21 Mart 2017 12:18
/
Güncelleme: 14:31

Yusuf KARATAŞ

Uzunca bir süredir Kürt coğrafyasında yaşanan sessizlik için herkes kendince sonuçlar çıkarıyor, devlet bu tabloyu kendisi için bir başarı olarak sunuyordu. Kentlerdeki çatışmalar, yıkım ve ölümlerden sonra her köşe başı bir karakola çevrilmiş; belediyelere el konulmuş, binlerce siyasetçi tutuklanmıştı. Dolayısıyla bu sessizlik döneminden sonra 2017 Newroz’u devletin baskı politikası ve halk mücadelesi için bir sınanma alanı haline gelmişti. Gerçekten Kürtlerin mücadele ve talepleri bastırılmış, devlet mi kazanmıştı? Bu sorunun cevabı Newroz’da ama özelikle Amed Newroz’unda açıklık kazanacaktı.

Diyarbakır’da EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan ve DİDF’ten Ali Çarman’la birlikte sabah saatlerinde Newroz alanına doğru yola çıkıyoruz. Newroz alanının girişinde polisin yoğun güvenlik önlemleri dikkat çekiyor. Polis, kitleyi miting başlama saatinden önce alana almayarak bir tedirginlik havası yaratmaya çalışıyor. Ama biriken kalabalığı çok bekletemiyor. Kitle ellerinde renkli ‘na’ ve ‘hayır’ bayraklarıyla ve ‘Em di bêjin na, na, na’ sloganıyla alana akıyor.

Miting başlama saati olan 11’de Newroz alanı doluyor. Geçen yıl-2016 Newroz’unda- yaşanan yıkım ve IŞİD bombası söylentileri nedeniyle Newroz alanı ancak öğleden sonra dolmuştu-ki, havuz medyası erken saatlerdeki kitle fotoğraflarını paylaşıp Newroz’a katılım olmadığı propagandasını yapmıştı. Bu yıl erken saatlerden itibaren bu fotoğrafa bile izin vermeyen bir görüntü vardı.

Newroz alanına akan yüz binler, halkın sessizliği üzerinden politik hesaplar yapanlara “buradayız” dediler. Sessizliği yırtan ‘Em di bêjin na, na, na’ sloganlarıyla iktidarın politikalarına yanıt verdiler. Alanda rengarenk dalgalanan binlerce ‘na-hayır’ bayrağı her şeyden önce Kürtler referandumda ne yapacak sorusuna verilmiş bir yanıttı. Ama sadece bu da değil. Bu bayraklar ve sloganlarla halk; savaş ve yıkım politikalarına, ölümlere, baskıya, Kürt siyasetine yönelik darbeye de ‘na-hayır’ dediler.

Newroz anında izlenim yazmaya çalışırken bir yandan da 78 yaşındaki Remziye Sarılı ile sohbet ediyoruz. Silvan’da çatışmaların yaşandığı Tekel mahallesinden Newroz’a geldiğini söylüyor Remziye Nine. Söze “Kürtlerin suçu ne?” diye başlayan Remziye nine, “yaz, 13 çocuğum 71 torunum var” diyor ve Newroz’a birlikte geldiği kızarını, torunlarını gösteriyor. Sonra devam ediyor “Erdoğan bilsin ki bizi bitiremez. Biz yerden göğe kadar ‘hayır’ diyoruz, kimseyi başımıza başkan yaptırmayacağız.”

Alandaki büyük coşku eşliğinde yapılan konuşmalarda da hakların el ele vermesi ve 16 Nisan’da iktidarın hesabının bozulması için herkesin sandığa sahip çıkması vurguları yapılıyor. HDK Eş Sözcüsü Onur Hamzaoğlu, dünyanın ve Türkiye’nin karanlıktan geçtiği bir dönemde 100. yılındaki Ekim Devrimi’nin mirasını sahiplenmenin önemine dikkat çekiyor. Ahmet Türk, “Kürtler ne istiyor? sorusunu soranlara Amed Newroz’u bir kez daha yanıt verdi” diyor, sonra sözü referanduma getiriyor. Referandumun bütün Türkiye halkları için önemli olduğunu ama Kürtler için özel bir anlam taşıdığını vurguluyor. Belediyelere atanan kayyımlara ve yaşanan vahşete yanıt vermek için de Kürtlerin sandığa gideceğini söylüyor.

Özetle 2017 Newroz’u, son iki yılı yıkım ve ölümle geçiren Kürt coğrafyasında yeniden uyanışın, direnişin ve umudun Newroz’u oldu. Ve bu tarihi Newroz’da alanlarda birleşip mücadele ateşini yakan yüz binler, 16 Nisan’a randevu verdiler!

*Biz hayır, hayır, hayır diyoruz!

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Gabar petrolü sömürüsü: 1 milyon liralık üretime  6 liralık ücret

Gabar petrolü sömürüsü: 1 milyon liralık üretime 6 liralık ücret

Saray iktidarının “Milletimiz zenginleşecek” propagandasını yaptığı Gabar petrolünün arkasında ağır bir işçi sömürüsü var. Günde 12 saat çalışma, taşeronlaştırma, sendikasızlık, yoksulluk sınırının yarısı bile etmeyen ücretler… Öyle ki sadece 12.5 saatlik üretim tüm işçilerin ücretini karşılıyor, geri kalan patronların kasasına akıyor.

Şırnak’ta bir günde çıkarılan petrol, Batman’da çıkarılanın yüzde 87 fazlası.

Serbest piyasada ham petrolün varil fiyatı yaklaşık 75 dolar.

İşçiler iki günde çıkarılan petrol kadar ücret alsaydı aylık ücret 160 bin lira olurdu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et