24 Nisan 2025

Güç propagandası - Güç gösterisi, nereye kadar?

Fotoğraf: AA

On milyonlarca insanın her gün her saat yüz yüze olduğu sorunların üstünü örtmeyi maharet sayan Saray yönetimiyle yağma avantacılarına bakılırsa, Türkiye’de baskıdan, yoksulluktan, işsizlikten, barınaksızlıktan, açlıktan, eşitsizlikten ancak ihanet içinde olanlar söz edebilirler. Bazı ufak-tefek sorunlar varsa da bunlar önemsizdir, çözülür, zaten çözülmeye de çalışılıyor. Örneğin diyorlar, “Millet iradesinin gerekleri neyi gerektiriyorsa onu harfiyen yapan demokrasi mabedi Gazi Meclisimiz halkın refahı, huzuru, güvenliği için yorulmak bilmeksizin çalışıyorken”; Başkan Erdoğan’ın, ülkenin bir şirket gibi yönetilmesinin kerametini keşfetmesinden bu yana büyük bir ustalıkla yönettiği ülkemiz “Güçlü demokrasisi ve demokrasi geleneğiyle etrafına ışıklar saçarak yüzyılın büyüyen gücü olmaya hızla yol alırken”, kim neden ve niçin bugünü ve yarınına dair güven duygusuyla dolmasın? Hem sonra etrafımızda İsrail, İran, hatta Suudiler gibi huzursuz komşularla uzay ve enerji teknolojisindeki ve sanayideki devasa gelişmemize bakıp önümüzü kesme yolları arayan Batı Avrupa’nın kıskançları gibi istemez güçler varken, işsizlikmiş, açlıkmış, yoksullukmuş, lise ve üniversite öğrencilerinin istekleriymiş, emeklilerin açlıkla talimi, öğretmenlerin sürünmeleriymiş; bunları dert etmek de neyin nesi?

Grevci işçi, boykotçu öğrenci, iş isteyen işsiz, tayin bekleyen öğretmen, simit-çay, peynir-ekmek, soğan-fasulye, süt-yağ alamaz duruma düştüğü için yakınan kadın-erkek ahali, gübre -mazot-ilaç alamadığı için tarlasını süremeyen çiftçi, merası, arazisi, zeytinlik alanları ellerinden alınan köylü itiraz mı ediyor; haddini bildirmek, iktidar gücünü elinde tutanın itiraz kabul etmez hakkıdır! “Cumhur İttifakı görevinin başındadır” ve seçim-meçim diye ikide bir lafını edip gerekli gereksiz gündeme getirdikleri de Saray erki uygun gördüğü zaman; ya da hatta Bahçeli Bey el-kol hareketi ve belagatinin tılsımlı sözcükleriyle işaret verdiğinde olacaktır!

Aksini düşünmek “Demokrasiden taviz verilmesini istemek”tir! Oysa yapılması gereken “birlik-dirlik içinde olmak”tır. Türkiye’nin önünde tarihi fırsat penceresi açılmış, uzaya bile bayrak çekilmişken, 4.5 milyon ailenin ancak yardım görerek yaşamasını, çalışabilir nüfusun yüzde 28’nin işsiz durumda oluşunu, on milyonlarca kişinin yoksulluk sınırı altında ücretle kavga-gürültü içinde sürünmesini; yargının iktidar kamçısı olarak işlemesini, zindanların muhaliflerle doldurulmasını ya da toplumun tüm kesimlerini saran çürümeyi sorun etmek “Ancak akla ziyan bir fesat işi olabilir!”

Bahçeli Bey bundandır ki istikameti gösterip rotayı belirledi: Erken seçim yalan ve yaygarasıyla ancak çürükler uğraşır. Cumhur İttifakı görevi harfiyen yerine getirmeye inançlı, istekli, iradeli, dahası kabiliyetli ve yeterlidir. CHP’nin muhalefeti Türkiye’yi zora sokmak üzerine planlanan müfrit ve müfsit bir muhalefettir… MHP, nasıl savaşılır, nasıl mücadele edilir, savaş ilanının vahim sonuçları nasıl olur, bihakkın bunu ispat edecek kudret ve kırattadır.

Yaşanarak görülmüştür; boşa alınamaz ve hafifsenemez: Örgütlü zor aygıtının kolları, kurumları, yedek kontra güçleri ve son on yıllarda eklenmiş paramiliter kuvvetleri, övünülen o cephenin güçleridir. Tehdit her ne kadar CHP ve Ö. Özel üzerinden yapılıyor ise de, talepleri için mücadele eden herkesedir. Gençlere plastik mermi atan, gözüne gözüne gaz tutan, kadınlara uçar tekmelerle girişen polisi yönlendiren düşüncede muhalif olan düşman koduyla yer alıyor.

Ama şu da bir gerçektir ki, baskı ve zorun sistematik işlerliği, tüm yönetim yetkilerinin Saray oligarşisinin tekelinde toplanmış olması, seçimlerle belirlendiği söylenen iradenin milletvekilleri ve belediye yöneticileri cezaevlerine atılarak iktidar görevlilerince gasbedilmesi, eğitim ve sağlık başta olmak üzere sosyal-eğitsel, biyolojik-bedensel yaşamın zorba yöntemlerle şekillendirilmeye çalışılması ve tarikat-cemaat iş birliğiyle cendereye alınması, tahammül ve boyun eğme tutumunda olanları dahi sokağa çekmeye başlamıştır. Tehdit dozu yüksek açıklamalar bu durumun yarattığı baskıyla ve bir ucundan görünmeye başlanan iktidar güçleri arasındaki avanta ve erk çekişmesiyle; mafyatik ilişkilerin ayyuka çıkması, onlarca milyon dolarlık rüşvet iddialarının uluslararası alanda sokaklara düşmesiyle de bağlıdır. Halk kitlelerinin bağrında itiraz sesleri yayılıp yükselmektedir. Gençliğin dinamizmi direniş gücüyle birlikte iktidar kuvvetlerini tedirgin etmektedir. “Gençlik biat etmez”; “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz”; “İsyan, devrim, özgürlük”; “Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz”, “ODTÜ’ye selam direnişe devam”; “İşçiler greve, öğrenciler boykota”; “İşçi gençlik kol kola 1 Mayıs’ta meydana”, “Genel grev genel direniş” sloganları, Saray yönetimi için sadece uyarıcı değil bir değişimin de işaretedir. Korktukları gelişmelerin örgütlü birleşik bir hareketin doğuşunu besleyerek ilerlemesidir. Övünme, tehdit ve güç gösterisiyle önünü kesmeye çalıştıkları bu yönlü gelişmedir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Bu korkuyu daha ne kadar yaşatacaksınız?
50 milyon can deprem riski altında

Bu korkuyu daha ne kadar yaşatacaksınız?

İstanbul, depremlerle sarsıldı. Türkiye’yi 23 yıldır yöneten iktidarın rant odaklı politikaları, ülkeyi depreme hazırlamadı. 20 milyon İstanbullu dün yeniden beklenen büyük depremin korkusunu yaşadı. Halk dar sokaklara indi, trafik felç oldu, telefon hatları çöktü. Uzmanlar, İstanbul başta olmak üzere deprem kuşağındaki 50 milyon insanın can güvenliğini sağlayacak acil önlemlerin derhal alınması konusunda yeniden uyardı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
24 Nisan 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et