Filistin devriminin kartalları!

Filistin Kartalları kitabı
Kimi eylemler vardır, o eylemi gerçekleştirenler hemen “terörist”, eylem de “terör” eylemi olarak yaftalanır. Oysa kendilerine göre, bir ulusun, halkın, bir ülkenin varoluş mücadelesinin bir parçasıdır. Tıpkı kendilerini “Filistin devriminin kartalları” diye tanımlayan dört gerilla, Mervan Sebanu, Muhammed Dip Ebuzerat, Mustafa Beşeyşi ve Hüseyin Abdullah’ın, Mısır Ankara Büyükelçiliği baskını gibi…
Tarih 13 Temmuz 1979’u gösterirken 4 Filistinli gerilla Ankara’da Mısır Büyükelçiliğini basarak Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat’ın İsrail Başbakanı Menahem Begin ile ABD aracılığıyla imza altına aldığı Camp David Anlaşması’nın iptal edilmesini ister. Gerillaların hedef gözetmeden ateş etmelerine rağmen baskın sırasında biri polis, biri bekçi olmak üzere iki kişi öldürülür, bir kişi de camdan atlayıp kurtulmak isterken yaşamını yitirir. Filistinli gerillaların, aralarında Mısır Büyükelçisi Ahmet Kemal Ulema’nın da bulunduğu 7’si Türk 20 elçilik görevlisini 48 saat rehin aldığı eylem, Ecevit Hükümeti döneminde olur. İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş’tir ve onun ferasetli yaklaşımı ile baskın gerillaların teslim olması ile sona erer.
Bu baskın, Filistin Kurtuluş Örgütünün Türkiye Temsilciliğinin açılmasıyla sonuçlanır. Gerillalar ise Filistin davasında o güne dek birlikte hareket eden Arap ülkeleri arasında ilk büyük gediğin açıldığı Camp David Anlaşması’nı protesto etmektedirler.
***
Deniz Gezmişlerin ve dönemin neredeyse bütün devrimcilerinin, sendikaların, Barış Davası gibi önemli davaların avukatlığını yapan, dostum, arkadaşım, ağabeyim Halit Çelenk’in kaybından sonra, daha önce birlikte çalışma yaptığımız Serpil abla (Halit Çelenk’in kızı Serpil Çelenk Güvenç-Denizlerin Şekibe Ablası Şekibe Çelenk kitabı) ile arşivleri tarıyoruz, Halit ağabey ile ilgili nasıl bir çalışma yapabiliriz diye… Amacımız fotoğraf ağırlıklı, mezar başı konuşmalarını vb. içeren bir albüm hazırlamak. Ama Filistinli gerillaların davasını üstlendiğine dair vekalet ve dilekçelere, gerillaların cezaevinden gönderdiği fotoğraflara rastlayınca, Halit Çelenk’in sadece ülke içinde değil, sınırlar ötesinde de bilinen, başvurulan bir hukukçu olduğunu gözlemliyoruz. Ve bunun bir kitap olması yönünde çalışmalara başlıyoruz.
***
Kitap çalışmamız sürerken ve Filistin’in ilk Ankara Büyükelçisi Abu Firaz ile İstanbul’da bir röportaj için randevu almışken; adeta canımdan bir parçanın koptuğu, yeğenim Özge Kandemir’in İstanbul’da kaza haberini alıyoruz. Onlarca cana mal olan hafriyat kamyonları bu kez bizim canımızı almış. Hemen öncesinde de çok yakın kayıplar yaşamıştık, bunlara Özge’m de eklenince, çalışmalara zorunlu ara vermek zorunda kalıyorum. O dönem Şekibe ablanın rahatsızlıkları da olunca, kitap çalışmamız birkaç yıl erteleniyor!
***
Çok fazla da özele girmeden tekrar kitaba dönecek olursak, Serpil ablanın teşekkür bölümünde dediği gibi amacımız: “...Kendi öz yurtlarının bağımsızlığı için her şeylerini ortaya koyarak yediden yetmişe bugün de ölümüne mücadele veren devrimci Filistin halkının bu yiğit çocukları”nın öyküsüyle ve yargı süreciyle birleştirip yeni kuşaklara sunmak... Bir halkın 75 yılı aşkın devam edegelen bağımsızlık, özgürlük savaşını bir kez daha gün yüzüne çıkarmak...” Ve “O günlerin siyasal ortamını, Filistin’in işgale karşı halen vermekte olduğu kurtuluş savaşını, (günümüzde de) 7 Ekim 2023’ten itibaren on binlerce Filistinliyi öldüren, Gazze’yi dümdüz eden ABD destekli işgalci İsrail’in uyguladığı soykırımı” gün yüzüne çıkarmak…
Yakalandığı akciğer enfeksiyonu nedeniyle 24 Ocak 2025’te hayatını kaybeden Siyasetçi-Yazar Bereket Kar da ölümünden önce çalışmamıza destek vermiş, ‘sunuş’ yazısında da şunları ifade etmişti: Çoğu zaman tarihe mal olmuş toplumsal, siyasal olaylar bugün açısından bakılıp irdelendiğinde, anlam ve öneminin anlaşılabilmesi hayli zor olabilmektedir. Ancak mesele bir halkın geleceğini, özgürlük ve kaderini ilgilendiren eylemler, kalkışmalar olunca durum değişir. Hele bu halk, 76 yıldır siyonist, işgalci ve soykırımcı bir çete yönetimi olan İsrail’in, BM’nin tüm kararlarını hiçe sayarak uygulayageldiği devlet terörüyle karşı karşıyaysa durum daha da önem kazanıyor. Tarihsel olarak, yüzyıllarca Arap, Yahudi ve Musevilerin yan yana, barış içinde yaşadığı bu coğrafyanın adı hep Filistin olmuştur. Ta ki İngiliz krallığının 1926 konferansında, Arthur J. Balfour’un adıyla kabul ettiği deklarasyon gereğince, dünyadaki Yahudilere Filistin coğrafyasında, “İsrail” isimli bir yurdun tesisini kabul gören planın sömürgeci devletlerce kabul görüp 14 Mayıs 1948 tarihinde BM’ce kabulüne kadar.”
***
Kitaba ilişkin son sözüm de Deniz Gezmiş gibi Filistin’e gitmiş, gerilla eğitimi alarak Filistin halkının yanında yer almış Mustafa Yalçıner’den olsun: İki değerli arkadaşımız Serpil ve Sultan, geçen yıl 7 Ekim’den bu yana önemi azalmayan ama artan, kökleri derinde olan Filistin davasını, tarihteki yerini, içinden geçtiği süreçleri, özü ve dönüm noktalarıyla yeniden hatırlatıyorlar.
1979 yazında 4 Filistinli fedainin Ankara’da Mısır Büyükelçiliğine baskın düzenleyerek büyükelçi dahil toplam yirmi kişiyi rehin almalarından başlıyorlar anlatılarına.
Filistin ulusunun eşit hak mücadelesi ve özü bağımsız devlet olarak örgütlenmesi olan kendi kaderini tayin etmesinin soykırım dahil hiçbir saldırganlıkla önlenemeyeceği çok sayıda örneğiyle tarihin kesin hükmüdür.”
Okumanız dileğiyle…
Evrensel'i Takip Et