17 Ekim 2011 11:28

ERKEĞİN KURTARICILIĞINI YÜCELTİYOR

Çağdaş Günerbüyük (Evrensel Gazetesi): Ödül alan filmin neden doğru seçim olmadığını anlatmak gerekiyorsa, karakterlerin hep yüzeysel ve ezbere gittiğinden söz etmek gerekir en çok. En fenası da, kadın temalı yılın, kadın jürisinin seçtiği filmin konusunun, basbayağı zayıf ve pasif kadınlarla kurtarıcı erkek figürü üstüne dönmesi gibi bir talihsizlik. Bunu böyle anlamıyor olduklarını ve filmin eski Sovyetler’den gelen fahişe Anna’nın dramını yansıtarak bir kadın hikayesi anlattığını düşündüklerini sanabiliriz. Ama bu yine de filmin basbayağı erkeğin kurtarıcılığını yücelttiğini değiştirmiyor, yazık.

‘NAR’A HAKSIZLIK YAPILDI!

Mehmet Açar (Habertürk): Sonuçların yarısı evet ama diğer yarısından memnun değilim. Ümit Ünal’a haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Nar iyi bir filmdi, toplamın içerisinde en iyisiydi. Güzel Günler Göreceğiz, seyircinin duygularını hedefleyen, televizyon estetiğinde çekilmişti. Son yıllarda Antalya’da böyle filmlere ödül verilmiyordu aslında. Daha soğukkanlı, çağdaş sinema dilini yakalayan araştırmacı filmlere veriliyordu. Ben ‘Güzel Günler Göreceğiz’e hiç ödül beklemiyordum. ‘Nar’a haksızlık yapıldı. ‘Zenne’nin ödül almasını bekliyordum.

GEREKÇESİZ ÖDÜL

Ceyda Aşar (SİYAD): Ödül töreninde, hemen hemen her ödül için bir gerekçe okunurken, En İyi Film için bir gerekçe okunmaması da durumun vahametini arttırıyordu. Kayıt dışı olarak birkaç jüri üyesine gerekçe sorduğumuzda ise tatmin edici yanıtlar alamadık.

ERKAN AVCI KİME YARDIM ETMİŞ?

Burak Göral (Arka Pencere- SİYAD): Bazı dallarda çok şaşırdığımı söyleyebilirim. Özellikle en iyi film, senaryo. ‘Güzel Günler Göreceğiz’i kötü bir film olarak değerlendiremem ama sorunları var, kurgusu sorunluydu, tekrarlar vardı. Kurgu ödülünün öyle bir hataya verilmesini yadırgadım. En iyi senaryo da benim için Ümit Ünal’ın Nar’ıydı. En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülü mesela. Kime yardım etmiş ki Erkan Avcı? Erdal Beşikçioğlu’na En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü verebilmek için, Erkan Avcı’nın sırasını savdırmak istemişler belli ki. Erkan Avcı ödülünü güzelce aldı ama deseydi ‘Kime yardım ettim’ herkes hakikaten duracaktı.

KADINLARIN EZİLDİĞİ FİLMLER

Alper Turgut (Cumhuriyet): Altın Portakal’ı bence ‘Zenne’ haketti. ‘Güzel Günler Göreceğiz’in ödül almasına onlar bile şaşırdı, benim için 4. sıradaydı. En İyi Kadın’ı da Selen Uçer hakediyordu, herkese ikişer verdiklerine göre onu neden küstürüyorsun? Keşke jüri kadın ve erkeklerden oluşsaydı.. Çünkü ortadaki filmlerin hiçbiri kadın filmi değil, alt metinlerde hep kadınların ezildiği filmler. Bir şekilde Kral Çıplak demek gerekiyor. (İstanbul/EVRENSEL)


‘FİLM FESTİVALİ, ULUFE DAĞITILAN BİR YER DEĞİLDİR’

‘Jüri Özel Ödülü’nü geri vermeyi düşündüm’ diyen Ümit Ünal, ‘Altın Portakal Üzerine’ başlıklı yazısında ödüllere, jürinin bakış açısına eleştiriler getirdi: “Ancak ben birçok izleyici ya da eleştirmen gibi “Bu kötü öğrenci filmi görünümlü filmlerin Antalya’da ne işi var?​” demiyorum. Bence bir yönetmenin amatör kameralarla evinde çektiği bir filmin ya da TV dizisi estetiğine özense de kendince hikayeler anlatmaya çalışan bir ilk filmin festivalde bulunması önemlidir ve sinema yapmak isteyen gençler için teşvik edicidir. Ayrıca bu tür filmler festivalin çok sesliliğini, demokratikliğini, skalasının genişliğini gösterir.
Ama ödüllendirmeye gelince bence iş değişir. Büyük ödül verdiğiniz bir filmi, yönetmeni geleceğe örnek olarak gösterirsiniz. Ayrıca verilen ödüller festivalin karakterini ve düzeyini belirler. Bir filme ödül vermek hem yönetmene “Çok doğru yoldasın devam et” demektir hem de sinema dünyasına “Bizim bakışımızla örnek alınması gereken film budur” demektir. Yıllar önce Zeki Demirkubuz ya da Nuri Bilge Ceylan’a peşpeşe verilen ödüller bu ülkede bağımsız sinemanın önünü açtı ve onların ardından gelenlere örnek oldu.
Zenne filmi de büyük ödülün önde gelen, üstelik gösterimde dakikalarca ayakta alkışlanmış bir adayıydı. Bir başka gazete haberi de yarışın Nar ve Zenne arasında olacağını ilan ediyordu.
Ama jüri Zenne’ye “En İyi İlk Film” ödülü vermekle yetindi. Filmin baş karakterini canlandıran yani baş rolü olan oyuncuya “En İyi Yardımcı Erkek” ödülü verildi.
Nar’a “sus payı” ya da “özür” mahiyetinde, gerekçesi de kaybedilmiş, ne idüğü belirsiz bir “özel” ödül verilirken En İyi Kurgu, En İyi Senaryo, En İyi Film ödülleri ‘Güzel Günler Göreceğiz’ adındaki filme gitti.
(…) Bu sonuç ya jürinin sinemayı herkesten fazla bildiğini ve ödül verdikleri filmde çok özel cevherler keşfettiğini ya da sinemadan zerre kadar anlamadığını gösteriyor. Ya da (allah korusun) kişisel hınçlar gibi başka unsurların, başka hesapların işin içine girdiğini düşündürüyor.
Sakın kimse “Sen bilinen bir yönetmensin, gençlerin de desteğe ihtiyacı var” gibi martavallar sıkmasın. Film festivali, ulufe dağıtılan bir yer değildir. Gençler desteklenecek diye gerçekten iyi olanları yok sayarsanız festivalin saygınlığını azaltır, düzeyini düşürürsünüz sadece. Koskoca Altın Portakal sinema yapmak isteyen gençlere kötü bir filmi örnek gösterirse sinemaya yarar değil zarar getirir. “Genç Sinemayı” teşvik etme meraklılarına, Antalya’da 2005’te ‘Korkuyorum Anne’ gibi bir başyapıtı yok sayarak En İyi Film Ödülü verilen Türev filmini hatırlatırım. Kim hatırlıyor ‘Türev’i? Yönetmeni gerçekten teşvik görüp ikinci bir film çekti mi? (….)

Evrensel'i Takip Et