12 Mayıs 2008 00:00

EVRENSEL’den

Geçtiğimiz hafta, Tuzla tersanelerinde yine bir iş cinayetiyle bitti; bir işçi daha yaşamını yitirirken, beş işçi ve bir mühendis yaralandı

Paylaş

Geçtiğimiz hafta, Tuzla tersanelerinde yine bir iş cinayetiyle bitti; bir işçi daha yaşamını yitirirken, beş işçi ve bir mühendis yaralandı.
Selah Tersanesi’nde bir gemide; boya ve kaynak işinin aynı zamanda yaptırılmasından doğduğu belirtilen patlama, iş güvenliği açısından bir skandal olarak değerlendirildi. “Kaza”nın iş güvenliği haftasında ve ilgililerin “Tersanelerde az adam ölüyor” açıklamalarının mürekkebi kurumadan gerçekleşmesi, asıl sorunun bir zihniyet sorunu ve tedbir almamada ısrar olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Öte yandan 8 Mart, 21 Mart, 23 Nisan, 1 Mayıs, 6 Mayıs gibi mart ayının başından beri başlayıp gelen takvime bağlı “sıkışıklık” sona erdi. Ama hem siyasal gündem hem de emek mücadelesinin gündemindeki sıkışıklık sürmektedir. Ve yaz boyunca da bu sıkışıklığın süreceği anlaşılmaktadır.
1 Mayıs üstünden, Başbakan’ın sendikaları ve sendikacıları köşeye sıkıştırma çabaları, önümüzdeki günlerde de süreceğe benzemektedir. Çünkü Başbakan, kendi yandaşı sendikaları işçilerin gazabından korumak ve Türk-İş’teki sendikacılık anlayışı etrafındaki kamplaşmayı, kendisine yakın sendikacıların yedeklenmesini sağlamak üzere bu gerilimi sürdürecek görünmektedir. Ancak, herkesin kör ve aptal olmadığını düşünürsek, Başbakan’ın bu gerilim politikasının altında kalma olasılığı da vardır.
Yine hükümet, 1 Mayıs’taki “polis terörü”nü savunurken polise sahip çıkıyor ve kendisi dışındaki mihrakları ise polisi hedefe koymakla suçluyor. Ama gerçekte sözünü ettiği “kesimler” polisi bir yanıyla suçluyor, polisin kaba şiddet eğilimiyle ilgili yanını eleştiriyor ama asıl olarak hükümetin 1 Mayıs’ı bir şiddet gününe dönüştürme tutumunu, emek düşmanlığını eleştiriyor. Başbakan bu gerçeği tersyüz etmek için bağırıp çağırıyor; gerilimi yükseltmeyi tercih ediyor.
Sendikalar yasasını bu gerilim içinde Meclis’e getirmeye hazırlanan hükümet, öyle anlaşılıyor ki DİSK’i, KESK’i, hatta kimi Türk-İş yöneticilerini de adlarını anmadığı “malum sendikacılar” içine koyarak, onların görüşlerini almaya ihtiyaç duymadığını ifade ediyor.
Bu hafta polisin, daha doğrusu hükümetin 1 Mayıs’ta uyguladığı polis terörü, bir gensoruyla Meclis gündemine gelecek. Bakalım, hükümet ve AKP, bu terörü nasıl savunacak? Muhtemelen gensoru AKP oylarıyla reddedilecek; ama o yüksek fikirlerini yeniden sergileyeceklerdir! Bunu da göreceğiz bu hafta!
Geçtiğimiz haftanın en dikkat çekici gelişmelerinden birisi de ‘68’in 40. yılı ve Deniz, Hüseyin ve Yusuf’un idamlarının 36. yılına dair etkinliklere, genç kuşakların ilgisinin geçmiş yıllara göre çok artmış olmasaydı. Bu etkinliklerin önümüzdeki haftalarda da süreceği anlaşılmaktadır.
Evrensel, bir yandan siyaset alanında, öte yandan emek mücadelesi alanında ve elbette ki özellikle gençliğimizin 6 Mayıs ve onun değerleri çerçevesinde süren etkinliklerini izlemeye devam edecektir.
İyi haftalar!..
ÖNCEKİ HABER

MEDYADA GEÇEN HAFTA Masa da masaymış ha

SONRAKİ HABER

Bilim ciğerciye sürüldü!..

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa