10 Şubat 2017 08:55

Tek adam seçme "hakkı"

"Bu anlamda emekçi halkın genç kuşağı olarak bizler de bir çok açıdan bu tartışmalara müdahil olacağız."

Paylaş

Çağla YOLAŞAN
Diyarbakır

İçinden geçtiğimiz günlerin başat tartışma konusu hepimizin malumu anayasa değişikliği ve başkanlık. Üstelik mevcut rejimin değiştirilmesi anlamında anayasa tartışmaları yalnızca bugünü değil uzun vadede geleceğimizi, nasıl koşullarda yaşamaya ve mücadele etmeye devam edeceğimizi de belirleyecek niteliğe sahip. Bu anlamda emekçi halkın genç kuşağı olarak bizler de bir çok açıdan bu tartışmalara müdahil olacağız.
Evrensel Gazetesi’nin pek çok köşesinde devamlı olarak başkanlık sisteminin ne getireceği, daha yerinde bir ifadeyle neler götüreceği yazılıyor. Meclis Genel Kurulu’nda içinde bir çok şiddet görüntüsü de barındıran tartışma ve gizli oyun açıkça ihlal edilmesiyle 18 maddelik değişikliğin referanduma götürülmesi kabul edildi. Bizler açısından da bu tartışmaların esas anlamıyla irdeleneceği pek çok boyutu var.
Öncelikle şunu hatırlatmak gerekir; 100 yıla yakın geçmişiyle Türkiye tarihinde parlamento tıpkı burjuvazinin hakim olduğu diğer ülkeler gibi hiçbir zaman emekçilerin parlamentosu olmadı. Ancak yine emekçilerin ve emekçi halkının gençliğinin mücadelesiyle elde edilmiş belirli kazanımların korunabilmesi açısında ve görece daha demokratik bir atmosferin hakim olabilmesi açısından “yeni” başkanlık rejiminin ülkede süregelen parlamento geleneğinin çok daha gerisinde olduğunu ifade etmek mümkün. 5 yılda bir sandığa giderek geri çağrılması mümkün olmayan, ülkenin tek adamını seçme “hakkına” sahip olmayı reddediyoruz.
Partili cumhurbaşkanlığıyla tarif edilen sistem yetkilerin tek elde toplandığı bir sistemdir. Dolayısıyla bu sistemde tek adamın arzusunun dışında çok sesliliğe yer yoktur. Başkanlık sistemi üzerimizdeki OHAL karanlığının daim olarak, emekçilerin grev hakkının dahi kolaylıkla elinden alınabilmesinin; gençliğin parasız, bilimsel, anadilinde, laik eğitim mücadelesinin önüne kolaylıkla set çekebilmenin inşasıdır. Kadınlar açısından hayatın her alanında büyük bir güvencesizliğe ve tüm emekçi halkın daha da artarak yoksulluğa mahkum edilmesinin adıdır. Dolayısıyla partili cumhurbaşkanlığının bir avuç egemen dışındakilere verebileceği hiçbir şey yoktur.
Elbette ki bizler partili cumhurbaşkanlığını reddettiğimizi söylerken karşısına gerçek bir halk demokrasisini koyuyoruz. Yani ilk aşamada seçilmişlerin her daim geri çağrılmasının mümkün olduğu, hepimizin geleceğine karar verme yetkisinin tek adamda toplandığı değil gerçekten de halkın kendisinde olduğu bir düzeni tarif ediyoruz.
SINIFLARDA, AMFİLERDE, SOKAKTA “HAYIR”
Görünen tabloda her ne kadar AKP ve MHP’nin evet, CHP ve HDP’nin hayır kampanyalarını örgütleyerek referandum süreceğine gidileceği gibi tarif edilse de gerçek bundan daha farklı. Meselenin esası tek adam rejimine rıza göstermek ya da halk iradesiyle seçilenlerin halkı temsil etmesini tercih etmektir ki bizim de yapacağımız ikincisidir.
Bunun için emekçi sınıfın gençliği olarak bizlerin üzerine düşen görevler var. Referanduma giden iki aylık süreçte “Hayır”ı amfilerde, sınıflarda, iş yerlerimizde, sokakta olabildiğince güçlü örgütleyebilmek ve meclisten geçen tasarıyı sokakta durdurabilmek... 
Genç işsizliğin arttıkça arttığı, genç işçilerin günden güne yoksullaştığı, akademilerin kuraklaştığı ve evrim kuramının dahi müfredatlardan çıkarıldığı, çocuk gelinliğin özendirildiği bir tablo karşısında yapacağımız elbette ki hayır demektir!
İçerde ve dışarıda savaşın ve şiddetin arttığı bir dönemde, barışçıl bir gelecek için yapacağımız savzş ve diktatörlüğe karşı barış ve demokrasi için hayır demektir!
Emekçi sınıfın gençliği olarak siyaset yapabilme, örgütlenme hakkımızı daha güçlü savunabilmek için hayır demektir!
Şair Brecht diyor ya “Bir de düşün ‘yok’ dediğini” ve devam ediyor “Katillerin önüne dikilmek gerek/Hayır yaşayacağız demek/ İndirin yumruklarınızı suratlarına” böylece mümkün olacak tek adam rejimini engellemek!
Topyekûn bir gerici kuşatma karşısında bugün için hayır diyen her kesimden gençlik gruplarının diktayı reddetmek etrafında birleşmesinin elzem olduğu açıktır. Bu yüzden geleceğini tek adamın değil, kendi sözünün tayin etmesini isteyen tüm gençler, sandıklarda “Hayır”da birleşelim!

ÖNCEKİ HABER

Bu kavga insanca bir yaşamın kavgasıdır!

SONRAKİ HABER

Gençliğin sorunlarını kim çözecek?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa