27 Temmuz 2016 19:39

Cemil Kavukçu’dan ‘Maviye Boyanmış Sular’

Usta Yazar Cemil Kavukçu, daha evvel farklı eserlerinde yer almış deniz temalı öykülerini “Maviye Boyanmış Sular” kitabında bir araya getirdi.

Cemil Kavukçu’dan ‘Maviye Boyanmış Sular’

Hakan GÜNGÖR
İstanbul

Usta Yazar Cemil Kavukçu, daha evvel farklı eserlerinde yer almış deniz temalı öykülerini “Maviye Boyanmış Sular” kitabında bir araya getirdi. Denizin, kimi zaman tanıdık, kimi zaman pek yabancı kıyıların, gemilerin, sert fırtınaların, daha da sert gemicilerin öyküleri uç uca eklenmiş “Maviye Boyanmış Sular”da…

Denizin ve gemilerin farklı bir yeri var Kavukçu’nun hayatında. Dolayısıyla sıradan derleme kitaplarının dışında bir manası da var bunun. Kavukçu, hayatının 15 yılında gemicilik yapmış bir isim. Gemilerde görev yaptığı yıllardaki gözlemleri, izlenimleri, tecrübeleri görünen o ki, ağır ağır damıtılmış ve kaleme alınmış, farklı eserlerde demlenmiş, şimdi de bir araya getirilmiş.  

“Değişik zamanlarda yazdığım deniz öykülerimin bir arada olmasını çok istiyordum. Onları toparlamak için kitaplarımı taradığımda şaşırdım, çok dağınıktılar ve sayıları sandığımdan azdı. On beş yılın ürünü sadece on üç öyküydü” diyor Kavukçu. Gemide çalıştığı yıllarda bir ikisi dışında neredeyse deniz temalı öykü yazmadığını da belirtiyor. Denizden kalan izler, çok sonra öykülerde vücut bulmuş.

KONFORLU VE KOLAY DEĞİL

“Öykünün kısa olması kolay okunması anlamına gelmiyor” diyen bir yazarın kitabı için “kolay okunuyor” diyecek değilim elbette. Üstelik kitapların ille de sevilesi bir yanı varsa, okuru zorladığı yanlarıdır çoğu kez. “Maviye Boyanmış Sular” kolay okunmuyor. Kolay kolay da elden bırakılmıyor. 

Bir insanın geçmişinden nasıl da kaçamadığını, denizin ortasında bile tarihinin kendisini nasıl kıskıvrak yakaladığını okumak kolay mı? Çaresizlikten gemici olmuş birinin çetin koşullara daha fazla dayanamaz hale gelişinin ama başka çıkar yolunun da olmamasının; üstelik bunun kitabı bir kenara koyduktan sonra da zihni meşgul edişinin konforlu bir yanı olabilir mi? 

İncindiğini hissettirmenin, hassas olmanın, hissiyatını gizleyememenin tatsız sonuçlar doğurabildiği bir demir yığını içinde rol kesen ve yine rol kesen ve hep rol kesen, hiç durmadan başkasını oynayan insanların hayatına, şöyle bir bakmanın rahatlık verici bir yanı da yok. Üstelik hissi belli etmeyip rol kesiyor oluşun gemilere özgü bir durum olmadığını bilenler için, geminin öyküsü bilinmedik bir denize de işaret etmiyor, okura yanı başını gösteriveriyor. 

EDEBİ SEFERE YENİ BİR SEYİR

Sert bir kitap “Maviye Boyanmış Sular.” Baştan ayağa surat asan, astıran bir kitap değil ama. Gırgırı da var. Şamatası da var. Gülüyorsunuz. “Acı acı gülmek” deyiminin salt edebi eserlerde değil, aynı zamanda bir edebi eserle temas halindeyken de ortaya çıkabileceğini gösterecek cinsten. Sert mizah, alaycılık, ezdikçe büyüyen neşe, yüz kızarttıkça yükselen kahkaha. 

Denizi, gemileri, gemi adamlarını, onların kavgalarını, çatışmalarını, saklanışlarını, sulu sert mizahını, uçsuz bucaksız maviliklerde kaybolma arzusunu duymalarına neden olacak acılarını kaleme alıyor yazar. Okura konfor vadetmiyor. Zira bu usta yazar, okurun bir müşteri olmadığını biliyor. Müşterisinin keyfine keyif katmayı değil, edebiyatseverin seferine yeni bir seyir katmayı istiyor.

Velhasıl… 

Cemil Kavukçu mu? Kıymetli bir yazar. İster taze yazılmış, ister demlenmişlerden derlenmiş olsun, her kitabı heyecan veriyor. 

“Maviye Boyanmış Sular” mı? Kağıt kesiği gibi bir kitap. İnce bir sızı bırakıyor. 

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Sezgin Tanrıkulu: "Depremin maliyetini en aza indirmek için her ay vergi veriyoruz. Nereye harcandığını bilmiyoruz"

Evrensel'i Takip Et