Bilgi, eşitlik ve AIDS
Türkiye’de toplumun yüzde 56’sının HIV’i, yüzde 53’ü HIV/AIDS’ten nasıl korunacağını ve yine yüzde 79’u HIV’in bir testle tespit edildiğini bilmiyor.
Dr. Demet DİNER
1 Aralık, AIDS’le Mücadele Günü.
Yapılan araştırmalar Türkiye’de toplumun yüzde 56’sının HIV’i, yüzde 53’ü HIV/AIDS’ten nasıl korunacağını ve yine yüzde 79’u HIV’in bir testle tespit edilebildiğini bilmiyor.
İnsan bilmediğinden korkar. Ne kadar bilmiyorsak o kadar tehlikeye açık hale geliriz. Yapılan araştırmalar, kadınların AIDS riskine daha açık olduğunu ortaya koyuyor. Bunda bilgi eksikliği, haklarını bilmeme, hem yasalar hem de toplumda erkeğe mahkumiyet ve tabii ki şiddet, taciz ve tecavüze maruz kalmanın çokluğu gibi nedenlerin etkisi var.
Psikolog Jüride Aral’ın bu konuda BiaNet’te söyledikleri çok etkileyici: “Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ndeki Aile Danışmanlık Merkezi’ne gelen kadınların yüzde 80-90’ı önce ‘sorun’ var diye geliyorlar. Bunu deştiğinizde, önce şiddet, sonra cinsel ilişkide zorlama ve nihayet anal seks ortaya çıkıyor. Özellikle anal seks... AIDS bağlantısı burada gündeme gelebiliyor. Evlilikte karılık hakkı zaten olmayan eşitliği bütünüyle ortadan kaldırıyor. Prezervatif erkekliğe müdahale olarak değerlendiriliyor. Zaten ilişkide eşitlik olmayınca AIDS yolları da açılıyor. Kadın prezervatif kullanma talebinde bulunamıyor.”
Eşitsizlik, yaşamımızın her alanında olduğu gibi evrensel bir sorun olan bir hastalığın bile cinsiyetler arasında eşitsiz bir biçimde “çözümsüz” hale gelmesinde etkili.
Gelin, bu ay dergimizde bilmediğimiz için korktuklarımızla el birliğiyle baş edelim. Bu yazıyı yazarken, AIDS’le mücadelede poizitif hikayelerin hayat bulması için mücadele eden Pozitif Yaşam Derneği’nin kaynaklarından faydalandım. Sizin de AIDS’le ilgili sorularınız, danışmak istediğiniz konular varsa siteye girip ayrıntılı bilgi alabilir, ücretsiz danışmanlık hizmetlerinden yararlanabilirsiniz.
HIV NEDİR? AIDS NEDİR?
HIV (Human Immmunodeficiency Virus), Türkçe’de İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü olarak adlandırılan bir virüs. İnsan bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve tedavi edilmezse tamamen etkisiz hale gelmesine neden oluyor.
AIDS (Acquired Immune Deficiency Syndrome) ise HIV tarafından oluşturulan, Türkçe’de “Edinsel Bağışıklık Yetmezliği Sendromu” olarak adlandırılan bir hastalıklar bütünüdür.
Her HIV taşıyıcısı (HIV pozitif) aynı zamanda AIDS gelişimi görülmüş kişi demek değildir! AIDS, taşıyıcı bir kimsenin HIV nedeniyle ciddi enfeksiyonlardan birini yaşayan ya da bağışıklık sistemi hücrelerinin virüs tarafından yüksek düzeyde tahrip edilmiş olmasıyla tanımlanabilir.
VÜCUDU NASIL ETKİLİYOR?
HIV, normalde insan vücudunun bağışıklık sistemi içinde yer alan ve hastalıklara karşı vücudu koruyan hücreleri hedef alır. Bu hücreleri istila eder, içinde kendi kopyalarını yaratır ve ölümüne neden olur. Hücrenin ölümünden sonra, oluşturulmuş kopyalar başka sağlıklı hücrelere yapışır ve bu böyle devam eder. Bu döngü içinde, bir yandan HIV kendini kopyalayıp çoğalırken, diğer taraftan da vücudun bağışıklık sistemini oluşturan hücreler azalmaktadır.
