3 Nisan 2009 01:00

Birçok çevre tarafından kabul edilen bir gerçeklik var ki, o da 30 Mart seçimlerine DTP’nin damgasını vurduğudur. 30 Mart seçimleri egemen güçler arasındaki gerilim ve çatışma üzerinden ve bu gerici kampların hesaplaşmasının bir aracı olarak gündeme getirilmiş olmasına rağmen, DTP’nin ne kadar haklı olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Ülkenin geleceğinde belirleyici olmak için mücadele eden ve bir tarafında seksen yıllık statükocu, ırkçı, şoven politikaları dayatan Genelkurmay, CHP ve MHP gibi baskıcı güçlerin; öbür tarafında ise AKP ve ABD’nin Ortadoğu’da uyguladığı ‘ılımlı İslam’ politikasının taşeronluğunu yapan gerici güçlerin yer aldığı iki gerici kamp, Kürt halkı ve demokrasi güçlerinin belediyelerdeki temsiliyetinin önüne geçmek için el birliği yapmış olmalarına rağmen, gerici güçlerin çabası, halk güçlerinin umudu önünde set olamamıştır.
Bugün, barış ve demokrasi güçlerinin mücadelesinin bu platforma taşınmasıyla birlikte, bu illerde yeni bir dönem başlamış oldu. Kürt sorununun çözümünü içeride, halkların barış, demokrasi, eşitlik ve kardeşlik içinde birlikte yaşamasında gören DTP’liler, Türk, Kürt her milliyetten halk güçlerinin ortak iradesinin temsilcileridirler.
Onlara bölücü diyen iş birlikçi, müsvedde düzen partilerine şunu söylemek istiyorum: Asıl bölücülük, halkın iradesi ile parlamentoya giren vekilleri ve onları seçenleri “bölücü”, “düşman” olarak göstermek, barış ve kardeşlik temelinde birlikte yaşama yönünde atılan adımı reddetmektir.
“Birleşen halklar asla yenilmez” şiarı ve geleceğin halklarımızın olacağı inancıyla, DTP’yi kutluyorum!
Ümit Çevik

Evrensel'i Takip Et