14 Ocak 2007 01:00

Hükümet tarafından 1997 yılında yapılan bir ön anlaşmayla Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallarının da aralarında bulunduğu 10 termik santralın özelleştirilmesine yönelik bir karar alınmıştı. Ayrıca, bu santrallara kömür veren Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) Güney Ege Linyitleri İşletmesi’ne bağlı Eskihisar, Tınaz ve Bağkaya ocaklarındaki kömür rezervleri de, santralları 20 yıllığına kiralayacak olan National Power, Pacificorp, Mimag İnşaat ile Bayındır Holding’den oluşan konsorsiyuma bedelsiz olarak verilecekti.
IMF ve Dünya Bankası’nın dayatmasıyla oluşan hükümetin bu tutumu, Yatağan halkı ve enerji işçileri tarafından öfkeyle karşılandı. İşçiler, kendilerini santraldaki iş makinelerine zincirleyerek ve santralı kilitleyerek günlerce özelleştirme sürecinin geri çekilmesi için direnişe geçtiler. Yapılan kamuoyu baskısı, Yatağan halkının ve işçilerin tepkisi üzerine özelleştirme kararı 31 Aralık 2000 tarihinde geri püskürtüldü, santrallar özelleştirme kapsamından çıkarıldı.
Santralların özelleştirilmesine karşı bir tepki de dönemin DSP’li Muğla Milletvekili Nazif Topaloğlu’ndan geldi. Topaloğlu, 950 milyon dolarlık Yatağan Termik Santralı’nı 160 milyon dolara, 650 milyon dolarlık Yeniköy Termik Santralı’nı 100 milyon dolara, 650 milyon dolarlık Kemerköy Termik Santralı’nı ise 150 milyon dolara devredecek olan Özelleştirme İdaresi’nin, sadece her üç arıtma sistemine toplam 215.4 milyon dolar harcadığının ve üç santralın bir yıllık toplam gelirinin 550 milyon dolar olduğunun altını çizerek, “Bu nasıl bir özelleştirmedir?” diye soru yöneltti.
Tarımda yıkıcı etki
Yatağan Termik Santralı, Yatağan Ovası’nda çanak şeklinde bulunan, verimli tarım arazisi üzerine kurulmuştur.
Santralda yıllardır gerekli çevresel önlemlerin alınmaması üzerine doğrudan ya da dolaylı olarak tarım mahsulleri zarar gören üretici köylü, haklı olarak santrala bir dizi dava açmıştır. Bölgede çokça yetiştirilen zeytin, susam, tütün gibi ürünlerin üzerinde baca gazlarının etkisi tespit edilmiştir. Bundan dolayı mahkeme kararıyla üretici köylünün zararları, santral işletmesi tarafından tazminat cezalarıyla karşılanmıştır. Yatağan halkı, esnafı ve üretici köylü, santralın baca gazı arıtma filtresinin tamirinin yapılmasını ve çevresel zararları en aza indirilerek çalışmasını talep etmektedirler.
İşçiyi yalnız bırakmak istiyorlar
EMEP Muğla İl Başkanı Sinan Cem Kaya: Yatağanlılar, santralın arıtma tesisi olmaksızın çalışmasına karşı çıkarken, arıtma sisteminin derhal devreye sokulmasını talep ediyorlar. Çünkü kanser hastalığı yerine “Yatağan Hastalığı” denmesini kabul etmek istemiyorlar.
Termik santralın yalnız filtre sorunu yoktur; santralda teknolojik yenilenmeye ve işçi alımı yapılmasına ihtiyaç vardır. Yıllardır artan taşeronlaştırma işyerinde yasaklanmalıdır. Parti olarak işçi ve sendikacıları uyardık; iktidardan beklenti içine girmenin doğru olmayacağını, inisiyatif almaları gerektiğini, santralla halkı karşı karşıya getirerek özelleştirmecilerin halkı kazanma hedefleri olduğunu söyledik. Çünkü halk desteği alarak özelleştirmenin daha kolay yapılacağını biliyorlar. İşçiyi, barikatın arkasında yalnız bırakmak istiyorlar.
Taşeronlaştırma, özelleştirmenin ilk adımı
Tes-İş. Yatağan Şube Başkanı Veysel Özalp: Santralda işçi ihtiyacı önemli ölçüde kendini hissettiriyor. Uygulamaya konulan özelleştirme süreci, santralı direkt olarak özelleştirmek yerine işçileri taşeronlaştırmaya yönelerek, birim birim tamamlanmaya çalışılıyor.
Santralda çalışan işçilerin altı ayda bir akciğer filmleri çekiliyor. İşçilerde herhangi bir rahatsızlık görüldüğünde bir üst hastaneye sevk ediliyor. Santral kurulduğundan bu yana işçilerin hiçbirinde ölüm yaşanmamıştır.
Yatağan Termik Santralı’na karşı bir halk tepkisi yoktur, asıl tepki çevre zararlarına karşı önlem alınmamasınadır. Santral ve Yatağan halkı bütünleşmiştir. İşçiler açısından da asıl sorun sağlık problemleri değil, kadrolu işçi alımı yapılmamasıdır.
Taşeronda amaç bizi köle yapmak
Termik santral işçisi Mustafa Cancan: 1985 yılından bu yana santralda kesintisiz olarak çalışmaktayım. Emekli olan personelin yerine işçi alımı yapılmamaktadır. Bu nedenle santralda iki kişinin yapması gereken işi bir işçi yapıyor.
Bu işçi sayısındaki düşüşe paralel olarak da taşeron sayısı giderek artıyor. Bu durum sendikamızın bitirilmeye çalışılması anlamına gelmektedir. Taşeronlaştırmanın amacı, işçileri kölelik düzeyinde çalıştırma hedefidir.
Santralın yıpranmış olmasına karşın arkadaşlarımızla yıllardır, özveri içinde çalışıyoruz. İşimize ve ekmeğimize sahip çıkmak için elimizden gelen fedakarlığı yapıyoruz. Santralda mutlaka teknolojik yenilenmeye gidilmesi gerekiyor. Ayrıca kadro açığı kapatılarak özelleştirme ve taşeronlaştırma düşüncesinden vazgeçilmelidir.
(BİTTİ)
Hazırlayan: Çağdaş Yusuf Akbulut

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çocukları öğüten çark

Çocukları öğüten çark

Yoksulluğun pençesindeki ailelerin çocukları tüm dünyada acımasızca emek piyasasına çekilirken, Türkiye kapitalizmi bu konuda en önde koşuyor. Çarklar köle koşullarında dönsün diye devlet gücünü seferber etmekten geri durmayan iktidar, milyon milyon işçileştirdiği çocukların da uzun ve ağır çalıştırılmasına, onlarcasının ölüme sürüklenmesine göz yumuyor.

2.3 milyon çocuk MESEM kapsamında günde 8-10 saat çalışıp ustalık belgesi aldı

15-17 yaş grubundaki neredeyse her 4 çocuktan biri çalışma hayatında

71 çocuk 2024'te çalışırken hayatını kaybetti

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
16 Şubat 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et