Kadınlar bir salona, bir karanfile sığmayacak
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Adile Doğan, İstanbul Anadolu Yakası'ndaki 8 Mart kutlamalarını yazdı.
Adile DOĞAN
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği Başkanı
Olağanüstü hal koşullarında ve referandum gündeminin tüm ülkede bütün tartışmaları belirlediği bir süreçte kutlandı 2017 8 Martı. Kadınların sokağa çıkması, kent merkezlerinde yürüyüşler, mitingler yapması, bu eylemlerin coşkusu çok önemliydi.
Bütün bunlarla beraber bu 8 Mart’ı değerlendirirken gözden kaçırmamamız gereken, toplamda bu yürüyüşler ve mitinglere katılanlar kadar kadını kendi mahallelerinde, fabrikalarında, sendikalarında, derneklerinde, yerel inisiyatiflerin düzenlediği etkinliklerde bir araya getiren yerel etkinlikler de vardı.
Şubat başından itibaren çalışmaları yapılan irili ufaklı onlarca etkinliğin kimini bizzat içinde yer alarak ya da planlanmasına destek olarak, kimini davetli olarak, kimini ise katılan kadınlarla konuşup dinleyerek yakından izleme, takip etme olanağımız oldu.
Bu 8 Mart’ın kadınların birlikte hareket etme, bunun için de derneğini, sendikasını, yerel inisiyatifini zorlama potansiyelini dünden daha fazla oranda gösterdiği bir 8 Mart olduğunu düşünüyorum.
BİRLİKTE KONUŞ, BİRLİKTE ÇALIŞ, BİRLİKTE KUTLA!
Önce en yakından bildiğim İstanbul Esenyalı Mahallesinden başlayayım. Esenyalı, Tuzla ve Pendik’teki organize sanayi bölgelerine yakın yoksul bir bölge. Biz de bu bölgede yıllardır ağırlıklı olarak işçi-emekçi kadınlarla çalışmalar yapan bir kadın dayanışma derneğiyiz. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için, yaklaşık bir buçuk aylık bir süre içinde yoğun bir çalışma yürüttük. Öncelikle yaptığımız şey bu 8 Mart’ta nasıl etkinlikler yapmamız ve neyi öne çıkarmamız gerektiğini sadece dernek üyesi kadınlarla değil, mahalledeki ve çeşitli fabrikalardaki kadınlarla tartışmak oldu. En acil ve öncelikli taleplerimizi 8 Mart’ta nasıl yansıtabileceğimizi kadınlarla beraber bir araya geldiğimiz ev toplantılarında, çay buluşmalarında birlikte kararlaştırdık.
Ana sloganımızı “Yaşama hakkımızı ve özgürlüğümüzü yok sayanlara hayır demek ve dayanışmayı büyütmek için bir araya gelelim” olarak belirledik. Aslında saymakla bitmeyen bir çok sorunumuz var. Bir araya geldiğimiz işçi kadınların ve bizlerin ortak talepleri arasında kadına yönelik şiddetin son bulması, eşit işe eşit ücret, gece vardiyasının yasaklanması ve güvenceli çalışma yer alıyor.
Ne yapalım diye birlikte karar verince işin ucundan da tutan çok oldu tabii. Kimi evinde çay toplantıları düzenleyerek kadınlarla buluşturdu, kimi dernek çalışmalarına dün olmadığı kadar ileriden katıldı ve ev ev gezdi.
KAYGIMIZ BÜYÜKTÜ AMA BİRBİRİMİZDEN GÜÇ ALDIK
Aslında başta bir kaygımız vardı. Biz dernek olarak, her sene hem alanlara çıkarak hem de salon etkinliğiyle 8 Mart’ı kutluyoruz. Referandum tartışmaları, 7 Haziran seçimlerinden beri düşmeyen tansiyon, sürekli patlayan bombalar, yasaklanan mitingler, saçma gerekçelerle görevden alınmalar vs. yüzünden kadınlarla sokağa çıkma konusunda içimiz çok rahat değildi. Ama sonra hem büyük bir şölen yapma hem de sokağa çıkma konusunda iki olaydan güç aldık. Birisi hep beraber geri çektirdiğimiz istismar yasası diğeri ise ev ev, sokak sokak dolaştığımızda kadınların sorunlarının yakıcılığı karşısında yan yana gelme arzusu, “Biz de katılırız, ben de elimden geleni yaparım” sözlerindeki samimiyetti.
Bu bölgedeki fabrikalarda çalışan kadın işçilerle de özel buluşmalar tertip ettik. Fabrikalardaki en temel sorunların ne olduğunu konuşup, bu sorunları tartışmak, dile getirmek için nasıl etkinlikler yapacağımızı beraber planladık.
