22 Nisan 2025

Yığınların siyasete doğrudan müdahale günlerinde 1 Mayıs’a doğru!

CHP’nin, Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması ve erken seçimle ilgili kampanya kapsamında “her hafta sonu Türkiye’nin farklı bir ilinde” düzenlemeyi amaçladığı “Millet iradesine sahip çıkıyor” mitinglerinin ikincisi cumartesi günü Yozgat’ta yapıldı.

Miting otobüsü üzerinden meydanı dolduran kalabalığa seslenen Yozgatlı Çiftçi Abdullah Ceylan; “Bir çiftçi olarak sizlere sesleniyorum. Adalet istiyoruz. Yolsuzluğa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe çiftçiler olarak izin vermeyeceğiz…” dedikten sonra konuşmasını devamında “Turp ile şalgam ile devlet idare edilmez. Adalet ile hukuk ile idare edilir. Bunları zamanı geldiğinde soracağız” dedi!

Yazılı bir metinden okumadan konuşan Çiftçi Ceylan’ın bu konuşması, herhalde döneme anlam veren konuşmalardan birisi olarak kayda geçecektir.

Yozgat artık eski Yozgat değil!

Çiftçiler 200’den fazla traktörle mitinge katıldı. Siyaseti izleyen Yozgatlı gazeteci ve siyasetçilere göre cumartesi günü yapılan miting, Yozgat’ta bugüne kadar yapılan en büyük miting oldu!

Bu önemli. Çünkü Yozgat en azından son 30 yıldan beri AKP ve MHP’nin yüzde 75’e varan oy aldıkları, Cumhur İttifakının en öne çıkan kalelerinden biri olarak biliniyordu. Dahası Yozgat-Aydıncık’ta (Kazankaya köyünde) çiftçilik yapan yurttaşlar tarımın sorunlarını tartıştıkları bir toplantıdan sonra 2 ve 6 Nisan’da İBB Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasını protesto etmek için traktörlerle konvoy oluşturup iktidarı protesto etmişti.

Kısacası cumartesi günü Yozgat merkezinde miting meydanını dolduran çiftçiler başta olmak üzere Yozgat halkı açıkça gösterdi ki, Yozgat da artık eski Yozgat değil. “Yozgat yıkılmaz kalemiz”, hatta “Yozgat ovası bozkurt yuvası” gibi sloganlar oluşturan AKP-MHP ittifakı mensupları; cumartesi gecesi sabaha kadar kabuslar görmüş olmalılar!

Kısacası Yozgat mitingi sadece Yozgatlı çiftçilerin taleplerini haykırdığı bir çiftçi mitingi değil, aynı zamanda tek adam rejine karşı yığınların siyasete müdahalesine katılan yeni bir bileşen olarak kendilerini ortaya koymalarıdır. Dahası bundan böyle Yozgatlı çiftçilerin tutumunun yurt sathında yaygınlaşması da sürpriz olmayacaktır.

Yani Yozgat’ın eski Yozgat olmadığını gördüğümüz gibi Türkiye’nin de eski Türkiye” olmadığını gördüğümüz ve göreceğimiz günlerden geçiyoruz.

Geçen hafta büyük don olayı karşısında iktidarın sorununun boyutunu ve çiftçiler için bir yıkıma yol açacağını umursamayan tutumu dikkate alındığında çiftçilerle iktidarın daha geniş ve acil taleplerde karşı karşıya geleceği de tartışmasızdır.

1 Mayıs’a doğru giderken...

Evet hafta sonu, Yozgat’tan çiftçilerin görkemli tepkisine tanık olduk.

Yerel seçimden beri rejimin istediğinin tersi doğrultusunda oluşmaya başlayan ülkemizin siyasi ikliminin verileri; 19 Mart’tan beri yığınların siyasete doğrudan müdahalesinin hızla arttığını göstermektedir.

İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesine ve gözaltına alınıp tutuklanmasına karşı tepki; Saraçhane’de her gün kitleselleşerek bir hafta boyunca süren gece mitingleri ve başlıca il ve ilçelerde yaygınlaşan çeşitli türden gösteriler olarak yansıdı.

İlerici demokrat, sol, sosyalist parti ve çevreler, aydınlar, akademisyenler, çeşitli sosyal tabakalardan emekçiler 19 Mart’tan beri alanlara çıkmakta tereddüt etmiyor. Özellikle de uzunca bir zamandan beri siyasetin dışında olduğuna dair pek çok kara “yorumlar” yapılan üniversite gençliği; sadece polis barikatını değil, yıllardır önünde biriken ön yargı barikatını da yıkarak Saraçhane’ye gittiğinden beri doğrudan siyasete müdahalenin önemli gücü olarak alanlardadır. Üniversite gençliğinin hemen arkasından liseli gençler eyleme geçerek “proje okullar”da öğretmenlerini, velilerini, okul mezunlarını hızla alanlara çekti.  

İşçiler elbette ki yerellerde kendiliğinden eylemlere katılıyor. Ama işçilerin yığınsal ve sınıfsal olarak, hızla büyüyen toplumsal muhalefetin bir bileşeni, hatta merkezi ve öncü gücü olarak sahneye çıkmasının engeli sendikal bürokrasi barikatını yıkarak sahneye çıkmaları için ise zamanın hızlanarak ilerlediğini söylemek yanlış olmaz.

Özellikle 1 Mayıs’a gidilen şu günlerde İşçilerin Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü olmasının anlamının; işçi sınıfının siyasete doğrudan müdahale edeceği bir mücadele hattına girmesi ve ileri işçiler ile mücadeleci sendikacıların inisiyatif alma günü olduğunu görmeliyiz.

“Birleşe birleşe kazanacağız”, “Direne direne kazanacağız”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganlarını yüz binlerin haykırdığı bir dönemde işçiler bunun dışında kalamaz. Tersine 1 Mayıs’ın uluslararası ve ulusal acil taleplerinin yanında yığınların siyasete doğrudan müdahalesiyle bağlantı kuran taleplerin de öne çıkarılması ileri işçiler ve mücadeleci sendikacıların sorumluluğunun gereğidir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

TÜPRAŞ’ta öfke büyüyor

TÜPRAŞ’ta öfke büyüyor

Erdoğan-Şimşek programını arkasına alan Koç Holdingin TÜPRAŞ’ta düşük zam dayatması işçilerin öfkesini büyüttü. Yüzde 28 zammı kabul etmeyen işçiler, 4 rafineride eylem yaparak ücretlerdeki erimenin karşılanmasını istedi. 1 Mayıs’ı toplu sözleşme mücadelesiyle karşılayan işçiler, etkili eylem kararları alınmasını istiyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Aile Bakanlığı, “aile yılı” kapsamında düşük gelirli ve üç çocuklu ailelere TOGG için uzun vadeli finansman sağlayacağını duyurdu

Evrensel'i Takip Et