Küçük üretici gümrük vergilerine karşı

Fotoğraf: AA
ABD’nin Çin’e açtığı ticaret savaşına iki toplumda verilen tepkiler ilginç etkileşimler ve sonuçlar doğuruyor.
İlk önce Çin’deki Douyin uygulamasının İngilizce versiyonu olan TikTok’un ABD’de yasaklanmasından sonra “dijital mülteciler” diye adlandırılan bir olay yaşandı. TıkTok’u artık kullanamayacak olan ve bu uygulamanın nimetlerinden vazgeçmek istemeyen Amerikalı gençler, biraz da nazire olsun diye yine Çin menşeli Kırmızı Kitap adlı uygulamaya geçtiler. Çinli gençler için tasarlanmış olan ve henüz yurt dışına açılma gibi planları olmayan Kırmızı Kitap üreticileri birdenbire karşılarında Çince konuşmayan yüz binlerce kullanıcı buldu. Onlar uygulamanın İngilizce versiyonunu üretinceye kadar Çinli kullanıcıları bu yeni gelenlerin varlığını keşfettiler ve yeni takipçilerini hem İngilizce pratik yapmak hem Amerikan toplumunun Çin hakkındaki ön yargılarını kırmak için bir fırsat olarak kullandılar ve uygulama Çinlilerin Çin hakkında İngilizce yayımladığı tanıtıcı videolarla doldu.
Bu akım görece kısa süreli oldu çünkü Çin devleti Çinli ve Amerikalı gençlerin doğrudan iletişiminin sadece Amerikalılara Çin’i tanıtmak değil, Çinlilere Amerika’yı tanıtmak için bir yöntem olabileceğini, bunun da Çinli gençlerin alternatif yaşam tarzlarıyla ilgili “gayrimilliyetçi” fikirler geliştirmesine neden olabileceğini fark ederek uygulamanın üreticilerinden Çinli ve yabancı kullanıcıların birbirinden ayrılmasını sağlamalarını talep etti. Bu sırada Amerikalı gençler, TikTok’u VPN sayesinde hâlâ kullanabildiklerini keşfetmişlerdi.
Amerikalılar Tiktok’a geri döndü, ama Çinliler de onları takip etti. Geçen ay Trump’ın Çin menşeli ürünlere yüksek gümrük vergileri getirmesinden sonra, Amerikalıları lüks tüketim malzemelerini ünlü markaların mağazalarından fahiş fiyatlara değil, bu markalar ürünlerini Çin’deki fabrikalarda yaptırdıkları için, doğrudan Çin’den almaya çağırdılar. Bazı TikTok videolarında Lululemon ve Nike gibi büyük Amerikan markalarına tedarik sağlayan fabrikalar gösteriliyor ve doğrudan sipariş için iletişim bilgileri paylaşılıyor. Örneğin, bir videoda, ABD’de 100 doların üzerinde satılan Lululemon yoga taytlarının, Çin’de yalnızca 5 dolara üretildiği iddia ediliyor.
Bu videoları yaptıranlar muhtemelen lüks tüketim mallarının fasonlarını üreten fabrikalar. Ancak, bu videoları tedarik zincirlerinde aracıları ortadan kaldırmaya yönelik ‘üreticiden tüketiciye’ hareketinin uluslararasılaşması olarak görenler de oldu. Gümrük vergileri, üreticiler kadar aracıları da hedef alıyor, yani geleneksel ithalat-ihracat şirketlerini de tedarik zincirlerini yeniden düşünmeye mecbur bırakıyor. Ancak, çevrim içi alışveriş platformları, küçük çaplı satıcılara bu kurumsallaşmış sisteme karşı orantısız bir güç sağladı. Sosyal medyadaki ‘influencer’lar da bu sistemin bir parçası, tüketicileri markaların alışveriş sitelerinden değil, bu küçük ölçekli satıcılardan almaya teşvik ederek belki de tedarik zincirlerinin ‘demokratikleşmesine’ katkıda bulunuyorlar.
Gerçekten de gümrük vergilerinin açıklanmasından sonra ABD’de, Çinli Taobao e-ticaret platformunun İngilizce versiyonu olan AliExpress ve onun perakendeden çok telefon aksesuarı gibi düşük teknolojili ürünlerin toptan satışı için kullanılan versiyonu olan, Çince adıyla 1688, İngilizce adıyla DHGate uygulamalarının indirildiği haberlere konu oldu. Bu konuda Target gibi düşük bütçeli alışveriş mekanlarında dükkan fiyatlarını DHGate fiyatlarıyla karşılaştırırken görüntülenip söyleşi yapılan tüketiciler, gümrük vergilerine bağlı enflasyonun artmasından beri artık dükkanlardan alışveriş yapmayı bıraktıklarını ifade ediyorlar.
Bu eğilimin Trump hükümeti de farkında olmalı ki, 2 Mayıs’tan itibaren uluslararası ticarette belli bir miktarın altındaki ürünlere gümrük vergisi uygulanmaması prensibinin kaldırılmasına karar verdi. Bu karar e-ticaret sitelerindeki küçük ölçekli satıcıları elbette etkileyecek. Ancak Çin menşeli sosyal medya kanalları bu engeli aşmanın da bir yolunu bulabilir.
ABD’nin Çin’e açtığı ticaret savaşı aslında elektrikli arabalar, yenilenebilir enerji, yapay zeka ürünleri, savunma sanayi gibi yüksek teknoloji pazarlarını hedef alıyor ama bu savaşın beklenmedik bir belirleyeni sosyal medya kullanmaya alışkın ‘dijital yerel’ denen genç kuşak ve onların ucuz perakende tüketimine dayalı yaşam tarzı talepleri olabilir.
Evrensel'i Takip Et