Hindistan’ın aniden gelişen spor ihtirası

Fotoğraf: ABD Başkanlık Ofisi
 

Sporda son yılların en flaş oyuncusu Hindistan. Narendra Modi liderliğinde tipik sert neoliberal politikaları aşırı sağcı, muhafazakar-milliyetçi kültürel hatlarla harmanlayan, bunu yaparken “Modigark” olarak anılmaya başlayan dev sermaye gruplarını da semirten Hindistan kapitalizmi, sıranın “yumuşak güç” yöntemlerine geldiğini düşünüyor. Bir yandan küresel etki alanlarını genişletirken diğer yandan kendi halkını uyutmanın, ehlileştirmenin son yıllardaki bir numaralı adresi olan “sporla aklanma”yı keşfeden Hindistan, gözünü 2030 Commonwealth Oyunları ve 2036 Olimpiyat Oyunları ev sahipliğine dikmiş durumda. “Modigark”ların önde gelenlerinden milyarder Ambani ailesi, Hindistan’ı “küresel spor haritası”na paraşütle yerleştirme görevini üstlenirken ilk büyük başarısına da imza attı. Spor dünyasına yüzeysel bakanların “ilk kadın”, “ilk Afrikalı” gibi sıfatlarına hayran olmayı kendine görev bildiği Kirsty Coventry’nin Uluslararası Olimpiyat Komitesinin (IOC) yeni başkanı olarak seçilmesi, genelde Hindistan’ın, özelde ise Ambani ailesinin bir zaferiydi.

Narendra Modi yönetimi, spor kod adlı yumuşak güç operasyonuna 2036 Olimpiyat Oyunları ev sahipliği hedefiyle başladığında önce Eski Başkan Thomas Bach’ı saflarına ekledi, sonra onun desteklediği Coventry’i. Her şeyden çok paraya önem veren IOC lobilerini tavlamakta zorlanmayan Ambani hanedanı 2036 ev sahipliği işini de kıvırırsa eski büyük “kingmaker”lardan (kralı belirleyen kişi) Kuveyt kraliyet ailesi mensubu Şeyh Ahmed el Sabah’ın olimpik aileden kovulduğu sene, yeni “kingmaker” olarak rüştünü ispatlayacak.

Forbes’a göre 98 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin 18. kişisi olan, petrokimya devi Reliance Industries’in patronu Mukesh Ambani’nin reisliğindeki aile geçen yaz “veliaht” Anant Ambani’ye yapılan 1 milyar dolar bütçeli “yılın düğünü”ne imza atmıştı. 12 Temmuz-30 Temmuz tarihleri arasında devam eden evlilik festivaliyle popülaritesini yeni çevrelere taşıyan aile, kimilerinde lüzumsuz bir hayranlık uyandırmış, gerçekte ise yüz milyonlarca insanın derin yoksullukla boğuştuğu Hindistan’daki korkunç gelir eşitsizliğini gözler önüne sermişti.

Hindistan da Ambani ailesi de “spor ihtirası”nda IOC ve olimpiyat oyunlarıyla yetinmiyor. Ülke, bölgesel hegemonyası için önem taşıyan ve meyvelerini Afganistan/Taliban ilişkileri üzerinden şimdiden topladığı (bu da başka bir yazı konusu) Uluslararası Kriket Konseyi (ICC) liderliğini Jay Amitbhai Shah’ın aralık 2024’te başlayan başkanlığıyla ele geçirdi. Mukesh Ambani’nin kızı Isha Ambani ise geçtiğimiz günlerde Uluslararası Voleybol Federasyonunun (FIVB) normalde seçimle belirlenen yönetim kuruluna atandı. Jens Weinreich’ın küresel spor yolsuzluklarını takip etmek isteyenlerin okuması gereken blogu The Inquisitor’da yazdığı üzere FIVB, Isha Ambani atamasını şu akıllara zarar ve riyakar cümlelerle duyurdu: “Ambani, şirketinin kadınları çalışma alanlarında güçlendiren Çeşitlilik ve Kapsayıcılık programını yönetiyor. Onun iş liderliğini kapsayıcılık ve inovasyona dair güçlü odağıyla harmanlayan benzersiz bakış açısı, FIVB yönetim kurulu için değerli olacaktır.” Harika!

Sporun nispeten “üst” kademesinde, bürokratik zemininde yaşanan bu gelişmeleri takip eden herhangi biri Hindistan’ın spor yoluyla politika üretme konusunda kararlı olduğunu, bu konuda merkezi yani siyasi bir karar alındığını fark edebilir. Tabii bunu da Hindistan’ın ne kadar “spor ülkesi” olduğu sorusu takip eder. Çünkü Hindistan dünyanın en kalabalık ülkesi ve en büyük ekonomilerinden biri ama spor onlar için hiçbir zaman tanımlayıcı bir faaliyet olmadı. Kriket dışında spora dair ulusal, kitlesel bir eğilimden pek bahsedemeyiz. Eski Olimpiyat Şampiyonu Atlet, ABD’li Edwin Moses geçtiğimiz günlerde bu konuya değindi ve bu mega etkinliklere ev sahipliği yapmanın ülke sporunu geliştirmek için mi yoksa siyasi bir mesaj verme kaygısıyla mı yapıldığını sorguladı. Ayrıca Hindistan gibi devasa bir ülkenin spordaki “geri kalmışlığına” da vurgu yaptı ve bunu aşmak için ilk adımın mega etkinliklere ev sahipliği değil altyapılara ve antrenörlere yatırım yapmaktan geçtiğini söyledi. Hindistan vesilesiyle sporda başarının, “geri kalmışlığın” gerçek anlamını, bir spor ülkesi olmanın ne demek olduğunu bir başka yazı konusu olarak gelecek haftalara bırakalım.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İstanbul’a fiili kayyım!

İstanbul’a fiili kayyım!

Halkın güçlü tepkisiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) kayyım atayamayan iktidardan yeni hamle geldi. İBB’nin farklı birimlerinden çok sayıda üst düzey yönetici ve uzman gözaltına alındı; belediyeyi ‘Adım atamaz’ hale getiren yargı operasyonuyla adeta fiili kayyım atanmış oldu!

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Cübbeli Ahmet, “Gazı yavaş yavaş çıkartarak hani bir kerede 7-8 olacağına işte böyle 4’tür, 5’tir, 6’dır, hani gazı çıkart da bizi yıkma” diye ettiği dua sayesinde depremde can kaybı ve yıkım olmadığı imasında bulundu

Evrensel'i Takip Et