2 Ocak 2007 01:00

İlk olarak Popstar yarışmasıyla tanımıştık onu. Elenmişti çünkü ne sesi güzeldi, ne de jürinin ifadesiyle “star havası” vardı onda. Ama kendi bestesi tuhaf şarkısıyla, “Aptal değil, makine mühendisiyim” diye demeçler vermesiyle dikkatleri çekmişti. Bu yıl yaptığı yeni klibi “Çikita muz” ile gündeme hızlı bir giriş yaptı. Kendisini “hiperstar” ilan etti, medya da onu öyle kabul etti.
Ne diyordu meşhur şarkısında? “Şurup gibiyim şurup / Turp gibiyim turp turp / Ben ateş sen barut hmmm hmm / Öptüm seni şap şup // Şapşup şap şup şap şup / Ha şap ha şupp / Şaka değil işte şurup / Krizlere girme beni unutup / Grup olalım grup / Grup olalım grup // Ben hudut sen haydut / Gizli gizli gelme / Her derde deva / Şifasın şifa / Çok çektim cefa / Vitamini havuz / Ben gübre sen muz // Çikta çikta çikta çikta çik çik çik çik çikita / Çikita muz”…
Böyle böyle, çıkmadık televizyon programı, röportaj vermedik gazete bırakmadı “hiperstar” Ajdar. Yeni şarkılar ürettikçe, başka şarkıcılara meydan okudukça, Eurovision’a gitmeyi talep edip bunu TRT’nin kendisine ısrar etmesine bağladıkça, bir şekilde gündemde kalmayı başardı. Kötü sesiyle, garip dansıyla, anlamsız şarkı sözleriyle değişik bir eğlence kültürüne doğru yol almamıza yardımcı oluyordu çünkü.
Gerçi kendisine sorarsanız, onu dalga geçmek için değil, ciddi anlamda sevdiği için de dinleyen, izleyen çok “hayranı” var. Ama televizyon tartışmalarında gördüğümüz kadarıyla, Reha Muhtarlara, Mehmet Ali Erbillere “Efendim”le, “Siz buyrun”la hitap edenler bile Ajdar’a karşı son derece cevval olabiliyor.
Geçen haftalarda bir dizide Ajdar’ın “Çikita muz” adlı eserinin işkence aracı olarak kullanılması, yılın Ajdar’la ilgili son garip olayı oldu. Kahraman odaya giriyor, esir aldıkları mafya üyesine “Bunu daha önce kimseye yapmadım ama sen beni mecbur bıraktın” diyor ve şarkıyı çalmaya başlıyordu. Olayı daha da ilginç hale getiren, Ajdar’ın da bu sahne için telif ücreti alması ve reklamı yapılacağı için çok hoşuna gitmesiydi. Yani, “hiperstar”, şarkısının işkence aracı olmasına kızmadı, sevindi.
Yeni yılda başka hangi işkencelerle gündeme geleceği merak konusu…
MERİÇ ERKAN Bağıra bağıra gitti
Meriç Erkan’ı oyuncu mu, manken mi, yoksa kadrolu sabah programı konuğu olarak mı tanıtmalı? Çünkü aslında daha 1990-1991’lerde art arda filmler çevirmiş, arada geçen zamanı mankenlikle geçirmiş olmasına karşın, ününü Kuşum Aydın’ın sunduğu programda boy göstermesine borçlu.
Meriç Erkan’ın son “rol”ü, geçen yılın Nisan-Kasım ayları arasında her sabah Ahu Tuğba ile evlenmeye çalışmaktı. Başlarda “makul” bir şekilde ilan-ı aşk ederken, giderek hoplamalar, zıplamalar, “Ahuuuuuuuu” diye bağırmalar, el kol şakaları, aşırı ilgi ile ilgisizlik arasında gidip gelmeler, Meriç’i Meriç yapan faaliyetler oldular.
Yerinde duramadığı programlarda Ahu Tuğba ile evlenmenin eşiğine kadar geldiler, öyle sandık. Meriç Erkan, seyirciyi ikiye bölmeyi de başarmıştı. Bir kısmı onu destekliyor, koşturmalarını, bağırıp çağırmalarını, danslarını sempatik buluyor, bir kısmı da ciddiyetsiz buluyor, evlilik gibi bir kuruma, Ahu Tuğba gibi bir hanımefendiye yakıştıramıyordu.
O ise söylenenlere hiç aldırmadı, bildiği yoldan sapmadı. Örneğin yaz aylarında Ahu Tuğba ile “tatile” (tabii kameralar eşliğinde) çıkmışlardı. Tuğba gittiği bir vakit çantasını karıştırdı, paralarını çıkardı ve otel çalışanlarına dağıttı. Kameraların da görüntülediği bu olay, haftalarca tartışıldı. “Bir bayanın çantasını karıştırma”nın ahlaki yapısından, Meriç Erkan’ın akıl sağlığına kadar...
Meriç artık yalnız sabah programlarının izleyicisi kadınlara değil, Okan Bayülgen’in programının seyircilerine, internet kullanıcılarına, geniş bir kesime hitap ediyordu. Videolarına birçok internet sitesinde rastlanabilir hale geldi. O da kendisini iyice komikliğe vurdu.
Son haftalarına gelindiğinde, artık Ahu Tuğba ile farklı kişilerle evlilik planları yapmaya başlamışlardı. Ahu Tuğba, yeni sevgilisi Eser Bey’den her gün pahalı hediyeler alıyordu. Meriç ise, aynı stüdyoyu paylaştığı Aysun’a önce küçük bir “vosvos” araba hediye etti. Adını Zühtü koydu. Arkasından, Ahu Tuğba’ya hediye edilen, boynunda pırlanta kolye taşıyan köpeğe misilleme olarak, kalktı bir dana aldı, boynuna çan taktı!
Ama bu mutlu günler çok sürmedi. RTÜK’e “En çok şikayet edilen televizyon programı” unvanını elde etmeyi başardılar. Tabii bunun sonucu olarak önce Meriç ile Ahu’yla vedalaştık. Onlar olmadan Kuşum Aydın da bir hafta dayanabildi. Yıl sonu itibariyle program tamamen yayından kaldırılmıştı.
Bu cepheden gelen son haber, Ahu Tuğba’nın gerçekten Eser Bey’le evlenmeye hazırlandığı yolunda. Meriç Erkan ise ortadan kayboldu. Acaba onu da özler miyiz?
Hazırlayan: Medya Servisi

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İşçiye, düşman hukuku

İşçiye, düşman hukuku

Patronların yüzde 30 zam dayatmasına karşı yayılan grevleri engellemek için adeta düşman hukuku uygulanıyor: Besleme basın devreye sokuldu, valilik eylemleri yasakladı, e-devletten sendika üyeliği engellendi, işçilerin önüne polis-jandarma barikatı çekildi, gözaltılarla gözdağı verildi… Hiçbirinden sonuç alınamayınca ‘suç icadı’yla BİRTEK-SEN Başkanı Mehmet Türkmen tutuklandı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
16 Şubat 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et