Hem mahalleden kadınların hem de işçi kadınların memleketin gündemini belirleyen anayasa değişikliğinin içeriğine ilişkin bilgi sahibi olamamaktan sıkıntı duyduklarını, tartışmak, konuşmak istediklerini gördük ve 8 Mart şölenine kadar çeşitli söyleşiler ve panellerle bu konuyu tartıştık.
8 Mart’ta etkinliklerimizin ve çağrılarımızın içeriğini belirleyen ikinci bir önemli sorun da kadına yönelik şiddetin artışı oldu. Buluştuğumuz kadınlar özellikle bu sorunun gözden kaçmayacağı, hiçbir politik tartışmanın gölgesinde kalmayacağı ve bütün kadınları buluşturacak bir çalışmayla ilerlememiz gerektiğinde hemfikirdi. Ev toplantıları yaparak, daha önce hiç gitmediğimiz sokaklara elimizde çağrılarımızla gidip kapı kapı dolaşarak, temas ettiğimiz kadınların da çalışmaya katılması ile çoğalarak bugüne geldik. Bu süreci tamamlarken “bir gün değil her gün kadınlar” sözünü kadınlar daha güçlü söylüyor, gereğini daha çok yerine getiriyor oldu. Şimdi bugünkü etkinliğimizi, farklı partilere de oy verse, farklı dünya görüşleri de olsa, ortak sorunları çözme gayretinde buluşan kadınların etkinliği olarak yapacağız. Heyecanlıyız.
FABRİKALARDA 8 MART TARTIŞMASI
Tuzla ve Pendik Organize Sanayi Bölgesi’nde binlerce kadının çalıştığı yüzlerce fabrika var. Burada sendikalı sendikasız bazı fabrikalarda çalışan kadın işçilerin 8 Mart kutlaması için inisiyatif aldığını gördük. Çarpıcı bir örnek anlatayım; metal sektöründe üretim yapan sendikasız bir fabrikada kadın işçiler, 8 Mart’a 4 gün kala yemek molasında 8 Mart’ın ne olduğunu tartışıyorlar. İçlerinden biri “Aslında işçi kadınların günü...” diye başlayıp tarihini anlatınca “Biz de bir şey yapalım o zaman” fikri çıkıyor. Fabrikada kadın işçiler “Yaşasın 8 Mart” yazan rozet yapıp yakalarına takarak geliyorlar o gün işe. Kendi aralarında anlaşıp ustabaşına “Bugün 1 saat erken çıkmak istiyoruz” diyorlar. Bu talepleri karşılık bulmuyor ama fabrika yönetimi kadınları bir araya toplayarak 8 Mart’ı kutlamak ve kadınlara karanfil dağıtmak zorunda kalıyor.
PEKİ SENDİKALI FABRİKALARDA DURUM NE?
Sendika yöneticilerinin bazen fabrikalara giderek, ama çoğunlukla işyeri temsilcileri eliyle, yemek molalarında çiçek dağıtarak 8 Mart’ı geçiştirmelerine kızgın işçi kadınlar. “Bizim canımız çıkıyor ağır çalışma koşulları altında, yarım saat yemek yediğimiz molada gelip çiçek dağıtarak 8 Mart kutlanmasını ayıp buluyorum” diyor Deriteks üyesi bir kadın. “Peki sendika binasında etkinlik yapsa gider miydiniz?” sorusuna da “Gitmezdim. Yani öncesinde beni dinleyip, benden ne istediğimi öğrenip, bana ne yapalım diye sorsa, etkinliğin ne olacağına, ne konuşacağımıza ben karar versem giderim. Arkadaşlarımı da götürürüm. ama öyle ‘Ben sana etkinlik yaptım hadi sen de gel, olmaz...” diye yanıt veriyor. Esnek çalışma derdinden, gece vardiyasının yorgunluğundan, kreş sorunundan, bu nedenle pek çok kadının çalışmayı bırakmak zorunda kalmasından yakınıyor ve taleplerini dillendiriyor deri işçi kadınlar sohbetimiz sırasında.
‘KADINDAN İŞYERİ TEMSİLCİSİ OLMAZ’ DİYEN SENDİKACI
Yakın zaman önce Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu iki metal fabrikasında sendikacılar, “Sendikanın istediği yerlere ya da toplantılara gelemeyecekleri” gerekçesiyle kadınların işyeri temsilcisi olamayacağını söylemişti. Bu söylem kadınların itirazıyla karşılaştı: Ağır çalışma koşullarında kadın-erkek ayrımı yok, hatta ağır olan kadına yaptırılıyor ama kadın işyeri temsilcisi olmaz, öyle mi? Yok öyle... Bu tepki onları bu söylemden vazgeçmek zorunda bıraktı.
8 Mart’a sayılı günler kala TEKSİF’in örgütlü olduğu çoğunluğunu kadınların oluşturduğu Rimaks fabrikası kapandı. Örgütlenme sürecinde bir çok kazanım elde eden işçiler, gelinen yerde sendikacıları örgütlülüğün altını boşaltmakla suçluyor. “Bırakın 8 Mart için bir şey demeyi, artık hepimiz işsiziz. Ama sendika çalışmadığımız ayın aidatını bile bizden kesti” diyorlar.
SADECE 8 MART’TA DEĞİL, KADINLAR HEP VAR
Birleşik Metal-İş Sendikası kendi bünyesinde örgütlü metal işçisi kadınları bir düğün salonunda bir araya getirdi. Geçen yıla göre iki kat fazla katılım oldu. Bunda, kadınların yukarıda sözünü ettiğim “Birlikte karar verme, sözünü söyleyebilme, talebini ortaya koyabilme” isteği ve bunun için kürsü açılması önemli bir etken. 8 Mart açısından kadın işçilerin birliktelik hissetmesi, buluşması ayrıca önemli.
Biliyoruz ki bu tür etkinlikler kadın işçilerin işyerlerinde yaşadığı sorunların gerçek anlamda kürsü bulduğu yerler olduğunda ve bir örgütlenme perpektifi taşıdığında anlamlı hale geliyor. Bu bakımdan kadın işçilerin inisiyatif geliştirmesi de önemli... Gerçekten inisiyatif kullanabilecekleri, dertlerini çözmeye yönelik fikirleri ortaya koyabilecekleri bir çalışma talep ediyorlar sendikalarından. Kadınların bu talebinin sadece 8 Mart’ın takvimsel kutlaması için geçerli olmadığını da biliyoruz. Önümüzdeki toplusözleşme döneminin, yakıcı sorunlara çözüm üretebilecek tarzda ele alınması zorunluluğunu gösteriyor kadınların 8 Mart’taki bu yönelimleri...
YÜZLERCE KADINI BİR ARAYA GETİREN YEREL ETKİNLİKLER
İstanbul Anadolu yakasında farklı bölgelerde kimi zaman yerel inisiyatifler, kimi zaman yöre dernekleri, kadın dernekleri bir araya gelerek, kimi zaman yerel kadın dayanışma platformlarının ortaklaşmasıyla onlarca etkinlik yapıldı, yüzlerce kadın bu 8 Mart’ta yaşadıklarını tartıştı, birlikte hareket etmenin heyecanını tattı ve sözlerini buluşturdu.
Çok umut verici etkinlikler izledik. Bu etkinliklerin en önemli özelliği; kadınların kendi taleplerini, sözlerini esirgemeden dile getirmeleri, 8 Mart’ın emekçi ruhuna ve tarihine ilişkin vurgunun çok yapıldığı etkinlikler olmasıydı.
SARIGAZİ
Sarıgazi’de Tüm Tok-Der’de bir araya gelen kadınlar çok renkli, çok canlı bir etkinliğe imza attı. Katılan kadınların çoğu, tıpkı etkinliği hazırlayan kadınlar gibi çevredeki sanayi bölgelerindeki fabrikalarda ve ilçede yoğun olan merdiven altı atölyelerde işçi olarak çalışan ya da ev işçiliği yapan kadınlardı. İşte bu kadınlar zor yaşamlarının içinde günlerce uğraşarak 2 saatlik bir tiyatro oyunu hazırlamışlardı etkinlik için. Yaratıcılıklarının yanında, oyundaki performansları ve kadınlığa dair tüm dertleri dile getirme çabaları ile göz doldurdular. 8 Mart’ı ortaya çıkaran tarihi koşulları bugün yaşadıklarımızla birleştirme konusunda da çok başarılı oldular.
PENDİK
Pendik Kavakpınar’da ise aralarında köy derneklerinin ve kadın derneklerinin olduğu 11 yerel derneğin ortaklaşmasıyla şubatın başında başlayan etkinlikler son olarak 400 kadının katıldığı bir şölene dönüştü. Sarıgazi’dekine çok benzer bir tablo orada da vardı.
Pendik Kurtköy’de cemevi çağrısıyla düzenlenen etkinlikte de yüzlerce kadın bir araya geldi ve hep bir ağızdan “Şiddete hayır” dediler. Ana gündem referandumdu. Ancak anayasa değişikliğinin kadınlar için anlamı genel geçer sözlerle değil, kadınların günlük yaşamda karşılaştığı, özellikle de şiddet, işsizlik, korku ikliminin ağırlaşması gibi sorunların çözümünde ne anlama geleceği üzerine somut tartışmalar yapıldı.
Bölgemizde bir lisede de öğrencilerin ısrarıyla 8 Mart günü okul bahçesinde büyük bir etkinlik düzenlendi. Kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarını gündem eden liseliler, şiddet ve istismarı engellemek yerine üstünü örtmeye çalışan söylemlerin sorunları daha da ağırlaştırdığını dile getirdiler.
Evrensel'i Takip Et