TRAVMA BAŞKA NEDİR?
Çok kısa bir süre sonra Erciş merkezde iniyoruz. Buraya beş yıl önce gelmiştik. Erciş’i dolaşmış, bir lokantasında yemek yemiş ve şu anda en fazla genç nüfus kaybının yaşandığı, öğrenci ve öğretmenlerin müdavimleri olduğu lokalde de akşam üstü oturmuştuk. Tüm o mekanı şimdi yerle bir olmuş olarak görmek, eski bir tanıdığı yıkılmış olarak görmek gibi bir duygu uyandırıyor. Fotoğraf makinasını boynumuza asılı olarak gören bir Ercişli, henüz biz bir kare çekmek için makinamıza davranmadan yanımıza geliyor ve konuşmaya başlıyor: “Bu binalara ruhsat verenleri yazın. Burada biz gençlerimizi, okuyup yazmış olan gençlerimizi kaybettik.”
Bunları söyleyen Ercişlinin yaşı 50’nin üzerinde gözüküyor. Depremde 25 yaşındaki yeğenini kaybettiğini anlatıyor ve gençlerin vakit geçirdiği, lokal tipi mekanlarda deprem nedeniyle çok sayıda gencin ve öğretmenin can verdiğini söylüyor. Bunları bize anlatan Emin Yardımcı aynı zamanda bir inşaat işçisi ve yıkılan binalara ruhsat verenlerin suçlu olduğunu belirtirken, binalarda burgulu demir yerine düz demir kullanılmasının da yıkımların bu boyutta olmasında etkili olduğunu söylüyor. Yarası hâlâ kanamaya devam eden Emin Yardımcı’yı dinlerken bir yandan da çevredeki yıkıntıların fotoğraflarını çekmeye çalışıyoruz. Bu şekilde belki 200 metre kadar yolu birlikte yürüyoruz. Emin Yardımcı hâlâ bir yandan aynı şeyleri anlatmaya devam ediyor, diğer yandan da iki avucunu birbirine vurarak “gençlerimiz avuçlarımızdan kaydı gitti” deyip yaşadığı felaketi anlatmaya çalışıyor. “Erciş’in hakimi, savcısı, geleceği gitti” diye de ekliyor. Travma bu değilse başka nedir?
O arada bir başka Ercişli, Hutbettin Özdaş bize doğru yöneliyor ve yardım alamamaktan yakınıyor: “Sağ kalmışız, ama ekmek bulamıyoruz, bir battaniyeye sarılmış yatıyoruz.”
Özdaş’ı dinledikten sonra bir enkazın fotoğrafını çekerken bir Ercişli yanımıza yanaşıyor ve “Oradakiler yıkılan binanın sahipleri. Yani bir şeyler yağmalamıyorlar, kendi eşyalarını arıyorlar” diyor. Son bir iki gündür, gönderilen yardımların yağmalandığına dair haberler çıkmış olmasının Ercişlileri gücendirdiğinin somut bir göstergesi bu uyarı.
BÖLGE BELEDİYESİ VE SAĞLIK ÖRGÜTLERİNİN KATKILARI
Erciş’te, depremin birinci haftasında yardımların boyutlarını görebilmek açısından, Türk Tabipler Birliği, SES, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve BDP’li diğer bölge belediyelerinin yardım amaçlı olarak oluşturdukları çadırların bulunduğu alana da uğruyoruz. Burada konuştuğumuz kişilerden birisi Psikolog Abdurrahman Bedir. Bedir, Erciş’te ve yakın köylerde depremzedelerin ihtiyaçlarını karşılamak için yaptıkları çalışmayı anlatırken, birkaç gün önce Uluslararası Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü’nun de buraya geldiğini ve travma sonrası stres bozukluğu ile ilgili olarak Erciş merkezli 2-3 aylık bir projeleri olduğunu aktarıyor. Bu örnek bile, Erciş merkezli deprem için sadece Türkiye çapında değil, yurt dışından da yardımların gelmeye devam ettiğini gösteriyor. Psikolog Bedir, Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen psikologların da bu konularda hizmet sunmak istediklerini anlatıyor.
Bu bölümde bir de Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin mutfağının olduğu çadır ile yine aynı belediyenin yemek yemek için oluşturduğu çadırlar dikkati çekiyor. Burada 2 bin sabah, 7 bin öğlen ve 3 bin de akşam olmak üzere toplam 12 bin kişiye yetecek düzeyde yemek çıkarıldığını öğreniyoruz. Belediyenin mutfak çadırının hemen arkasında, gönüllü olarak bulunan gençleri görüyoruz. Kolektif bir biçimde taze fasülyeleri kırarak yemek hazırlık sürecine yardımcı oluyorlar. Yüzlerinde, yaptıkları çalışmanın, buradaki depremzedeler için önemini görmüş olmaktan kaynaklı doğan memnuniyeti kolaylıkla görebiliyorsunuz.
Erciş’te gün boyu yaptığımız gözlemler, Erciş’in hâlâ ciddi düzeyde kanamaya devam ettiğini, buradaki derin yaranın sarılması için artık Türkiye halklarının desteğinin ötesinde doğrudan hükümetin, devletin yapması gerekenlerin önem kazandığı bir sürece girildiğini gösteriyor. Çünkü buradaki depremzedeler de Türkiye’nin dört bir yanından yardım yağdığının farkındalar. Halkın bir anlamda “acil servis” işlevi gören bu yardımları burada ciddi bir memnuniyet yaratmış durumda. Bundan sonrasında insanların konteynır, prefabrik ve giderek sağlam bir zeminde, doğru bir biçimde kurulmuş sağlam konutlara yerleştirilmesi gerekiyor. Batıdan hala yardım gösterme gayretinde olanlar için ise, dile getirilen şu aşamadaki ihtiyaçlar açısından, kuru gıda, çocuk bezi, temizlik malzemeleri gibi şeylere dikkat çekmek gerekiyor. Battaniye, kazak gibi eşyaların ise fazlasıyla gönderildiği dile getiriliyor. (Erciş/EVRENSEL)
Erciş’teki manzara buraya dışarıdan gelenler açısından da oldukça sarsıcı. Üzerinden bir hafta geçmesinin ardından şu anda enkaz kaldırma çalışmalarına yavaş yavaş başlanmış olan Erciş’teki görüntü adeta savaştan çıkmış bir kenti andınıyor. Yıkılmış ve altında da birçok başka şey ile birlikte arabalarında kalmış olduğu enkazlar görüyoruz. “Erciş için, Kalite, Güven, Hizmet” ifadelerinin olduğu bir reklam parkantının asılı olduğu yüksek bir binanın yan yatarak yıkıldığını gösteren kareler ise, diğer yandan, yapılma biçimleri itibari ile yıkılma ihtimalleri çok yüksek olan bu binalara para ya da “oy” karşılığında ruhsat verenleri teşhir eden ironik bir görüntü oluşturuyor.
GENÇLER SEFERBERLİK HALİNDE
Diyarbakır Belediyesinin mutfak çadırında çalışan gençler taze fasülyeleri kırarak yemek hazırlık sürecine yardımcı oluyorlar....
Evrensel'i Takip Et