HIV tedavisinin genel prensibi, bu işleyişteki basamaklardan birini engellemek ve böylece bağışıklık sistemini korumaktır. Eğer gerekli tedavi uygulanmazsa bağışıklık sistemi işlevini kaybedecek ve sağlıklı bir insan için kolaylıkla atlatılabilecek hastalıklar, hayatı tehdit eder bir hal alacaktır.
TEDAVİSİ VAR MI?
AIDS’in kesin bir tedavisi yok, ancak hastalık çeşitli ilaçlarla büyük oranda kontrol altına alınabiliyor ve HIV pozitif kişiler tedavilerini ve kontrollerini aksatmazlarsa uzun yıllar sağlıklı kalabiliyor.
Diyelim AIDS olduğunuz belirlendi. Tedavi süreci nasıl başlayacak? Her tedavi sizin kan testlerinizin sonuçlarına ve vücudunuzda görülen belirtilere göre saptanır. Yani Anti-HIV testiniz pozitif olsa bile tedaviye başlama kararı hemen verilmeyebilir ve uygun bir zamana kadar beklenebilir. Eğer bağışıklık sisteminiz henüz ilaç alımını gerektirecek kadar zarar görmemişse, çoğu zaman tedaviye başlama zamanı ertelenir.
İLAÇLARI AKSATMAYIN!
Doktorunuzla birlikte tedaviye başlama kararı aldınız. Bundan sonra çeşitli dozlarda ilaç kullanacaksınız. Bu ilaçları düzenli ve doz atlamadan almak en önemli nokta. Almadığınız her dozla, virüsün kendisini çoğaltmasına yardımcı olursunuz.
İlaçlara karşı direnç gelişimi, tedavinin başarısız olmasındaki en büyük etkendir ve böyle bir durum uygulanan tedavinin değiştirilmesini gerektirir. İlaçları reçetelendiği gibi zamanında almak, direnç gelişimini önlemek açısından da çok önemlidir.
ÖPÜŞMEKLE, SARILMAKLA BULAŞMAZ!
HIV pozitif, dokunmak, sarılmak, el sıkışmak ve sosyal öpüşmekle; aynı yerde oturmak, yatmak, aynı havayı solumak, aynı havuza girmek, aynı yerde spor yapmak, aynı banyoda yıkanmak, aynı tuvaleti ve aynı sabunu kullanmakla; gözyaşı, ter, idrar, dışkı, aksırık ve öksürükle ya da sinek, böcek ısırıkları ve diğer hayvanlar yoluyla bulaşmaz.
NASIL BULAŞIR?
Korunmasız cinsel ilişki: En yaygın bulaşma şeklidir. Her tip korunmasız cinsel ilişki ile bulaşabilir.
Kan ve kan ürünleri: İçinde virüs bulunan kan veya kan ürünlerinin nakli ya da doku ve organ nakilleriyle bulaşabilir. Ortak enjektör kullanımı ve HIV pozitif kan ile kirlenmiş aletlerle kesici delici yaralanmalar da bir geçiş yoludur.
Anneden Bebeğe: Gebelik süresince, doğum sırasında ve emzirme ile bebeğe geçebiliyor. Ama HIV pozitif anne gebeliği süresince de tedavi olursa, gerekli önlemler alınırsa bebeğe geçiş çok etkin bir biçimde engellenebiliyor
NASIL KORUNULUR?
· Her türlü ve her cinsel ilişkide kondom (prezervatif) kullanılmalı
· Kontrol edilmiş güvenli kan ürünleri kullanılmalı
· Ortak enjektör (şırınga) kullanılmamalı
· Bebeğe geçişi önlemek için gebelik öncesi ve sırası HIV testi yaptırılmalı
· HIV pozitif annenin doğumunda gerekli önlemler alınmalı
· HIV pozitif anne bebeğini emzirmemeli.