4 Eylül 1999 22:00
'Depremde yıkılan küreselleşmenin
'Depremde yıkılan küreselleşmenin devleti'
Kamu İşletmeciliğini Geliştirme Merkezi (KİGEM), Marmara depreminde içyüzü açığa çıkan ve çöken devletin küreselleşme sürecinin ürünü olduğunu bildirdi. KİGEM'den yapılan yazılı açıklamada, Marmara depreminin, özelleştirme politikalarının hedeflediği devlet örgütlenmesinin toplumsal ve insani sorunlar karşısında ne kadar körleştiğini ve sosyal boyutu zayıflatılmış devletin ne denli aciz bir cihaza dönüştüğünü ortaya koyduğu ifade edildi.
Yeni sağ politikaların devlet örgütlenmesinin, ekonomik yaşamın yanında toplumsal yaşamı da piyasa sistemine terk etme hedefine kilitlendiğinin dile getirildiği açıklamada, "Devlet, artık yalnızca 'sosyal devlet' değil aynı zamanda 'ulusal devlet' kimliğinden uzaklaşmıştır. Ekonomik, sosyal ve ahlaki depremler sonrasında ortada kalan 'taşeron devlet'tir" denildi.
Açıklamada, aşırı büyük olduğu iddia edilen kamu yönetiminin 1985'ten bu yana "sözleşmeli istihdam" ve "geçici istihdam" yoluyla zaafa uğratıldığı ifade edilerek, "emekli etme" ve "yeni personel" almama uygulamaları ile kamunun küçültüldüğü vurgulandı. Kamuda çalışanların yaptıkları işi kamu hizmeti olarak görmekten men edildiğine dikkat çekilen açıklamada, kurumların yaptıkları hizmetleri kaynak yaratmak amacıyla ticarileştirmeye sürüklendiği kaydedildi.
Belediyeler taşeron
Ülke topraklarının, ormanların ve suların ülke genelinde planlanmadığı bir ortamda kentlerde imar planı yetkisinin belediyelere bırakıldığının hatırlatıldığı açıklamada, dönemin belediyeciliğinin de 'taşeron belediyecilik' olduğuna vurgu yapıldı. Yerel yönetim özerkliğinin bahane edilerek merkezi denetim mekanizmalarının kurulmadığının ifade edildiği açıklamada, "Kent toprakları yönetimi, bu toprak rantından pay alan toplum kesimlerine terk edilmiş, siyasetteki yasaklar ve yozlaşma her türlü demokratik denetim yolunu tıkamıştır" denildi.
Açıklamada, "Mahalli İdareler Reform Yasa Tasarısı" adıyla sürdürülen çalışmaların, depremle birlikte iflası açığa çıkan, rantçı-tüccar belediyecilik anlayışını genişletmeyi amaçladığı ifade edilerek, Hazine topraklarının imara açılarak gelir yaratmak amacıyla belediyelere ve il özel idarelerine devredildiği belirtildi.
"Marmara depremi, sorunun, hem merkezi hem yerel yönetimlerde aynı kaynaktan, aklını ve reflekslerini piyasa sistemine, dünya piyasalarına terk etmiş yeni devlet anlayışından doğduğunu göstermiştir" denilen açıklamada, merkezi ve yerel yönetimlerin, planlama, denetim ve yargı yolu araçları ile birbirlerine bağlanması gerektiği vurgulandı.
Kamu İşletmeciliğini Geliştirme Merkezi (KİGEM), Marmara depreminde içyüzü açığa çıkan ve çöken devletin küreselleşme sürecinin ürünü olduğunu bildirdi. KİGEM'den yapılan yazılı açıklamada, Marmara depreminin, özelleştirme politikalarının hedeflediği devlet örgütlenmesinin toplumsal ve insani sorunlar karşısında ne kadar körleştiğini ve sosyal boyutu zayıflatılmış devletin ne denli aciz bir cihaza dönüştüğünü ortaya koyduğu ifade edildi.
Yeni sağ politikaların devlet örgütlenmesinin, ekonomik yaşamın yanında toplumsal yaşamı da piyasa sistemine terk etme hedefine kilitlendiğinin dile getirildiği açıklamada, "Devlet, artık yalnızca 'sosyal devlet' değil aynı zamanda 'ulusal devlet' kimliğinden uzaklaşmıştır. Ekonomik, sosyal ve ahlaki depremler sonrasında ortada kalan 'taşeron devlet'tir" denildi.
Açıklamada, aşırı büyük olduğu iddia edilen kamu yönetiminin 1985'ten bu yana "sözleşmeli istihdam" ve "geçici istihdam" yoluyla zaafa uğratıldığı ifade edilerek, "emekli etme" ve "yeni personel" almama uygulamaları ile kamunun küçültüldüğü vurgulandı. Kamuda çalışanların yaptıkları işi kamu hizmeti olarak görmekten men edildiğine dikkat çekilen açıklamada, kurumların yaptıkları hizmetleri kaynak yaratmak amacıyla ticarileştirmeye sürüklendiği kaydedildi.
Belediyeler taşeron
Ülke topraklarının, ormanların ve suların ülke genelinde planlanmadığı bir ortamda kentlerde imar planı yetkisinin belediyelere bırakıldığının hatırlatıldığı açıklamada, dönemin belediyeciliğinin de 'taşeron belediyecilik' olduğuna vurgu yapıldı. Yerel yönetim özerkliğinin bahane edilerek merkezi denetim mekanizmalarının kurulmadığının ifade edildiği açıklamada, "Kent toprakları yönetimi, bu toprak rantından pay alan toplum kesimlerine terk edilmiş, siyasetteki yasaklar ve yozlaşma her türlü demokratik denetim yolunu tıkamıştır" denildi.
Açıklamada, "Mahalli İdareler Reform Yasa Tasarısı" adıyla sürdürülen çalışmaların, depremle birlikte iflası açığa çıkan, rantçı-tüccar belediyecilik anlayışını genişletmeyi amaçladığı ifade edilerek, Hazine topraklarının imara açılarak gelir yaratmak amacıyla belediyelere ve il özel idarelerine devredildiği belirtildi.
"Marmara depremi, sorunun, hem merkezi hem yerel yönetimlerde aynı kaynaktan, aklını ve reflekslerini piyasa sistemine, dünya piyasalarına terk etmiş yeni devlet anlayışından doğduğunu göstermiştir" denilen açıklamada, merkezi ve yerel yönetimlerin, planlama, denetim ve yargı yolu araçları ile birbirlerine bağlanması gerektiği vurgulandı.
Evrensel'i Takip Et