GÜNLÜK

Sistem sınıflar üzerine kurulduğundan…
Her sınıfın yeri, sırası ayrı olduğundan…
Para statüko belirlediğinden…
Üst sınıflar alt sınıflarla bir arada olmaktan nefret edip…
Bunu utanç verici…
Karizma çizdirici bulduğundan…
Herkes yerini, kim olduğunu bilecektir!
Çok parası olan özel uçağına, yatına, altın kaplamalı arabalarına…
En üstlere göre bir alt kategoride olanlar, Busines Clas tarafına binecektir.
Araya perde çekilecek…
Busines Clas, ekonomi clasla aynı havayı solumak bile istemeyecektir.
Mesela ünlü Titanic gemisi…
Sırf gösteriş yapmak, limana erken varıp gazetelerin günlük baskısına girebilmek için gerektiğinden fazla sürat yapmış…
Fazla kâr için gemiye kapasitesinin çok üstünde yolcu doldurulmuş…
Bir gece karşısına çıkan buz kütlesini gördüğünde, hem aşırı süratten hem de fazla yolcu olduğundan zamanında manevra yapamamış ve batmıştı.
Titanic’in birinci sınıf kamaraları 55 bin dolara satılmış…
En alt bölüme…
Yani aslında yük bölümüne…
Makine dairesindeki boşluklara, Amerika’ya göç etmek isteyen yoksullar doldurulmuştu.
Üst üste.
Balık istifi.
Öyleydi ki yukarıdakiler, altın sırmalı tabaklarda ıstakoz bacağı tartışması yaparken…
Altta insanlar soluk almakta zorlanıyordu.
***
Titanic battığında, 2 bin 227 yolcudan bin 512’si, buzlu sulara gömülüp ölmüştü.
Bunların büyük bölümünü alt kattaki yoksullar oluşturuyordu.
Çünkü üst kattaki soylular rahatsız olmasın diye kapılar, üzerlerine hep kilitliydi.
Gemi batarken bile kilitler açılmamıştı;
Üst kattakiler, yani VIP’ler teknelere bindiler.
Alt kattakiler geminin içinde…
Makine dairesinde…
Kömür tozları arasında...
Geminin çelik gövdesiyle buzlu sulara gömüldüler.
Önceki gün Adana’dan Irak’a çalışmaya giden işçiler, uçağın düşmesi sonucu öldüler.
Oysa uçak kargo uçağıydı!
Yük taşıma amaçlıydı.
Ama tıpkı Titanic’in alt katı gibi içine işçiler doldurulmuştu!
Kargo niyetine işçi!
Yük niyetine insan!
Belli ki işçi başına uçuş ücreti de kargo fiyatı üzerinden yapılmış…
Ortalama kilo başına ücret alınmıştı! Bir işçinin, emekçinin ederi buradan çıkıyor...
Yoksul, kilosu kadar ediyor!
Gemiler batıyor…
Depremler oluyor…
Madenler çöküyor…
Uçaklar düşüyor yoksullar, işçiler, emekçiler ölüyor.
Peki, siz kaç kilosunuz?
Yücel Sarpdere