06 Ekim 2016 11:27

Şimdilik tout va bien*, peki ya sonra?

*Her şey yolunda

Paylaş

Baran ÖZ
Ankara

Jean Luc Godard’ın militan sinema döneminin son filmi “Her Şey Yolunda” bizi sınıf savaşımının, bütün kafa karıştırıcı ahlak söylevcilerinin ve akıl hocalarının uzağında, savaşın tam ortasında bırakır. Bunun için 1972’ye dönmemiz gerektiğini hissettirir.
Yıl 1972, işçilerin ve öğrencilerin başını çektiği 68 Hareketi’nin sonunda devrimci kitlelerin büyük bir çoğunluğuna umutsuzluk çökmüştür. CGT sendikasının patronla yaptığı ucuz pazarlıklar ardından işçilere haklarını kazandıklarını iddia etmesi işçileri hayal kırıklığına uğratmış, grevin ve mücadelenin zarar görmesine neden olmuştur. Bu şartlar ihanete uğrayan işçiler, öğrenciler, aydınlar arasında moral bozukluğuna sebep olmuştur. Öte yandan bazıları için ise “her şey yolundadır.”

JACQUES VE GREV

Filmde “Artık her şey çok açık seçik, fakat bir o kadar da karmaşık.” sözünü söyleyen Fransız Yeni Dalga sinemacısı olarak başladığı yönetmenlik hayatına maddi engeller yüzünden reklam yönetmeni olarak devam eden Jacques, eşi Suzanne’in sosis üreten Salumi fabrikası patronu ile yapacağı röportaja eşlik etmek için fabrikaya gider. Fabrikada denk geldiği grevin ardından Jacques eskiden tanışık olduğu sınıf mücadelesiyle hasret giderecektir. Bu sözlerini filmin sonunda doğrulayacak olsa da, mücadeleye karşı tavrı pasiftir. Greve sempati duysa da, hayatındaki mevcut koşullarda bireyselliğin bir adım önde olduğunu hissettirir. 
Fabrikadaki durum ise özellikle işçilerin monolog kısımlarında çok yalın bir şekilde anlatılmıştır. Sömürünün ileri düzeyde olduğu, kadınların fabrikadaki vardiyalarının ardından ev işleriyle de uğraşmak zorunda kaldığı, her saniye daha da hızlanan bantların karşısında işçilerin işten başka bir şey düşünemez hale geldiği zorlu çalışma koşullarının ardından sağlık problemleri yaşadıkları anlatılır. Tüm bu birikmişlikler sonunda işçiler üretimi durdurduğunda karşılarındaki sınıfın grevi kırmak için bütün olanaklarını kullandıklarını görürler. Nitekim odasına kilitlenen patronu kurtarmak için sarı sendika yöneticileriyle polisler müdahalede bulunmuştur, işçiler gözaltına alınmıştır. Lakin tüm baskılara rağmen işçiler mücadeleden vazgeçmemişlerdir.

HER ŞEY YOLUNDA. MI?

Grevin çok yönlü incelendiği bu filmde, kameralar yönünü patronun ve sendikacıların tarafına da yöneltir. Odasına kilitlenen patron “Yaşasın Tüketim Topluluğu” makalesini bir söylev biçiminde dile getirmektedir. Patron, “her şeyin yolunda olduğu” tüketim topluluğunun herkesi özgürleştirdiğini ve kalkınmayı sağladığını iddia eder. Sınıf mücadelesinin ise artık bir hikaye olduğunu söyler. Bu sözleri söylerken ise patronun tek bir endişesi vardır: Evinde vereceği partiye geç kalmak. Revizyonist sendika ise grevin kendilerince istediği yoldan ilerlememesi üzerine eylemleri engellemeye çalışır. Onlara göre de işçiler işçi mücadelesine zarar vermektedir. İşçilerin yapabileceği tek şey daha çok ekmek kırıntısı toplayabilmektir. Durmadan üretime dair istatistikler verip kafa karıştıran sendika yöneticisi, sanki üretimin Fransız halkının ortak kazancı olduğunu tek yapılması gerekenin ise bu kazançla sağlanan ülkenin işleyişini diğer ülkelere karşı savunmak olduğunu vurgular.

GODARD VE BRECHT

Bu filmi anlatırken yönetmen Godard’ı es geçmek yanlış olur. Öncelikle film, Brecht’in tiyatro teorisinin sinemaya aktarılmış halidir. Oyuncular kameraya bakarak konuşurlar, böylece bir yabancılaşma etkisi yaratırlar. Yani yönetmen filmin içinde filmi deşifre eder, gerçeklik yanılgısını kurar. İzleyici filmin basit bir kaydedicisi değil, sürekli düşünen bir elemanı haline gelir. 
Godard bileşik sinema anlayışına ters düşmektedir. Anlatı bir akıntı gibi değil tıpkı hayatımız gibi birbirine farklı yerlerden eklemlenen bir hikayeler bütünüdür. Yine anlatı dramatik veya yapay bir son arayışında değildir, heyecan asla tek bir noktada yoğunlaşmaz. Godard’ın sinema görüşü anlaşıldıktan sürekli izleyicine haz verir. Nitekim bu filmde anlatılanlar gerçek bir hikayeden hareketle yazılmıştır ama baktığımızda filmde hikaye bir araçtır. Asıl olay birçok fikirle bezenmesidir. Yazılanlar dışında işçiler arasına kadının yerinden burjuva aile ilişkilerine oradan sistemin kokuşmuşluğuna kadar birçok farklı fikirle donatılmıştır. Bu yüzden ders çıkarmak değil düşündürmek için yapılmıştır. 

ÖNCEKİ HABER

Adliye önünde ‘Adalet ve özgürlük eylemi’ başladı

SONRAKİ HABER

Bilim itaat etmez

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa