21 Nisan 2025

Doğu Akdeniz’de boşa düşen ezberler Suriye’de tutar mı?

Erdoğan liderliğindeki ‘tek adam’ yönetimi açısından, 19 Mart’ta muhalefeti dağıtarak pozisyonunu koruma üzerine kurulu el yükseltme planının, ülke çapındaki kitlesel protestolarla geri tepmesinin ardından, Suriye, Kürt meselesi, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs bağlamındaki ezberlerin de sürdürülemez hale geldiğini gösteren gelişmeler kapıya dayanmış durumda.

Türkiye’nin büyük önem verdiği Türk Devletleri Teşkilatının (TDT) üç üyesi Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın Kıbrıs Cumhuriyeti ile diplomatik ilişki tesis edip büyükelçi ataması Türkiye’de iktidar çevrelerinde hayal kırıklığı yaratırken, CHP cenahında da iç politikadaki kutuplaşmanın devamındaki bir mesele düzeyinde ele alınıyor.

Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan, Avrupa Birliği (AB) ile 4 Nisan’da gerçekleştirdikleri zirvede, yalnızca Türkiye’nin tanıdığı “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”nin kurulmasını kınayan ve devletlere tanımama çağrısı yapan BM Güvenlik Konseyinin 541 ve 550 sayılı kararlarına da bağlı kalacaklarını açıkladılar.

Üç Orta Asya ülkesi, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne büyükelçi atama adımlarını 3-4 Nisan’da düzenlenen AB-Orta Asya liderler zirvesinden önce tamamladı.

İlk kez gerçekleştirilen ve taraflar arasında kurumsal, ekonomik ve ticari ilişkilerin temellerinin atıldığı Özbekistan’ın Semerkant kentinde yapılan zirvede AB, Orta Asya’ya ilgisini somutlaştırdı ve 12 milyar avroluk bir yatırım paketi taahhüdünde bulundu.

Suriye’de, Heyet Tahrir el Şam’ın (HTŞ) iktidarı ele geçirmesinin ardından Şam’a giden ilk dışişleri bakanının Hakan Fidan olması ve Türkiye’nin yeni Suriye’deki pozisyonu bakımından Trump’tan Erdoğan’a yönelik övgü dolu sözlerin gelmesi, Türkiye açısından Doğu Akdeniz’deki dengeler bakımından yeni bir imkan olarak da tartışılmaya başlanmıştı.

Doğu Akdeniz’in hem doğal gaz ve enerji koridoru olarak önemi hem de, Kıbrıs’ın çevresinde doğal gaz, petrol ve hidrokarbon sahaları bakımından önümüzdeki 100 yılın dengeleri açısından iştah kabartıcı rezervlerin ortaya çıkması AB, ABD, Rusya, Çin ve İngiltere gibi iddialı emperyalist güçler ve sahaya komşu bölge ülkeleri açısından bölgeyi büyük bir enerji satranç tahtasına çevirmiş durumda.

Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan ile AB arasında atılan bu önemli adımlar, Türk Devletleri Teşkilatının bu üç üyesiyle Türkiye arasındaki ilişkilerde köprülerin atılmasına yol açmaz ancak Türkiye açısından bu ilişkilerin ve onunla birlikte Kıbrıs politikasıyla, Doğu Akdeniz’e dair stratejinin eski ezberlerle ya da hamasi güç gösterileriyle sürdürülemeyeceği açıktır.

Suriye’nin yeni döneme dair şekillenmesinde Türkiye’nin etkili bir pozisyon almasına açıktan karşı çıkan İsrail, Doğu Akdeniz’deki enerji satrancında Kıbrıs Cumhuriyeti (Kıbrıs Rum Yönetimi) ve Yunanistan ile ayrı bir koldan ilişki tutturmayı hep gündemde tutuyor. Sadece İsrail değil, diğer bölge ülkeleri de.

AKP iktidarı Suriye’de İsrail ile çatışmadan alan tutma pazarlığını ABD üzerinden sürdürmeye çalışırken diğer yandan, İmralı’dan PKK’ye yapılan çağrıyla bağlantılı olarak bir süreç işletiyor. Ankara’nın stratejisi, SDG’yi Şam yönetimine olabildiğince zayıf bir pozisyonda entegre etmek ve diğer yandan PKK’nin kongresini bir an öne gerçekleştirip silah bırakmasını sağlamak. Ama bu süreçte, tek taraflı ateşkes ilan etmiş olan PKK’ye yönelik operasyonlar sürerken uçaklardan da, Gazeteci Erdal Er’in YouTube kanalında da aktardığı ‘Silah bırakıp teslim olun, sıcak çorba için’ yazılı bildiriler atılıyor.

AKP’nin içeride 19 Mart’ta giriştiği yöntem nasıl geri teptiyse, Doğu Akdeniz’den Suriye’ye uzanan alandaki ezber tutumlar da benzer sonuçlara yol alabilecek gelişmeleri besliyor. Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve Orta Asya’da Türkiye’yi oyun alanının kenarına doğru iten politika yapma biçimi, Suriye’de örgütlü Kürt güçlerini, Türkiye’den gelen ‘tasfiye’ odaklı yaklaşımlara karşı İsrail ve ABD’yi güvence olarak görmeye itiyor.

AKP kurmayları, dış politikada epey zamandır, oyun kuramadığı alanlarda oyun bozucu kapasitesini kullanmakla övünüyordu. Ancak Orta Asya, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs denklemindeki gelişmeler artık ‘Oyun bozma’ kapasitesinin de zayıfladığını gösteriyor. Suriye ve onunla bağlantılı Kürt politikasında da aynı yanlış ezberlerin sonuçlarını yaşamaya doğru gidiyoruz.

Evrensel'i Takip Et