Evrensel için yeni bir dönem
Evrensel için yeni bir dönem
24 Aralık 2004 23:00
Türkiye'nin dört bir yanından Ankara'ya gelen stajyer avukatlar, Türkiye Barolar Birliği (TBB) önünde yaptıkları eylemle, staj sırasında kredi değil burs almak istediklerini duyurdular. Sorunlarına çözüm bulunması için topladıkları dilekçeleri dün TBB'ye ileten stajyer avukatlar, daha sonra bir basın açıklaması yaparak, taleplerini dile getirdiler. "Kredi değil burs istiyoruz" pankartı açan ve "Sosyal güvenlik istiyoruz", "Stajda geçen süre ömürdendir" yazılı dövizler taşıyan stajyer avukatlar sık sık, "Baro uyuma duy sesimizi", "Savunmayı savunuyoruz" ve "Nitelikli staj istiyoruz" sloganlarını haykırdılar. Stajyer avukatlar adına basın metnini okuyan Doğan Alkan, kanun gereği stajyer avukatların staj süresince herhangi bir işte ücretli olarak çalışamadığını hatırlatarak, buna karşılık stajyerlere 250 milyon staj kredisi verildiğini anlattı. Alkan, "Ancak bu miktar geçim sağlama ve ekonomik bağımsızlığımızın sağlanması açısından yeterli değildir" dedi. Kredi için gerekli kaynağın TBB tarafından "vekaletname pullarından" oluşturan dayanışma fonundan sağlandığını söyleyen Alkan, kredilerin geri ödemesinin staj bitiminden 24 ay sonra başladığını ve bu sürenin geçirilmesi durumunda yüzde 30 faiz öngörüldüğünü belirterek, "Bu uygulama staj kredisini banka kredisine dönüştürmekte ve işlevini yitirmesine neden olmaktadır" eleştirisinde bulundu. Stajyerlerin mesleğe adım attıklarında meslek hayatları boyunca vekalet pulu almak suretiyle krediyi ödemiş olacaklarına ve yeni kredilere de kaynaklık edeceklerine vurgu yapan Alkan, "Krediyi geri ödemesiz burs şeklinde almayı talep ediyoruz" diye konuştu. Dayanışma fonunun da sadece dörtte birinin avukatlara verildiğini bildiren Alkan, TBB'den "geri kalan kısmın nasıl kullanılacağını" açıklamasını talep etti. Doğan Alkan, staja yeni başlayan avukatlara, "TBB ile banka arasındaki anlaşmazlık" gerekçe gösterilerek 3 aydır kredi verilmediğini de bildirdi.
Cumhurbaşkanı' ndan JİTEM'ciye ödül
Bölgede işlenen birçok faili meçhul cinayete adı karışan ve JİTEM'ci olduğu iddia edilen Abdülkerim Kırca'ya, "Devlet Övünç Madalyası" verildi. Çankaya Köşkü'nde düzenlenen ve Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Jandarma Genel Komutanı Org. Fevzi Türkeri ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun da katıldığı törende Kırca, madalyayı Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in elinden aldı. Gazeteci Timur Şahan ve Uğur Balık'ın, JİTEM'ci Abdülkadir Aygan'ın itiraflarından derledikleri "İtirafçı-Bir JİTEM'ci Anlattı" isimli kitapta, Abdülkerim Kırca'nın Diyarbakır HEP İl Başkanı Vedat Aydın'ın yeğeni ve Tüm Sağlık-Sen Diyarbakır Şubesi Başkanı Necati Aydın ile Mehmet Aydın ve Ramazan Keskin' i Silvan-Diyarbakır yolu kenarında bizzat kafalarına kurşun sıkarak öldürdüğü iddia ediliyor. Aynı kitapta Kırca'nın yine Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi yakınlarında alıkonulan Murat Aslan isimli kişiyi işkence ile sorguladığı ve Dicle Nehri kenarında öldürttükten sonra üzerine benzin dökerek yaktığı öne sürülüyor. Abdülkadir Aygan'ın kitapta yayınlanan itiraflarını göre Kırca'nın JİTEM'ci olarak görev yaptığı dönemde işlenen infazların bazıları şöyle: "Necati Aydın, Vedat Aydın'ın akrabasıydı. Onun yayındaki Ramazan Keskin ya Viranşehirli ya da Siverekli'ydi. Mehmet Aydın da Bismilli'ydi. Bu gençler bir olay dolayısıyla Diyarbakır DGM'ye düşmüşlerdi. Bunların ne zaman mahkemeye çıkacakları öğrenildi. O gün Toros marka arabayla DGM'nin kapısının civarında beklenildi. Ve bu şahıslar, mahkemeden çıkınca 'Emniyete tekrar gideceğiz, bir şey unutulmuş, size bir şey sorulacak' diye polisin gözü önünde tekrar arabaya alındı. JİTEM'e getirildi. JİTEM'de birkaç gün işkenceyle sorgulandıktan sonra sadece içlerinden Necati Aydın, herhalde dayak yememek ve işkence görmemek için, bildiği şahısları, PKK'nin milislerini, PKK'ye yardım eden bürokratların veya avukatların isimlerini listeler halinde verdi. Birgün JİTEM'in sivil arabalarıyla yola çıktık. Arabalardan biri Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı'na, birisi de Tim Komutanlığı'na aitti. İki arabayla Silvan-Diyarbakır arasındaki Kağıtlı Karakolu'nu geçtik. Bir köprü yakınında, ana yoldan ayrılarak bir tarlanın içerisine vardık. Orada bu kişiler, Abdülkerim Kırca tarafından kafalarına kurşun sıkılarak infaz edildi. Bu olayda Şeyhmus kod adlı uzman Çavuş Uğur Yüksel, Adıyamanlı Apo kod adlı Uzman Çavuş Abdülkadir Uğur, ben, Kemal Emlük, Oğuz kod adlı Astsubay Nuri Ateş, Diyarbakır İstihbarat Tim Komutanı Yüzbaşı Tunay Yanardağ ve Abdülkerim Kırca vardı. Daha sonra bunları toprağa gömdük." "Murat Aslan isimli şahıs, Yenişehir semtinden, yani Diyarbakır Belediyesi civarından alınarak aynı yöntemle -Abdulkerim Kırca bizzat vardı o sırada- zorla sivil Toros arabaya bindirildi ve JİTEM'e getirildi. Daha sonra Silopi JİTEM İstihbarat Tim Komutanlığı'na götürüldü. Burada işkenceyle sorgulandıktan sonra Dicle Nehri'nin kenarındaki bir dereye götürüldü. Derede öldürülerek üzerine benzin döküldü ve yakıldı."

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Cesaret zamanı

Cesaret zamanı

Ucuz emek ve yüksek kâra dayalı çalışma düzeni sendikal yasaklarla sürüyor. Bu düzenin değişmesi için sendikal hak ve özgürlüklerin kazanılması ve bunun için mücadele hayati önemde. Fiili grevleri kazanımla sonuçlanan Birleşik Metal-İş’in Başkanı Özkan Atar, “İşçiler inisiyatifli ve cesur olmalı, bize düşen sinmek değil mücadele etmek” diyor.

Sendikalı işçi oranı: %8,4

TİS kapsamındaki işçi oranı: %4,7

İş cinayetinde ölen sendikalı oranı: %1,9

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Kara Harp Okulu mezuniyet törenindeki kılıçlı yemin nedeniyle 5 teğmen ordudan ihraç edildi.