02 Nisan 2016 10:06

Kol kırılınca yen içinde kalmasın!

Spotlight, Amerika’da Boston Globe gazetesinde çalışan bir grup gazetecinin kiliselerde yaşanan çocuk istismarını gözler önüne serdiği gerçek bir hikayeyi anlatıyor. Filmde gazeteciler, “Bir kereden de bir şey olur” diyerek ülkemizde yapılmayanı yapıyor ve “Kral çıplak” diyor. Filmde anlatılan münferit bir Amerikan hikayesi değil. Aksine bugün bizim yaşamakta olduğumuz gerçekliğe de ışık tutuyor.

Paylaş

Duygu AYBER

Çocukluğumdan beri duyarım; “Kol kırılır yen içinde kalır.” Başlarda anlamazdım: Yen nedir? Neden kol içinde kalır? Bir bildim ki, yen giysi kolu demekmiş ve kol kırılsa bile yen içinde kalacağından kimse bilmeyecek, kimse görmeyecek...
Ne zaman ki “hürmet” edip sorgulamadık, otoriteye itaat edip gerçekleri gizledik, taşların yerinden oynayacağından endişelendik işte o zaman bir kadın daha öldürüldü sokak ortasında, “bir çocuk daha bilmem nerede istismara uğradı...” ile başlayan haberler okuduk... Yani her seferinde bir kol daha kırıldı ve yen içinde kalsın diye uğraşıldı. 
“Bazen zamanımızın çoğunu karanlıkta tökezleyerek harcadığımızı unutmak kolaydır.” Ama birden bir ışık yanar ve suçlular ortaya çıkar. 

BİR KEREDEN BİR ŞEY OLUR
Karaman’da Ensar Vakfı ve Karaman İmam Hatipliler Derneği’nin yurtlarında kalan onlarca çocuğun cinsel istismara uğradığının ortaya çıktığı, gerçeklerin gizlilik kararlarıyla hasır altı edilmeye çalışıldığı, Aile Bakanı’nın “Bir kereden bir şey olmaz” diyebildiği ve yandaş medyanın yüzsüzce “Eskiden de vardı, yeni bir şey değil” diyerek sustuğu bir süreç yaşadık. Bu olaydan kısa bir süre önce Amerika’da Boston Globe gazetesinde çalışan bir grup gazetecinin kiliselerde yaşanan çocuk istismarını gözler önüne serdiği gerçek bir hikayeyi anlatan Spotlight filmi vizyondaydı. Filmde gazeteciler, “Bir kereden de bir şey olur” diyerek ülkemizde yapılmayanı yapıyor ve “Kral çıplak” diyor.

SİSTEMATİK DÜNYA GERÇEĞİ
En İyi Film dalında Oscar alan film adını, Boston Globe gazetesi bünyesinde oluşturulan Spotlight adlı ekipten alıyor. Bu ekibe bağlı olarak çalışan bir grup araştırmacı gazeteci, Katolik kilisesinde yaşanan çocuk istismarını, tüm zorluklara rağmen açığa çıkarıyor. Kiliselerde çalışan rahiplerin çocuklara cinsel istismarını ve bu istismarın sistematik bir şekilde saklandığı, göz ardı edildiği Amerika’nın Boston kenti yerelinde anlatılıyor. Zorlukla açılan eski defterler olayların boyutunun aslında sanılandan çok daha büyük olduğu, sadece Boston’da bile 80’den fazla rahibin çocuklara cinsel istismarda bulunduğu gerçeğini ortaya çıkarıyor. 
Filmde anlatılan münferit bir Amerikan hikayesi değil. Aksine bu olaydaki ‘spot ışıkları’ bugün bizim yaşamakta olduğumuz gerçekliğe de ışık tutuyor. 
Muhafazakar neoliberal politikalardan çocuklar da nasibini alıyor; tıpkı Karaman’daki istismar olayında tanık olduğumuz gibi dehşet verici biçimlerde neredeyse her gün karşımıza çıkıyor onlarcası... Münferit şekilde yapılamayacağı gün gibi ortadayken, çocuk istismarı gibi toplumsal bir sorunun gündeme getiriliyor olmasına ve buna karşı farkındalık yaratılmak istenmesine bile “dış mihraklar”ın oyunu, “vatan hainliği” deniliyor. Karaman’da Ensar Vakfı’na bağlı dini bir yurtta yaşanan bu olayla ilgili bizzat hükümet yetkililerinin “münferit” söylemindeki ısrarın nedeni de tam olarak bu sistematik dünya gerçekliğinde yatıyor. İstismarcı zihniyet aklanmalı ki, bu sistemde çocukları koruyamadıkları / koruyamayacakları gerçeği gizlenebilsin. 

HESAP SORMA ZAMANI
Araştırmacı gazetecilik mesleğinin nasıl yapılması gerektiğine dair güzel bir örnek olan Spotlight ekibi kendine bir ders çıkarırken, bize de bir mesaj veriyor: “Otoriteyi daima sorgula! Bizim gazeteciler olarak işimiz bu, otoriteyi sorgulamak. Otoriteyi sorgulamanın nasıl bir şey olduğu, dinle uğraşan insanların cinsel tacizleri üzerine bir araştırmadan daha güçlü bir şekilde de anlatılamazdı sanırım...”
Yönetmen Tom McCarthy’nin de ödülü alırken, “Gazeteciler iktidarı hesap verebilir olmaya zorluyor. Bu filmi, iktidardan hesap soran ve sormaya devam eden gazeteciler için yaptık” demesi boşuna değil.
Kol elbette ilk kez kırılmıyor. Haberimiz bile olmayan onlarcası bu topraklarda yaşanıyor. Ancak çocuk istismarının gizlenmesinde payı olan “Eller duyarsa ne der?” yaklaşımına karşı bizler; kırılan kolu yen içerisinde bıraktıkça bu tür durumların yaşanmaya devam edeceğini, hatta artacağını bilmeliyiz. Hele de eğitimin her aşamasının paralı hale getirildiği; kadınların ücretsiz, nitelikli kreş talebi görmezden gelinerek kamu kreşlerinin bir bir kapatıldığı; devlet-diyanet ortaklığı ile dini kurumların kreş ve benzeri eğitim kurumlarına alternatif hale getirildiği ülkemizde... 
Çocuğu cinsel bir obje olarak gören toplumsal değer yargılarıyla yüzleşerek iktidarı hesap vermeye zorlamalıyız. Filme konu olan Spotlight ekibinden gazeteci Michael Rezendes’in dediği, çocuklara güvenli bir yaşam sunmak için bu işin peşini bırakmamak elimizde... Zaman, hesap sorma zamanı!

Künye
Yönetmen: Tom McCarthy
Senaryo: Josh Singer , Tom McCarthy
Oyuncular: Mark Ruffalo, Michael Keaton
Tür: Biyografi, Dram, Tarihi
Yapım: 2015/ABD
Süre: 128 dk

Ödüller
En İyi Film (88. Oscar Ödülleri-2016)
En İyi Özgün Senaryo (88. Oscar Ödülleri-2016

ÖNCEKİ HABER

Bir korodan çok fazlası

SONRAKİ HABER

Kim ne der diye düşünmeyi bıraktım, özgürleştim

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa