03 Nisan 2005 21:00

'ABD karşıtlığı bir birikimin ürünü'

Çukurova Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Elif Hatun Kılıçbeyli, Türkiye-ABD ilişkilerinin bir geçmişi olduğu ve bu tepkilerin de bu birikimin ürünü olduğunu vurguladı.

Paylaş
Türkiye'deki ABD karşıtlığı büyük tartışma yarattı. MGK Genel Sekreteri Yavuz Alagon, bunun ABD değil, Bush'a karşı tepkinin ürünü olduğunu savundu. Çukurova Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Elif Hatun Kılıçbeyli ise, Türkiye-ABD ilişkilerinin bir geçmişi olduğu ve bu tepkilerin de bu birikimin ürünü olduğunu vurguladı. Doç. Kılıçbeyli, anti-Amerikancılığın geçmişteki gibi sadece sol muhalefetten değil, İslamcı, milliyetçi hatta merkez partilerden de geldiğini belirtti.

Türkiye-Amerika ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? İkinci Dünya Savaşı yıllarında tüm Türkiye'de her kesimin sıcak ilgi ve yakınlık gösterdiği Türk-Amerikan ilişkileri, 1950'li yıllarda sadece sol yelpazede olan parti ve örgütlerin marjinal bir kısmının tepkisini almaya başlamıştır. 1960 ve 1970'li yıllarda gençlik örgütlerinin de güçlenmesi ile ABD karşıtlığı artmıştır. Ancak bunlar ülke genelinde yine küçük tepkiler olmakla beraber, İstanbul'a gelen 6.Filo'ya yapılan protesto, ODTÜ'de Büyükelçi Commer'in arabasının yakılması, ABD Büyükelçiliğinde çalışanlara karşı protesto ve kaçırma girişimleri gibi ses getiren eylemlere dönüşmüştür. Bunlar yine Ankara ve İstanbul orijinli eylemlerdir. Devletlerarası ilişkilerde ise Türk tarafının 'resmi' olarak yara alması, Türkiye'nin Kıbrıs'ta, Kıbrıs Türkleri'ne karşı Rum tarafının haksız ve saldırgan tutumu karşısında askeri harekata girişmesi niyetiyle ortaya çıktı. Dönemin ABD Başkanı'nın İsmet İnönü'ye göndermiş olduğu nota da "Türkiye'de bulunan silahların kullanım hakkı'nın Türkiye'ye ait olmadığı" hatırlatılınca ilk diplomatik gerginlik yaşanmıştı. Türkiye'de toplumsal tepki olsa dahi, önemli bir eylem veya etkinliğe dönüşmemişti. Bugünkü yaşadığımız toplumumuzda içsel tepkimelerin artık dışa vurumlarıdır. Bunun nedenleri sadece siyasal değil, sosyolojik boyutları da içermektedir.

Amerika ile siyasal ve ekonomik ilişkilerin Türkiye açısından sakıncaları nelerdir? Elbette ki var, bunu kısa vadeli ve uzun vadeli olarak değerlendirmek, ve hatta dolaylı ve dolaysız Türkiye'nin kayıpları olarak ele almak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Kısa vadeli zararlar, zaten 1 Mart 2004 tezkeresinin TBMM den onay almaması ile başladı. Aslında 1991 yılında ABD'nin Irak'a, Kuveyt'i işgaline karşı başlatılan askeri girişimin, asıl nedenini tüm dünyanın bildiği gibi toplumumuz da biliyordu. Bir kısmı buna destek veriyor, bir kısmı ise karşı duruyordu. Destek veren kesimler, kişiler sadece ABD'den gelecek pastadan büyük pay almak gibi bir yaklaşımla '1 koyarak 3 almak' gibi sığ bir fikri dahi dile getirmişlerdi. Bunun dışında Çekiç Güç ve 36. Paralel'den itibaren ABD tarafından oluşturulan 'koruma alanı', başta milliyetçi kanatlar tarafından tepkileri almıştı; ancak milliyetçi kanatların büyük güvencesi 'ordu' ve 'TSK'ya olan güven' idi. Bugünkü duruma kısaca baktığımızda, artık Ordu'nun ve TSK'nın konu dışında bırakılması ile ABD karşıtlığı'nın arttığını görebiliyoruz. ABD'ye ve politikalarına tepki veren sadece sol kanatlar, milliyetçi kanatlar ve savaş karşıtları değil; merkeze yakın siyasi eğilimleri olan kurum ve kişiler de eklendi. Bireylerin korunma kaygıları ve ülkede üretilen felaket senaryolarında ABD başrol oynuyordu. Hatta ekonomik durgunluk ve işsizliğin artması gibi olumsuz gelişmelerin mevcut Türk hükümetinin uygulamalarından kaynaklandığını düşünmek yerine, yine ABD'nin içişlerimize karışması gibi bir "tercih" oluştu veya oluşturuldu. Kısa vadeli kayıplar arasında ABD'den gelebilecek doğrudan hibe, askeri yardım ve uzun vadeli krediler yer almaktadır. Dolaylı zararlarda ise Türkiye'nin üye olduğu uluslararası kurumlardan sektörel desteklerin, iş geliştirme kaynaklarının ABD tarafından azaltılması ve hatta Türkiye'nin taleplerinin dikkate alınmaması gibi etkileri olabilecektir. Türkiye'nin uzun vadeli kayıplarında ise başta politik gelişmelerde yaşanacaktır. Kıbrıs, Kuzey Irak'ın yönetim yapısı gibi sınırdaş topraklardaki gelişmeleri yaşayacağız. Uzun vadeli dolaylı zararları ise Kafkasya ve yine Ortadoğu coğrafyasındaki ekonomik ve politik kararlarda görebileceğiz.

ABD'nin istifa eden Ankara Büyükelçisi Edelman'ın Cumhurbaşkanı Sezer'in Suriye gezisine ilişkin söyledikleri nasıl yorumlanmalı? ABD Büyükelçisi'nin özgeçmişine baktığımızda bu demeçleri rahatlıkla verebileceğini ve kendisinin de başarılı bir neocon olduğunu bilmemiz gerekir; şaşırtıcı değil, aksine beklenen bir olaydır. Edelman'ın, Suriye gezisine yönelik demeçleri son derece bilinçli ve plana endekslidir. Asıl bundan sonra ABD'nin ilgili bakanlarının demeçlerini izlemek daha önemlidir. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı'nın sınırdaş bir ülkeye ziyareti bağımsız bir harekettir; bu ne ABD'yi ne de başka bir ülkeyi, birliği bağlamaz.

Türkiye'de Amerikan karşıtı görüşlere sahip olma oranının yüksekliği, sizce neyle açıklanabilir? Yukarıda da değindiğim gibi bu 'karşıtlık' birden veya 1 senede olmadı. Türkiye'de halen ilköğretimde ve liselerde okutulan kitaplarda 'Türk milliyetçiliği' gayet başarılı olarak işlenmektedir. Bu işlenmelere karşı eğitim almayan veya eğitimini uzun yıllar önce alanlar da artık daha güçlü bir 'milliyetçilik' anlayışını benimsemektedirler. Nihayet, 'Türk'ün Türkten başka dostu yoktur' toplumumuz tarafından olur alıyor. ABD durumun çok farkında, bu nedenle büyük kentlerdeki resmi görüşmelere artık 'milliyetçi kanatlar'ı da alıyor, Anadolu'da birçok kentte görüşmeler ve toplantılar yapıyor. Ancak, sanki biraz geç kalınmış girişimler bunlar. Ve tabii, bunlarla beraber Türkiye'deki hemen tüm siyasi partileri oluşturan seçmenler, ABD karşıtı. Burada milliyetçiler ile antikapitalistler, emekçiler, üniversite gençliği, işşizler, meslek örgütleri, memurlar, muhafazakârlar ve dindar kesim de büyük oranlarda ABD karşıtıdır. Bunların artması olasıdır, çünkü ABD'li yetkililer tarafından Türkiye'yi suçlayan her demeç, açıklama ABD karşıtlığını artıracaktır.

ÖNCEKİ HABER

JİTEM itirafçısı 'ölü' gösterildi

SONRAKİ HABER

ANAP'ta anahtar liste enflasyonu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa