9 Ekim 2008 10:51
/
Güncelleme: 26 Kasım 2019 05:52


Almanya tarihinin en büyük bağış skandalı olarak kabul edilen Deniz Feneri e.V davasındaki iddialar Federal Meclis’e taşındı. Almanya’da Deniz Feneri davası ile ilgili Sol Parti milletvekili Sevim Dağdelen ve Ulla Jelpke tarafından hazırlanan 10 soruluk önerge grup başkanları Gregor Gysi ve Oskar Lafontaine’nin imzasıyla Meclis’e sunuldu. Önergede Deniz Feneri e.V. ile Türkiye bağlantıları da sorgulandı. Başbakan Tayyip Erdoğan ile Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eckart Kuntz ile Deniz Feneri davasını konuşup konuşmadığı da soruldu.

Türkiye bağlantısı

Sorular arasında özellikle Deniz Feneri e.V. dolandırıcılığının Türkiye boyutu ve hükümetle ilişkiler dikkat çekti. Deniz Feneri davasında sıkça adı gündeme gelen Kanal 7 yöneticileri hakkında Almanya’ya giriş yasağı olup olmadığı soruldu. Ayrıca, AKP Hükümeti’nin dava sürecini etkilemek üzere yaptığı girişimler de hatırlatılarak bunlar hakkında bilgi istendi ve Türkiye’nin davaya etkide bulunup bulunmak istemediği soruldu.
Önergede son olarak da hükümetin Deniz Feneri e.V. yöntemiyle çalışan derneklere yönelik etkili önlemlerin alınıp alınmadığı da soruldu.
Dağdelen ve arkadaşları tarafından yöneltilen yazılı soru önergesine hükümetin bu ayın ortasında yazılı yanıt vermesi bekleniyor.

Deniz Feneri dosyası değil sadece kararı istenmiş

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin Deniz Feneri dosyasının değil kararının istendiğini üzerine söyledi. Olayın peşini bırakmayan gazeteciler bakanı yine sıkıştırınca bu kez de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ne istediyse onu istedik diyerek açık yanıt vermekten kaçındı.
Deniz Feneri dosyasının Almanya’dan istenen bölümünün sadece ‘karar’ bölümü olduğu bizzat Adalet Bakanı tarafından dile getirildi. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin bu açıklamasına gerekçe olarak da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kendilerinden ne istediyse, bakanlığın da Almanya’dan onu istediğini kaydetti.
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin Deniz Feneri davasının Almanya’dan sadece karar bölümünün istendiğini Pazartesi günü Ankara Adliyesine yaptığı ziyarette gazetecilere üzerine basa basa açıkladı. Önceki gün Ankara Adliyesi’ne yaptığı ziyarette gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şahin Deniz Feneri ile ilgili belgelerin Adalet Bakanlığı tarafından resmen istendiğini ancak istenen bölümün davanın sadece ‘karar' bölümü olduğunu ağzından kaçırdı. Olayın peşini bırakmayan gazeteciler dün yine aynı soruyu gündeme getirince bakan bu kez ‘Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ne istediyse biz de onu istedik’ diyerek kafaları daha da karıştırdı.

Kararı istemenin bir anlamı yok, dosya istenmeli’

Ankara eski Cumhuriyet Başsavcısı Nazmi Şarvan, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in Deniz Feneri ile ilgili davanın sadece ‘Kararı’ nın istenmesine ilişkin açıklamasını skandal olarak değerlendirerek şunları söyledi:
‘Kararı istemenin bir anlamı yok ki. Kararda dosya içeriğinde var olan her şeyin yansıtılıp yansıtılmadığı bilemeyiz. Önemli olan dosyanın içeriğidir. Karara dayanak olan tüm belgelerin istenmesi gerekiyor. Ben Ankara eski Cumhuriyet Başsavcısı olarak kararı değil dosyayı isterdim. Adalet Bakanı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kararı istediğini kendilerinin de bu talebi Almanya’nın yetkili mercilerine ilettiğini belirtiyor. Öncelikle bu dosya Dışişleri Bakanlığı tarafından istenecek. Bir ikincisi açıklamayı Adalet Bakanı'nın değil Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’nın yapması gerekirdi.” (HABER MERKEZİ)


Alman savcı ‘bana ne ya!’ demedi

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin Deniz Feneri davasına ilişkin, “Bana ne ya! Bana ne! Almanya’daki bir derneğin yöneticileri yanlış yapmışlarsa, yargılanmışlarsa benim iktidarıma, bana ne” sözlerine itiraz geldi. Adalet Bakanı’nın bu sözlerine Frankfurt Savcılığı’ndan itiraz var. Savcılık sözcüsü Doris Müller-Scheu Adalet Bakanı Şahin’in bu sözlerine ilişkin yaptığı bir açıklamada “Bu sözler Adalet Bakanınızın bu konuya ilişkin kararını gösteriyor olabilir. Türkiye’ye ilişkin karar Adalet Bakanınıza ait ama biz soruşturmalarımıza devam ediyoruz ve sonuçlandıracağız. Dava sadece Almanya içindeki kişi ve kurumlarla ilgili değildir. Esas ayağı Türkiye’dedir. Biz soruşturmamızı ve hukuki sürecimizi devam ettiriyoruz.”

Üç ayı bulur

Savcılık sözcüsü hakim Müller-Scheu Deniz Feneri davası ile ilgili dosyanın akıbetine ilişkin ise şu tepkiyi veriyor: “Oooo, o öyle mektup gibi 1 haftada ulaşacak bir şey değil. Elimize gelmesi üç ayı bulur. Önce Türkiye Adalet Bakanlığı’ndan, Dışişleri Bakanlığı’na, oradan Almanya Dışişlerine, Büyükelçiliğe, Konsolosluğa, Almanya Adalet Bakanlığı’na, Genel Devlet Savcılığı’na, en son da bizim elimize gelir.”


İtalya’ya gidemedi

Deniz Feneri Derneği soruşturmasında adı geçen ve Almanya’ya gittiği taktirde gözaltına alınacağı öne sürülen RTÜK Başkanı Zahit Akman, artık yurt dışına çıkmıyor. Akman, İtalya’nın Reggio kentinde yapılan, Radyo TV yayıncıları toplantısına katılmak için kuruldan karar aldırdı. Ancak gezisini son anda erteledi. 2-3 Ekim tarihlerinde düzenlenen bu etkinliğe katılmak için RTÜK’ün son toplantısında karar çıkartan Akman, seyahat tarihi yaklaştığında ise, İtalya’ya gitmekten vazgeçti. Toplantı ‘‘Başkanlar toplantısı’’ olmasına rağmen bu etkinliğe, RTÜK üyeleri Paşa Yaşar ve Davut Dursun katıldı.


İşte yanıtlanması istenen sorular

Soru önergesinin girişinde, Deniz Feneri e.V. yolsuzluğuyla ilgili gelişmeler özetlenerek davanın seyri boyunca sanık ifadelerine göre AKP Hükümeti’nin de skandala karışmış olduğu ve toplanan bağışların 18 milyon Avro’yu aşan bölümünün AKP çevrelerine verildiği ifade edildi. Eyalet Mahkemesi gerçek sorumluların Türkiye’de bulunduğuna dair görüş hatırlatılan önergede, Deniz Feneri ile ilgili toplam 10 soruyu hükümete yöneltti.

İslami holdinglerle bağı var mı?

1- Federal hükümet Deniz Feneri e.V. derneği ve faaliyetleri hakkında hangi bilgilere sahiptir?
2- Federal Hükümete bağlı Federal Kriminal Dairesi ve Anayasayı Koruma Örgütü gibi kuruluşlar da kovuşturmaya dahil olmuş mudur?
3- Federal Hükümet, Deniz Feneri e.V. derneği ile İslami holding yöneticileri arasındaki personel/finansal bağlar hakkında bilgiye sahip midir?
4- a)Federal hükümet, İslami holdingler tarafından geçmişte gerçekleştirilmiş soygunlar ile Deniz Feneri e.V. skandalı arasında benzerlik olduğu kanaatinde midir?
b) Yanıt hayırsa; İslami holdingler konusunda denetleme görevinin gereklerini yerine getirdiğine inanan hükümet, Deniz Feneri olayında da denetleme görevinizi yerine getirdiğinize inanıyor mu?
5- a) Geçmişte görev almış veya bugün de hala aynı görevde bulunan Deniz Feneri yetkililerinin aynı zamanda Türkiye’de üst derece bürokrat olarak çalışıp çalışmadıkları konusunda bilginiz var mı?
b) Söz konusu şahıslar arasında, Almanya’ya giriş yapmasında sakınca görülen şahıslar var mı?

Erdoğan, Kuntz’la konuyu görüştü mü?

7- a) Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Alman Büyükelçisi Eckart Kuntz’un 22.11.2007 tarihinde, Ankara’da görüştüklerine ve Sayın Erdoğan’ın bu görüşmede Deniz Feneri e.V. yöneticilerine karşı süren dava hakkında bilgi aldığına dair basında çıkan haberler doğru mudur?
b) Yanıt evet ise, Almanya’da sürmekte olan bir dava hakkında bir yabancı hükümet başkanının görüş belirtmesini hükümetiniz nasıl değerlendirmektedir?
c) Hükümete göre, bu şekilde görüş belirtmek sürmekte olan bir davaya müdahale anlamına gelir mi?

Bakan Şahin dava için bilgi aldı mı?

7- a) Türkiye Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ile Alman Büyükelçisi Eckart Kuntz’un 05.12.2007 tarihinde, Ankara’da görüştüklerine ve Sayın Şahin’ın bu görüşmede Deniz Feneri e.V. yöneticilerine karşı süren dava hakkında bilgi aldığına dair basında çıkan haberler doğru mudur?
b) Yanıt evet ise, Almanya’da sürmekte olan bir dava hakkında bir yabancı hükümet başkanının görüş belirtmesini hükümetiniz nasıl değerlendirmektedir?
c) Hükümete göre, bu şekilde görüş belirtmek sürmekte olan bir davaya müdahale anlamına gelir mi?

Bundan sonrası için önlem alınıyor mu?

8- Deniz Feneri e.V. eksenli somut olaydan hareketle Eyalet İçişleri Bakanları Konferansı düzeyinde, bağış toplayan benzeri derneklerin denetlenmesini/gözetlenmesini amaçlayan koordinasyon kararları alınmış mıdır?
9- Federal Hükümet Deniz Feneri e.V. eksenli bağış skandalının kapsamının genişliğini gözeterek zarar görmüş kişilere yardım etme gereği görmekte midir?
a) Yanıt evet ise, nasıl bir yardımda bulunacaktır?
b) Yanıt hayır ise, neden yardım etme gereği görmemektedir?
10- Gelecekte bu tür olayların engellenmesi ve insanların bu soygunculardan korunması adına hangi önlemleri almayı düşünüyorsunuz?

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Erdoğan-Şimşek programıyla Türkiye, yüksek faiz cennetinin yanı sıra uluslararası tekellere eğitimli ve ucuz işçi pazarı haline getirilecek.

Evrensel'i Takip Et