15 Nisan 2009 01:00
Türkiye genelinde, mevcut iktidarın uyguladığı politikalar ve vatandaşlara uygun görülen hizmet anlayışı demek ki halkı memnun ediyor. Onun içindir ki işsizliğin bu kadar çok olduğu, kiraların yüksek, erzaklarının (kumanyalarının) bile memleketlerinden gelmesi AKPye oy vermenin önüne geçmiyor. Bunun bir kaç nedeni var. Vatandaşların yokluk, yoksulluk karşısında günü birlik çıkarlar sağlamak (harçlık veya onların söylemi ile sadaka alarak yaşamlarını sürdürmek veya daha durumu iyiyse bu seferde ev, arsa, kamu malı gibi ranta açık olan yerlerden nemalanmak isteyenlerin oluşturduğu grupların yönlendirmeleri) bir de başta başbakan, bakan, vekillerin halkı tehdide varan söylemleri halk nezdinde Acaba gerçekten hizmet alamaz mıyız, Bu zor günleri atlatamaz mıyız gibi karamsarlık karşısında mecburiyetten oylarını AKPye vermiştirler. Dahası iktidar partisinin her fırsatta dini siyasete alet etmiyoruz demelerine karşın mahalle aralarında açılan beş yaş altı subyen evleri, evlerde toplanarak adına sohbet ediyoruz, kuran öğreniyoruz dedikleri kadınların aslında oralarda bizzat AKP adına çalıştıklarını oy topladıklarını biliyoruz. Bunun içindir ki bir evde ailenin iki oyundan birinin bir partiye diğerinin başka bir partiye oy olarak yansıması kaçınılmaz oluyor. Daha sonrada biz dini siyasetin dışında tutuyoruz diye yırtınıyorlar. Resmen yalan söylüyorlar.
Aslında burada düşünülmesi gereken şudur: Sermaye sahipleri kârları uğruna ne kadar rakip ve art niyetli olursa olsunlar sıkıştıkları zaman bir araya gelebiliyorlar. Kendilerine zararlı olan düşüncelere bile karşı koyuyorlar. Ama ne yazık ki bu günün çalışanları yarınların işsizleri, gençleri ve hatta orta yaşlıları hepsinin sıkıntısının aynı olmasına rağmen (horlanmışlık, dışlanmışlık, sömürülmek, hak kaybı gibi) yine de bir araya gelemiyoruz. Neden? Herkes her şeyin farkında aslında ama bu iş biraz zahmetli olduğu için kimse yakın durmuyor.
Ne kadar daha bekleyeceğiz. Bıçak kemiğe dayandı. Ya mücadele edip sesimizi çıkarıp güçlerimizi birleştirip var olacağız yada bana bir şey olmasın da ne olursa olsun deyip yok olacağız. Gün mücadele günüdür deyip önümüzdeki birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayısta alanları doldurarak ve emeğin olduğu her yeri 1 Mayıs alanına çevirerek işçilere ait bu günü amacına uygun alarak kutlamak ve sahiplenmek gerekiyor. Bu düşüncede olan herkesi selamlıyorum.
Sinan Karataş (İşsiz/Darıca-Kocaeli)
Evrensel'i Takip Et