9 Haziran 2025 00:04

Döve döve anayasa değişikliği mi?

Türkiye’nin toplam cumhuriyet tarihi boyunca devlet ile sınıflar ve çeşitli toplumsal kesimler arasındaki ilişkilerden çıkan deneyimler, bize güç ilişkilerinin her daim hukuktan önce geldiğini söylüyor. Dolayısıyla bugün iktidarın siyasetin önüne adeta, muhalefeti döve döve koyduğu yeni anayasa tartışmasına bakarken bu tarihsel zemini ıskalamamak gerekiyor.

Türkiye’de son on yılda, DEM ve öncülü partilerin yönetimindeki belediyelere üç kez kayyım atanırken, son yerel seçimlerin ardından, iktidarın birlikte hareket etmelerini engellemek için büyük bir kuşatma uyguladığı muhalefetin dolaylı olarak taban üzerinden gerçekleştirdiği iş birliğinin cezasını ‘kent uzlaşısı’ operasyonları ile CHP’li belediyelere doğru genişlettiği bir dönemden geçiyoruz. Herkes biliyor ki, 19 Mart’ta başlayan operasyona karşı günlerce Saraçhane’yi dolduran milyonlarca kişinin ısrarlı tepkisi olmasaydı İBB’ye de kayyım atanmış olacaktı. Bu yapılamayınca beşinci dalga operasyonla bir yandan tutuklu belediye başkanlarının sayısı artırılırken diğer yandan da İBB kayyım atanmadan neredeyse kayyım atanmışçasına kilitlenmeye çalışılıyor.

Tüm bunlar olup biterken ve buna bir de CHP’nin kongresini iptal etmek üzere yargı yoluyla Demokles’in kılıcı sallanırken Erdoğan, Özgür Özel’e ‘gel birlikte yeni anayasa yapalım’ diye çağrı yapabiliyor. Ya da pek çok belediyesine kayyım atadığı DEM Parti’den, henüz devlet tarafının demokratik bir jest adımıyla desteklediğini göremediğimiz ‘süreç’ hatırına yeni anayasa için destek isteyebiliyor.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Kabine Toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öncülüğünde 11 kişilik bir anayasa komisyonu kurulduğunu ve bu komisyonun ilk geniş kapsamlı toplantısını Kurban Bayramı sonrasında gerçekleştireceğini duyurdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Azerbaycan dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, yeni anayasa için 11 kişiyi görevlendirdiğini belirterek, “Vesayet izlerinden arınmış, demokratik meşruiyeti güçlü bir metin hazırlamak istiyoruz” ifadelerini kullanmıştı. Ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de 6 Haziran'da Alparslan Türkeş'in kabrini ziyaretinde, “Darbeler anayasası tek edilmeli” ifadelerini kullanmış ve çalışmaların bayram sonrası başlamasını istediklerini söylemişti.

Oysa AKP, iktidara geldiğinden bu yana anayasada üçü referandum yoluyla olmak üzere 12 kez değişikliğe gidildi. 177 maddelik anayasanın 134 maddesinde yani dörtte üçünde değişikliğe imza atıldı. Dolayısıyla şu anda darbe anayasası ile AKP anayasasının karması bir anayasa var. Ve AKP, dörtte üçünü değiştirmiş olduğu bu anayasa karşısında da, aslında kendisini bağlayan bir anayasa yokmuş gibi davranıyor. Seçilmiş TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın, iktidar tarafından, sayısal üstünlüğün sağladığı avantajla Mecliste terör estirmeyi dahi göze alarak hala cezaevinde tutulması bunun örneklerinden sadece biri.

Diğer yandan, son 10 yılın gelişmeleri, CHP yönetimine, siyasetin insanları sokaktan korkutup sandığa mahkûm ederek yapılamayacağını, böyle yapılırsa o sandıktan çıkan sonucun iktidar tarafından kayyımlarla geri alınması karşısında da boşa düşüleceğini öğretti. Zaten türlü eşitsiz koşullarda gidilen sandıktan çıkan sonucun da üç dönem üst üste yok sayılabilme keyfiyeti, gücünü, iktidarın faşizmi kurumsallaştırma kararlığından alıyor.

Bu koşullarda gidilmek istenen bir anayasa değişikliği, iktidarı, zor aygıtları ve yargı yoluyla sık sık halkı ezerek ve muhalefeti döverek ‘enerji harcama’ zahmetinden kurtaracak bir hukuki yatırım girişimden başka bir şey değildir. CHP’yi kayyım baskısı, DEM’i ‘süreç’ beklentisi üzerinden presleyerek, yani aslında döve döve, ‘tek adam’ rejiminin hukuki mutlaklığını tartışılmaz hale getirecek bir metne, ‘darbe utancından kurtulduğumuz anayasa’ manipülasyonuyla razı etmeye çalışmak…

Cumhur İttifakı, sömürünün mutlaklığına dayalı sermaye egemenliğinde istikrarı garanti ettiği ve emperyalist güçlerin biçtiği bölgesel görevleri yerine getirdiği sürece, antidemokratik ‘marazlar’ onlar için ciddi bir sorun olmayacaktır. Trump’ın ifadesiyle bunlar ‘iç mesele’dir ve ‘iş yapmaya’ engel değildir.

Ama unutulmasın, o kadar baskı ve tutuklamaya rağmen, kitleler sokağa çıkıyor ise, artık bu tür dayatmalara teslim olunmaması için çıkıyor. Yukarıdan dayatılan yeni anayasa zokası da buna dahil.

ABONE OL

Fatih Polat

Döve döve anayasa değişikliği mi?
0:00 0:00
1.00x
0:00 / 0:00
1.00x

Evrensel'i Takip Et