01 Ağustos 2015 09:58

Eski ben ile şimdiki ben arasında okyanuslar var

Bu mektubu size yazmadan önce kısa bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Yaklaşık 3 ay önce yine Ekmek ve Gül dergisine mektup yollamıştım. Belki bazılarınız hatırlar ama yine de kısa bir hatırlatmada bulunmak istedim...

Paylaş

Merhaba...
Bu mektubu size yazmadan önce kısa bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Yaklaşık 3 ay önce yine Ekmek ve Gül dergisine mektup yollamıştım. Belki bazılarınız hatırlar ama yine de kısa bir hatırlatmada bulunmak istedim... Ben Mizgin. 25 yaşında 2 kız çocuğu annesiyim. Eşi tarafından 5 ay önce baba evine mahkum edilen ve çocukları için direnen bir kadınım. İki yıldır Fransa'da olan ve sonrasında eşi tarafından ikinci evliliği kabul ettirilmeye çalışan, reddedince çocuklarıyla terk edilen, psikolojisi alt üst durumdayken Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği yönetici ve kadınları sayesinde yarası hızla iyileştirilen bir kadınım. Asıl kabus olan baba evinde sözde töre-gelenek adı altında onların istediği bir hayatı yaşamaya mecbur bırakılan, daha doğrusu bu hayatı reddeden kadınım. Sözde tutucu  olan aileme ve çevreye başkaldıran ve bu gücü de kadın arkadaşlarımdan alan bir kadınım. Size şu anki durumumdan ve katettiğim yollardan kısaca bahsetmek istiyorum.
Benim koca yürekli kadın arkadaşlarım, inanın benim kadar ailesinden çekinen ve korkan bir insan daha tanımadım. Biliyorum, benim durumumda olan bir sürü kadın arkadaşlarım var. Gelenekleri çiğnemek ve erkek egemen mantığın sürdüğü bu zihniyetleri reddetmek tabi ki de kolay değil ama imkansız da değil. Ben kısmen de olsa başardım. Düşünüyorum da eski Mizgin ile şimdiki Mizgin arasında değil dağlar, okyanuslar var diyebilirim. Eskiden ailem ne derse oydu. Kolaysa karşı çık! Ama şimdi “Ben bunu istiyorum ve yapacağım” dediğim an “Sus otur yerine!” gibi cümleler yerine “İnşallah olur, iyi düşün” gibi laflarla karşılanmak büyük bir yol katettiğimin göstergesidir bana göre...
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği kadınları sayesinde bu ve buna benzer birçok şeyi aştım. Artık toplumda var olduğumu, bir birey olduğumu kısacası değerli olduğumu biliyorum. Çünkü, ben bir kadınım ve değerliyim... Değerliyiz... Yaşadığım travma ve büyük bir psikolojik sorunların kaynağı olan eşim Azat’ı anlatırken ilk mektuptaki gibi canım acıyarak değil, artık sıradan bir hikayeymiş gibi anlattığımı bilmenizi isterim. Artık kendinden emin bir şekilde adımlarımı atıyorum. Sorunlarım bitti mi? Elbette ki hayır! Ama çaresiz değilim. Arkamdaki kadın ordusuyla bunu da başaracağım. Bir aydır kızlarımdan ayrıyım. Ara sıra konuşuyor ve görüşüyorum. Gelin görün ki bağrıma bastığım taş beni her gün parçalıyor. Şu an çalışıyorum. İki ay daha paramı biriktirip, kızlarımı yanıma alacağım. İnanın artık kimseden korkum yok. Bu toplumda yaşayan bir kadın olarak erkeksiz de her şeyi yapabilirim. Ve yapabiliriz.
Bir dahaki yazımı sizinle paylaştığımda daha iyi şeylerin olması dileğiyle.
Mizgin / İSTANBUL

ÖNCEKİ HABER

Yaşamın içinden evlilik halleri

SONRAKİ HABER

Biz halklar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa