Bunca yılın ardından neşemizi geri kazandık
Sabahın kör saatinde çocukları toplayıp sandık başına gitmeler, “Oyumuz çalınır mı” endişesiyle hafiyelik etmeler, “Boşa oy vermiyoruz” diyerek gönül rahatlığıyla mühür vurmalar, hiç tanımadıkları insanlarla sırf oyları koruma duygusuyla kardeş gibi olmalar, oylar sayılırken heyecandan ne dediğini, neden bağırdığını bilemeyenler…
Özgül YATAR
Sabahın kör saatinde çocukları toplayıp sandık başına gitmeler, “Oyumuz çalınır mı” endişesiyle hafiyelik etmeler, “Boşa oy vermiyoruz” diyerek gönül rahatlığıyla mühür vurmalar, hiç tanımadıkları insanlarla sırf oyları koruma duygusuyla kardeş gibi olmalar, oylar sayılırken heyecandan ne dediğini, neden bağırdığını bilemeyenler… Kimbilir daha neler neler!
Alibeyköylü kadınların seçim gününden enstantaneler sunuyoruz size. Belki de pek çok kadının uzun yıllardır yaşamayı unuttuğu o güzel duyguyu, neşeyi ve umudu gösteren bu küçük hikayeleri anlatırken çok gururlu idi kadınlar. Ne kazandık sorusuna yanıt gibiydi birbirlerine seçim gününü anlatırkenki kahkahaları: Neşemizi kazandık. Bir daha bırakmayacağız!
Hamide anlatıyor: Hayatımda ilk defa müşahit oldum. Sabah okula başlayacak çocuk gibi erkenden kalktım, koşarak gittim sandık başına. Bir dakika gözümü ayırmadım sandıktan. Seçim bitti, sayım başlayacak, herkes yerini aldı, sandık açıldı. İlk oy ‘HDP’ deyince başkan, ‘durunnnn’ diye bağırıvermişim herkesin ortasında. Hani nikah kıyılacakken, tam gelin evet diyecekken bir ses “durun” der ya aynen öyle! “Duruuunnn, benim kalemim yazmıyor, not alamıyorum” deyivermişim. Milleti bir kahkaha aldı. Beni de. Çıkan her oyda kalbim yerinden çıkacak gibi oldu. Sayım bitti, mutluluğum arttı. Baraj maraj kalmadı.
Saime anlatıyor: Sabah uyandım, çocukları heyecanla uyandırdım. Sanki bir bayram sabahına uyanmış gibi şendi içim. Çocuklar ‘anne saat daha çok erken’ diyorlar, ben dinlemiyorum. Herkesi zorla hazır ettim, kapıya diktim. Saate bir baktım, daha 5! Yine de dönmedim geri. Erken merken... Geç kalmaktan iyidir deyip, koşturdum herkesi.
Kıymet anlatıyor: Sabah sandığa gittik, Oy ve Ötesi’nden gençler vardı. Birbirimize bakıp bakıp gülümsüyoruz. O gülüşlerden ben neler neler okuyorum; sanki diyorlar ki ‘herkesin insanca yaşamaya hakkı var, zulüm yok özgürlük var, ayrımcılık yok eşitlik var’. Bizim sandıklardan istediğimiz sonuçlar çıkmadı. Ama başka sandıklardan güzel sonuçlar çıktıkça güle oynaya gezdik okulun içinde. Hiç tanımayan insanlar, neşemizde buluştu.
Gülten anlatıyor: Biz ailecek görev aldık sandıklarda. Eskiden CHP’ye verirdik oyumuzu, içimizde hiç bir heyecan duymadan, görev yerine getirir gibiydik. İlk defa gönülden inanarak, hiç bir baskı altında kalmadan ve gönül rahatlığı ile verdim oyumu HDP’ye. Onun için bekledim sandık başında. Aslında kendi umudum için bekledim. Değişmeye ne çok ihtiyacımız varmış, o sandık başında beklediğim her dakika bunu anladım.
Aynur anlatıyor: Ben seçimde müşahit değildim, ama müşahitmiş gibi sabahın erken saatinden gecenin bir yarısına kadar, onlarca kadın gibi, ben de müşahit arkadaşların yanındaydım. Oylar çalınacak korkusuna gözümüz gibi baktık her bir oya. Deyim yerindeyse hafiye olduk hepimiz. Okul bahçesinde plakasız bir araç mı var, aracı takibe aldık; avukatımız, gazetecimiz, ev kadınımız, bakkalımız düştü peşine, polisleri sorguya aldık. Okulun arka tarafında gizli saklı iş çeviren birileri mi var, duruma hemen el attık. Sandıklara sahip çıktık, oyumuzu çaldırmadık. Şimdi de hayatı değiştirme işine talibiz.