14 Temmuz 2011

Diyarbakır Cezaevi’nden mektup var

“Tutuklu ve hükümlü gazeteci yakınları ile dayanışma günü”, TGS’nin 59’uncu kuruluş yıldönümü olan 10 Temmuzda başarılı bir etkinlikle tarihe geçti.

Sırada yeni bir tarihsel adım olarak TUTUKLU GAZETE’nin çıkarılması var. Gazetemizin yayımına 9 gün kaldı. Evrensel, Aydınlık, Birgün ve Cumhuriyet gazeteleri ile TGC’nin yayın organı Bizim Gazete, 24 Temmuzda kendi gazetelerinin eki olarak dağıtmayı, kağıt ve baskı desteği vermeyi uygun buldular. Diğer gazetelerin de katkı vermelerini diliyoruz.
Gazetenin hazırlıkları sürerken, Tutuklu Gazete’nin “isim hakkı” sahibi Bedri Adanır, yoldaşı Ozan Kılınç ile birlikte Diyarbakır Cezaevinden gönderdiği aşağıdaki açıklamanın kamuoyuna duyurulması için benden yardım istedi. Yazı içeriğinin kamuoyuyla paylaşılması ve yaygınlaştırılması için desteğinizi bekliyoruz:

BASINA VE KAMUOYUNA

Başta Türkiye Başbakanı Recep Tayip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olmak üzere, devlet ve hükümet yetkilileri, hapisteki gazetecilere “deli gömleği” giydirmek istiyorlar: “Onlar gazetecilik yaptıkları için hapiste değiller!” diyorlar. “Peki, niçin hapisteler?​” diye sorulduğunda da, “Terör suçlarından dolayı” diyorlar. Hatta Cumhurbaşkanı daha ileri gidiyor, hapisteki gazetecileri, “silahlı çatışmalara girmekle” suçluyor.

Daha önce de benzer açıklamalar yapılmıştı; ancak cevap verme gereği duymamıştık. Ama gördük ki bu açıklamalar yapıldıkça gazetecilere ceza yağmaya başladı. Bunun son örneği, Abdullah Gül’ün 2 Haziran 2011’deki açıklamasından 2 gün sonra, 4 Haziran 2011’de yaşandı; Diyarbakır’da Vedat Kurşun’a 10 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Bu nedenle basını ve kamuoyunu bilgilendirme, giydirilmek istenen “deli gömleğinin”, “çalınan minareye uydurulmuş bir kılıf” olduğunu gösterme ihtiyacı duyduk.

Değerli Meslektaşlarımız,
Biz yayımladığımız gazete, dergi ve kitapların “yayın sahibi ve sorumluları” olarak yargılanıyoruz. Deliller; kitap, dergi ve gazeteler. İddialar; TCK 314, TCK 220/6-7 ve TMK 7/2 maddelerinde belirlenmiş “suç”ları işlemek. Sonuç: TCK 314 ve TCK 220/6-7’den beraat, TMK 7/2’den mahkumiyet.

TMK 7/2, “Basın yoluyla terör örgütü propagandası yapmak” “suçunu” düzenliyor. Öngörülen hapis cezası 1 yıldan 5 yıla kadar ve verilen hapis cezası 1/2 oranında arttırılıyor. Ayrıca “suç”un tekrarı durumunda, TCK 43/1’e göre, verilen hapis cezası 1/4’ten 3/4’e kadar da arttırılabiliyor. Bildiğiniz gibi Vedat Kurşun’a 166 yıl 6 ay, Ozan Kılınç’a da 21 yıl 3 ay hapis cezası verilmiş, bu hapis cezaları Yargıtay 9. Ceza Dairesince “hukuka ve kanuna aykırı” bulunarak bozulmuş, bunun üzerine yargılama yeniden başlamış ve bu defa, Kurşun’a  10 yıl 6 ay, Kılınç’a da 6 yıl 9 ay hapis cezası verilmişti. Daha önce de mahkum edildikleri (TCK 220/6) suçlamalardan beraat etmiş oldular yani. Ayrıca Gurbet Çakar ve Berivan Eker de TMK 7/2’den mahkum olarak tahliye edilmişlerdi.

Görüldüğü gibi bizler, “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla mahkum ediliyoruz ki, bu mahkumiyet kararlarını da “Her somut olayda, ‘düşünce ve ifade özgürlüğü’ ile ‘Terör örgütü propagandası yapmak’ arasındaki çizginin net olarak belirlenmeyeceği ve ceza hukukunun bu konularda son derece sınırlı ve ölçülü kullanılması gerektiği” düşüncemizle hukuka aykırı buluyoruz. Bu bağlamda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ve Anayasanın 90. maddesini de hatırlamakta fayda var.

Saygıdeğer Kamuoyu,
Hal böyleyken, Sayın Cumhurbaşkanına, “Kim terör örgütü üyesi? Kim, hangi silahlı çatışmaya girmiş?​” diye sormak gerekmez mi?

Bu soruların cevapları dava dosyamızda… Dolayısıyla Adalet Bakanlığının, kamuoyunu doğru bilgilendirmek adına, dava dosyalarımızı basına ve kamuoyuna açması gerekiyor.

Biz Gazetecilere Özgürlük Platformundan bir heyetin tutuklu gazetecilerle görüşme talebini reddeden Adalet Bakanlığının dava dosyalarımızı da ilgilenenlere açmayacağını düşünerek ilgilenenlerin avukatlarımızdan bilgi almalarını tavsiye ediyoruz. Avukatlarımız; Diyarbakır Barosundan Muharrem Şahin, Serhat Eren ve Servet Özcan, İstanbul Barosundan Özcan Kılıç.

Sonuç olarak; bolca manipülasyon ve demagojiyle bulandırılmak, çarpıtılmak istenen bu konuda basını kamuoyunu bilgilendiriyor. İçerideki ve dışarıdaki meslektaşlarımızı; ailelerini ve yakınlarını, kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyoruz.

Saygılarımızla

Tutuklu Gazeteciler
Bedri Adanır - Ozan Kılınç

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et