Irons, ustalık sınıfında sinema serüvenini anlattı
Emre BAYLAN
Antalya
52'nci Uluslararası Antalya Film Festivali'ne katılan İngiliz oyuncu Jeremy Irons, vaaz veren filmlerden hiç haz etmediğini belirterek, 'iyi performans' olarak değerlendirilebilecek oyunculuğun şifrelerini “'Kendini duygulandırma beni duygulandır.' Sen ne hissettiğini bana hissettirebilmelisin, esas önemli olan bu. İzleyiciler bunu arzularız" sözleriyle anlattı.
Uluslararası Antalya Film Festivali'nin 'Yaşam Boyu Başarı' ödüllü sanatçısı İngiliz oyuncu Jeremy Irons, Antalya Kültür Merkezi (AKM) Perge Salonu'nda ustalık sınıfı düzenledi. Irons'ın tiyatrodan sinemaya serüvenini ve oyunculuğa yaklaşımını anlattığı ustalık sınıfını, Tarık Ünlüoğlu, Begüm Birgören gibi oyuncularla birlikte oyuncu adayları takip etti.
‘VAAZ VEREN FİLMLERDEN HİÇ HAZ ETMEM’
Jeremy Irons, tiyatroyla tanışmasının hayatın kıyılarında dolaşmaya karar vermesiyle eş zamanlı olduğunu söyledi. “Biraz öyle toplumun dışında yaşamak istiyordum" diyerek 18'li yaşlarındaki ruh halini anlatan Irons, “Hippi hayatı gibi gitar çalıyor, hayatımı kazanıyordum. Önümde 3 meslek vardı. Ya lunapark, ya sirk, bir tanesi de tiyatroydu" dedi. Sirk ya da lunapark çalışanlarının gezgin hayatı için fazla orta sınıf kaldığını belirten Irons, “Alıştığım standardı bulmayacaktım. Bir gazete ilanında tiyatroda çalışacak eleman aranıyordu, ona başvurdum" diyerek, tiyatro salonuna ilk adımı nasıl attığını anlattı.
Tiyatroyu, atmosferini, kokusunu, çalışma saatlerini sevdiğini ve bir tiyatro okuluna gitmeye karar verdiğini söyleyen Irons, oyunculuğu neden seçtiğini, tiyatro ve sinemaya bakışını şöyle anlattı:
“Öncelikle hepimiz sevilmek, saygı duyulmak isteriz. Bu okula girmeden, seçmelere katılmadan önce Londra'nın yoksul bir semtinde sosyal yardım gönüllüsü olarak çalışıyordum. Orada bize hep mesafe koymamız gerektiği söyleniyordu ama ben öyle yapmadım. Hep kendimden verdim. Bu da beni yıprattı. Tam da bu noktada tiyatro bana karşılık alma olanağı verdi. Bu mesleğin güzel yanı izleyiciyle iletişim kurma olanağı vermesi ve bu çok rahatlatıcı bir duygu. Ben vaaz veren filmlerden hiç haz etmem. Gösterme, vaaz verme, göz kamaştırma ama izleyiciyle iletişim kur. Sinema ve tiyatroda benim konsantre olduğum alan tam da budur. 'Kendini duygulandırma beni duygulandır.' Sen ne hissettiğini bana hissettirebilmelisin, esas önemli olan bu. İzleyiciler bunu arzularız."
Oyuncu Ünlüoğlu, Irons'tan Türkiye'de geçerliliği kabul edilen 'Sinema rejisör sanatıdır, tiyatro aktör sanatıdır' sözüne ilişkin değerlendirmesini sordu. Irons, sinemanın yönetmene yapacağı tercihler yoluyla daha fazla performansları kontrol şansı tanıdığını belirterek, “Bence tiyatroda da yönetmen olağanüstü önemli. Oyunun ritmini, ne zaman bloke edilip, izleyicinin nereye odaklanacağına karar veren yönetmen. Ben, kendini öne atıp spotların altında parlayan oyunculardan haz etmiyorum. İlgimi çekmiyor" diye konuştu. (DHA)