28 Nisan 2025

“Yenikapı ruhu” ruh çağırıyor…

Fotoğraf: Andaç Aydın Arıduru/Evrensel

7 Haziran 2015 seçimlerinde HDP yüzde 13.1 oranında oy alırken, 2002’den beri iktidarda olan AKP, Meclis çoğunluğunu kaybetti. O seçimlerin ardından 1 Kasım 2015 seçimlerinden önce, 25 Ekim 2015 günü Yenikapı’daki AKP mitingini alanda izlediğimde sohbet ettiğim AKP’lilerde, yitirilen tek başına iktidar olabilme gücünün yeniden yakalanıp yakalanamayacağına dair bir sorgulama ve endişe hissediliyordu.

15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişiminin ardından AKP, CHP ve MHP’nin katıldığı 7 Ağustos 2016 günü Yenikapı’da yapılan miting, siyasi literatürümüze AKP cenahının çok sevdiği ‘Yenikapı ruhu’ kavramını soktu. ‘Şehitler ve demokrasi mitingi’ adıyla yapılan mitingde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman konuştu. Bu AKP açısından, ‘Allah’ın lütfu’ sözünün realize olduğu simgesel bir fotoğraftı. AKP, ondan sonra da kendi ‘bekası’nı ülkenin bekası olarak sunma ve bunun için muhalefeti yanına alabilmeyi çok istedi ama ekonominin dibe vurduğu, yoksulluğun derinleştiği, muhalefete yönelik kayyımlar, gözaltılar, tutuklamalarla dolu baskı politikalarının zirve yaptığı bir dönemde bu imkansızdı.

Ülkenin gerçekleri 3 yıl sonra o fotoğrafı ister istemez değiştirdi. Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı seçildiği ve iktidar cenahının zorbalıkla yenilettiği seçimi bu kez daha açık farkla kazandığı 2019 yerel seçimleri öncesi, 24 Mart günü Yenikapı’daki Cumhur İttifakı mitingini de izledim. Evrensel’de “Yenikapı meydan muharebesi” başlığıyla yazdığım o mitingde, sahne düzeni ve hazırlanma biçimi Erdoğan’ın liderliği etrafında kurgulanmıştı ancak mitinge damgasını vuran, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin konuşmasıydı. Türkiye’nin etrafının düşmanlarla çevrili olduğunu savunan Bahçeli, İstanbul’u ‘son siper’ olarak nitelendirdi. Bahçeli’nin ‘sefer’ ve ‘zafer’ vurgularıyla sonlandırdığı konuşması, insanda etrafının sarıldığı bir ateş çemberi içinde olduğu duygusunu uyandırıyordu. O seçimleri Cumhur İttifakının Adayı Binali Yıldırım, İmamoğlu karşısında iki kez kaybetti ve ülkenin Bahçeli’nin ima ettiği gibi ‘Yıkılmadığı’ ya da birileri tarafından ‘İstila edilmediği’ görüldü.

Bugünse artık ‘Yenikapı ruhu’ndan yandaş kalemlerin bile söz etmesinin mümkün olamayacağı bir zamandayız. CHP’nin İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı ilan etmeye hazırlandığı bir dönemde, İmamoğlu’nun önce diplomasının iptal edilmesi, bir gün sonra da evinden gözaltına alınarak tutuklanması, siyasetin ortasına bir bombayı da bıraktı. Ortağı Bahçeli’nin, Ortadoğu’daki dengelerin hızla değiştiği bir zamanda PKK’ye silah bıraktırılarak, Suriye Kürtlerini de Türkiye’nin yanına alabileceği bir strateji için çağrı yaptığı bir zamanda, Erdoğan’ın, ‘kent uzlaşısının’ hedefe konulduğu bir operasyonla muhalefete yönelik yargı eliyle yeni bir tasfiyeye girişmiş olması, PKK ve Suriye denklemine dair süreci de hem yavaşlattı hem de zora soktu. Çünkü siyaseti yakından takip eden herkes, tüm bu gelişmeleri haklı olarak Erdoğan açısından kendi siyasi bekasının öncelik oluşturduğu şeklinde okudu. Mümtaz’er Türköne’nin yaptığı değerlendirme ve yorumlar karşısında, Bahçeli ‘çürük’ ifadesini kullanarak, ortağı ile durumlarının iyi olduğunu anlatmaya çalışmak adına erken seçimin gündemde olmadığını ifade etmiş olsa da artık şu bir gerçek ki, ‘Yenikapı ruhu’ ruh çağırıyor… Ama nafile. Çünkü artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Türköne’nin, Bahçeli’nin ‘süreç’ için gerekirse ortağı ile yollarını ayırmayı göze alacağı biçimindeki iddialı vurgularının hayat karşısında nasıl bir sınavdan geçeceğini göreceğiz. Ancak Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, “Bu konuda 2.5 aktif üye var. YPG konusunda problemli olduğumuz ülkeler, Amerika, İngiltere, biraz da Fransa” ifadelerinden 10 ay kadar sonra Fransa’nın yaptığı deparla artık 2.5’ten 3 sınıfına yükseldiği yadsınamaz.

Tüm bu tablo içinde, iktidarın iç politika hesapları ve ‘Kürt anasını görmesin’ aymazlığının, ülkenin önüne yeni bedeller koyması sürpriz olmayacaktır.

Evrensel'i Takip Et