes Eser devri böyle sona erdi. Bütün bunlar olurken takvimler 2023 yılının mart ayını gösteriyordu. Aradan tam 2 yıl geçti.

Kulüp, bir süre yönetim belirsizlikleriyle ilerlese de Şenan Kerçin isimli bir iş insanı kulübe başkan oldu. Üstelik Şenan Kerçin aynı zamanda profesyonel olarak müzikle de uğraşıyordu, yani Çaycumaspor’un bir nevi sanatçı ruhlu bir başkanı oldu diyebiliriz.

Güzel günler adeta ‘göstere göstere’ geliyorum dedi çünkü Çaycumaspor 2024-2025 sezonunda önce devreyi son 15 yılın en yüksek ilk yarı puanını toplayarak kapattı. Sezonu da playoff hattında bitirerek Bölgesel Amatör Lig’e yükselme yolunda çok büyük bir aşama kat etmişken playofftaki rakibi Terakkispor’un maça çıkmaması üzerine 1999 - 2000 sezonundan bu yana ilk kez profesyonel düzeydeki liglere dönüş için adım attı ve Bölgesel Amatör Lig’e yükseldi.

Fakat burada bir hikaye daha var…

Asıl hikaye…

Kulübün zor zamanlarında kulübe sahip çıkan ve sonrasında da kulüpteki görevini sürdüren, halihazırdaki Çaycumaspor Teknik Direktörü Suat Kerçin, Zonguldak’ta sporu yakından takip edenlerin iyi bildiği bir isim çünkü Zonguldakspor’un efsane kaptanı olarak nitelendirilecek kadar takımla özdeşleşmiş biri.

Fakat onun bir özelliği daha var. Suat Kerçin futbola Çaycumaspor’da başlıyor. Sene 1999. Takımın tarihinde son kez deplasmana gittiği, 17 Mayıs 2000 tarihinde oynanan Çorumspor maçında da Suat Kerçin kadroda. Düşünün ki bu takım tam 25 yıldır bulunduğu şehir olan Zonguldak hariç bir ile maça gidememişti. Yani aradan 25 yıl geçtikten sonra takımı yeniden deplasmanlı bir lig düzeyine çıkaran da o dönem daha bir ay önce 18 yaşına girmiş olan ‘o çocuk’ oldu.

İyi ki güzel hikayelere de yer var, iyi ki bazı kabuslar sonsuza dek sürmüyor. Yoksa bu keşmekeş içinde bizi bir sonraki güne inandıracak hiçbir şey kalmayacak.

Evrensel'i Takip Et