23 Temmuz 2009 01:00
CMK AVUKATLARI NE İSTİYOR? 3
GÜNÜN YAZILARI
İktidar denetleyici istemiyor
Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) gereğince avukat tutamayacak durumdaki mağdurlar ve şüpheliler için atanan avukatlar, görevlerini gönüllülük esasına dayanarak yapıyor. İstanbul Barosuna bağlı yaklaşık 4 bin 500 CMK görevi yapan avukat çok zor şartlarda çalışıyor. Kimi karakollarda, adliyelerde polis şiddetine bile maruz kalırken, kimi de müvekkilinin dosyasını alamıyor, keyfi gerekçelerle adaletin ve savunmanın önüne set çekiliyor.
Uygulamanın başladığı 1995ten beri, özellikle karakollardaki işkenceyi azaltan CMK avukatları, hak ihlallerini ortaya çıkardıkları için adli makamlarca pek sevilmiyor, bu nedenle de karşılarına çıkarılan engeller daha da kuvvetleniyor. Ücretleri de bir yıldır ödenmeyen CMK avukatları, süresiz olarak iş bıraktı. Kimi bölgelerde boykottaki bir ayı geride bırakan CMK avukatları, şimdilik İstanbul Barosunun desteğini arkalarında görüyor.
İstanbul Barosu CMKdan sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Turgay Demirci, CMK görevi yapan avukatların boykotunun tüm yönleriyle kamuoyuna yansımadığına dikkat çekiyor. CMK avukatlarının yalnızca ücret taleplerinin öne çıkarıldığını vurgulayan Demirci, zorunlu müdafiliğin temel hak ve özgürlüklere ne kadar uyulup uyulmadığını denetleyen bir sistem olduğunu belirtiyor.
İNSAN HAKLARININ DENETLEYİCİSİ
Türkiyenin 1990 öncesi insan hakları karnesini hatırlatan Demirci, uygulamanın devreye girmesiyle insan haklarına uyulmasının denetleyicisi haline geldiğini söyledi. Anlaşılan o ki mevcut iktidar bundan rahatsızlık duyuyor diyen Demirci, CMK avukatlarının boykotuna yalnızca ücret açısından bakılmasının yanlış olacağını dile getirdi.
Uygulamada 2005te yapılan değişiklikle halkın savunma hakkına ulaşmasının engellendiğini vurgulayan Demirci, Bu hizmetlerde yer alan avukatların da vermiş oldukları emeğin karşılığını vermeme yöntemi seçiliyor. Bu bence bilinçli bir davranış modeli dedi.
HÜKÜMET SUÇ İŞLİYOR
Anayasaya ve Türkiyenin taraf olduğu sözleşmelere göre hükümetin suç işlediğini belirten Demirci, Kişilerin adalete erişimi noktasında devlet her türlü imkanı sağlar diyeceksiniz, Mahkemeler önünde herkes eşittir diyeceksiniz. Diğer taraftan da kişilerin, parası olmayanların adalete erişim noktasında bir avukattan faydalanmasının önünü tıkayacaksınız diyerek tepkisini dile getirdi. Savunma açısından ciddi mücadeleler veren, ceza yargılamasında gerçek anlamda hukuk emekçiliği yapan, yargının bağımsızlığı için mücadele veren CMK avukatlığının işlevsiz hale getirilmesidir bu diyen Demirci, devletin var olan kaynağı savunmaya vermeyerek halkın adalete ulaşmasını engelleme yolunu seçtiğine dikkat çekti.
Mevcut durumu Polis devletine yakışan bir uygulama diye değerlendiren Demirci, zorunlu müdafilik sisteminin giderek gerilediğini belirtti.
AVUKATLIK HİZMETİ SUNULMAK ZORUNDA
Zorunlu müdafilikten yararlanmanın 5 yıl olan alt sınırının değiştirilmesi gerektiğini dile getiren Demirci, bireyin haklarını savunma mekanizmasının tarafsız yargıyla mümkün olduğunu vurguladı. Avukatın, savunmanın, baroların hiçe sayıldığı bir ülkede demokrasiden bahsedebilmek mümkün değildir. Demokrasinin en önemli baskı unsurlarından biri avukatlıktır diyen Demirci, 1990 tarihli Havana Sözleşmesi ve Türkiyenin taraf olduğu sözleşmeler gereğince, hükümetin yoksul halk kesimlerinin avukatlık hizmetinden faydalanmasını sağlamakla yükümlü olduğunu hatırlattı.
MÜCADELE BAKIŞ AÇISINA KARŞI
Demirci, CMK sistemine ödenek ayırmayan, bin bir engel çıkaran devletin savunmayı tamamen işlevsiz hale getirerek kişilerin hak arama özgürlüğünün önünü tıkamayı amaçladığını söyledi. 12 Haziranda Silivride, 15 Haziranda İstanbulun en büyük bölgesi Bakırköyde başlayan ve tüm bölgelere yayılan boykotun CMK avukatlarına yönelik bakış açısına karşı olduğunu vurgulayan Demirci, Bizim açımızdan bu kararın arkasında durmak bir zorunluluk haline geldi. Bu mücadele sadece avukatların veya baroların çalışması değil, demokratik bir yargı mücadelesidir. Görev yapan arkadaşlarımızı mutat vasıta adı altında 1.5 liralık İETT biletine mahkum eden anlayışa karşıdır bu mücadele dedi.
İki yıldır yaşanan sorunları, Adalet Eski Bakanı Mehmet Ali Şahine ilettiklerini, ancak 8 ay boyunca randevu alamadıklarını ifade eden Demirci, taleplerine kulak asılmamasına tepki gösterdi. Dosyalar halinde önlerine konmasına rağmen Adalet Bakanı, bilgisi olmadığını söyleyebiliyor. Giden Adalet Bakanı baronun 30 yıllık üyesi olmasına rağmen bu konulardan fazla haberdar olmadığını rahatlıkla söyleyebiliyor.
KAPSAM DARALTILABİLİR
Son eylemden sonra da iktidara yakın bazı kaynaklardan aldığımız bilgilere göre, bu kapsamın daha da daraltılacağı, 10 yıllık bir sınırın düşünüldüğü dile getiriliyor diyen Demirci, 10 yıllık sınırın ise yalnızca ağır ceza mahkemesinde görülecek suçları kapsadığını ve savunma hakkının ihlal edildiğini ifade etti.
TÜRKİYE PIRLANTADAN VERGİ ALMIYOR
CMK avukatlarının ücretlerinin neredeyse bir yıldır ödenmediği gibi bir de vergiye tabi tutulmasını eleştiren Demirci, son gelişmeyle masraflardan da vergi istenmesine tepki gösterdi. Maliye Bakanlığının Gelir Vergisi Kanununa dayanarak böyle bir uygulamaya imza attığını söyleyen Demirci, Pırlantadan KDVnin alınmadığı bir ülkede, hukuki yardım hizmetinden bu devlet KDV alıyor. Rakamların daha gerçekçi hale getirilmesi gerekir. Pırlantadan vergi almayan ve batmayan bir devlet, savunma hizmetinden de vergi almadığı zaman batmaz diye konuştu.
İDDİA İLE SAVUNMA MAKAMI KARŞI KARŞIYA
Eskiden kaynağın Türkiye Barolar Birliğinden barolara aktarıldığını belirten Demirci, şimdi ise başsavcılıklardan mal müdürlüğüne, oradan da CMK avukatlarına verildiğini anlattı. Yargılamada birbirine taraf olan iddia makamı (savcılar) ile savunma makamının (avukatlar) karşı karşıya getirildiğine dikkat çeken Demirci, Birbirleriyle çatışan ve birbirleriyle hukuk kavgası veren iki makamdan siz savcıyı avukatın ita amiri durumuna getirdiniz diyerek tepkisini dile getirdi.
BİTTİ
Ceren Saran - Ulaş Özgür
Evrensel'i Takip Et