16 Haziran 2025 00:11

Lenin'in 110 yıl önce yazdıkları yol göstermeye devam ediyor

İki ülkenin birbiriyle savaşının, iki devlet, o devletlerin halkları, o ülkelerdeki sınıflar ve o ülkelerin bağlı bulundukları bölgesel güç ilişkileriyle nihayet küresel ölçeğe uzanan anlamları var.

Soykırıma varan katliamlarını sürdüren Netanyahu liderliğindeki İsrail, İran’a saldırırken kendisine yönelik tehdidin kaynağını hedef alarak, savaşının zirvesine vardığını ilan ediyor. İsrail’in ABD’nin doğrudan desteği ve İngiltere ile AB’nin hakim güçlerinin onayını almış olan bu saldırısı, aynı zamanda Rusya ve Çin’in egemenlik alanlarıyla bir savaştır. Sovyetler Birliği’nde sosyalizmin yenilgisinden itibaren, kapitalist batı blokunun giriştiği hamlelerin devamında Suriye Rusya’nın etki alanından çekilip alınmış ve sıra İran’a gelmiştir.

Vladimir İlyiç Lenin, 1915’in temmuz-ağustos aylarında, yani Birinci Emperyalist Dünya Savaşı ilk yılını doldurduğunda yazdığı ‘Sosyalizm ve Savaş’ adlı broşürde, kapitalizmin emperyalizm halini aldığını (Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması adlı eserinde geniş olarak açıklayacaktır) ve bunun savaşları kaçınılmaz hale getirdiğini ortaya koyarken, II. Enternasyonalin çöküşünü getiren, dönemin Enternasyonalin şeflerinin savaşta kendi burjuvalarının çıkarlarına yedeklenmesiyle hesaplaşmaya girişmiştir: Öte yandan bütün ülkelerin sosyal-şovenleri bugünkü çıkmazdan kurtulmak için pek basit ve neredeyse uluslararası bir yol bulmuşlardır. Buldukları çare hiç de çapraşık değil: yapılacak tek şey savaşın bitmesini beklemek; savaş bitene kadar her ülkenin sosyalisti “kendi” “ana yurdunu” savunmalı ve “kendi” hükümetini desteklemelidir; savaş bitince hepsi birbirini “affetmeli”, herkesin haklı olduğu kabul edilmeli; barışta kardeş gibi yaşarız, savaşta ise -şu ya da bu karar gereğince- Alman işçilerini Fransız kardeşlerinin, Fransız işçilerini Alman kardeşlerinin üzerine saldırtırız.” Lenin, devamında da şu vurguyu yapar: “Ne var ki, en güçlü muhalefet de gene Alman sosyal-demokrasisi içinde. Bütün büyük Avrupa partileri içinde, sosyalizme sadık kalan yoldaşların protesto seslerini ilk yükseltenler bu partidendi. Lichstrahlen ve Die lnternationale dergilerini sevinçle okuyoruz. ‘Asıl Düşman İçimizde’ gibi gizlice basılmış bildirilerin Almanya’da dağıtıldığını da daha büyük bir sevinçle öğrendik.”

İsrail’in İran’a saldırısının ardından Evrensel’e konuşan İran Emek Konfederasyonu Sözcüsü Foad Keyhosravi, “ABD’nin bilgisi veya koordinasyonuyla gerçekleştirildiği” belirttiği bu savaşı, “Halkın yaşamını mahvedecek yıkıcı savaş döngüsünün parçası” olarak yorumluyor. Şiddetlenen savaş atmosferinin ağırlaşan yaptırımlar, dizginsiz enflasyon, yaygın işsizlik ve geçim şartlarının çöküşüyle birlikte İran’daki işçileri, kadınları ve gençleri daha fazla yoksulluk ve umutsuzluğa sürükleyeceğine dikkat çeken Keyhosravi, şöyle devam ediyor: “Bu koşullarda, solcu ve ilerici güçler -özellikle işçi, kadın ve öğrenci hareketleri- ülke çapında grevler örgütleyerek ve kendi öz örgütlenmelerini yaratarak, bağımsız bir ‘üçüncü cephe’ kurmalı, siyasal boşluğu doldurmalı ve İran İslam Cumhuriyeti’nin devrilmesi mücadelesinin önderliğini üstlenmelidir. Yoksulluk, baskı ve savaşa son verme amacıyla yürütülecek bu kararlı devrimci mücadele, İran toplumunun kurtuluşu ve bölgedeki ezilen halklarla dayanışmanın tek umududur.”

Ela Ava’nın 13 Haziran 2025 tarihli bu haberinden bir gün sonra, Evrensel’de ‘Haydutun gölgesinde İran halkına çifte kıskaç’ başlığını taşıyan haberinde ise, Mahsa Amini’nin öldürülmesinden sonra başlayan halk hareketiyle kurulan “Jina için mücadele”den Netanyahu’ya gelen yanıta yer verdi: “Bugün İran’da yaşananlar, Filistin’de başlayan aynı projenin devamı niteliğindedir. Bizler, İran İslam Cumhuriyeti diktatörlüğüyle olduğu kadar İsrail faşist rejiminin savaş suçlarına da, ABD ve müttefiklerinin cinayetlerine de sessiz kalmıyoruz. Hayalini kurduğumuz gelecek; ne mermilerin ve ölülerin üzerine inşa edilmiş bir savaşın sonucu, ne de işgalci orduların gölgesinde kazanılmış bir özgürlüktür. Bu ancak ve ancak İran halkının mücadelesinin sonucu olmalıdır.”

İsrail’in emperyalizm destekli İran’a saldırısını ‘Seküler güçlerin fırsat doğuran hamlesi’ diye yorumlamak ne kadar yanlış ve sorunlu ise, saldırı altında olmasının İran’ın halk düşmanı rejimini savunmayı gerektirmeyeceği bir o kadar açık. Lenin’in 110 yıl önce yazdıkları, bu kritik dönemde de yol gösterici olmaya devam ediyor.

ABONE OL

Fatih Polat

Lenin'in 110 yıl önce yazdıkları yol göstermeye devam ediyor
0:00 0:00
1.00x
0:00 / 0:00
1.00x

Evrensel'i Takip Et