Tecavüzcü değil, mağdur cezalandırıldı
Hukuk Fakültesi öğrencisiyken tecavüze uğrayan G.K, olaydan 2 yıl sonra şikayetçi olabildi.Kendisine tecavüz eden sanık ise serbest bırakıldı.
Cansu PİŞKİN
İstanbul
Hukuk Fakültesi 1. sınıf öğrencisiyken tecavüze uğrayan G.K. yaşadığı travma sebebiyle olaydan 2 yıl sonra şikayetçi olabildiği S.Ö’nün beraat etmesine isyan ederek “Uzun süre sonra şikayetçi oldum diye ben cezalandırıldım, adil bir yargılama isteme hakkımdan bile mahrum bırakılarak. Bu davada sanki sanık değil, ben yargılandım” dedi.
Antalya’da Hukuk Fakültesi 1. sınıf öğrencisi olan G.K, 2011 yılında S.Ö. isimli erkek tarafından tecavüze uğradı. Olayın olduğu tarihte 20 yaşında bir hukuk fakültesi öğrencisi olan G.K. şimdi genç bir avukat. Ancak yaşadığı travmanın etkilerinden kurtulamadığı için yıllardır psikolojik tedavi gören G.K, “Kendimi çalışmaya hazır hissetmiyorum” diyor ve ekliyor: “Hukuk sistemi daha çok mağdur ve daha fazla travmatize etmek üzerine kurulu. Maddi gerçeği ortaya çıkarmak yerine taraflı yargılama yapılıyor. İnsanlar bundan dolayı bu tarz olayları yargıya taşımaktan çekiniyor.”
‘HAKİM TARAFLI DAVRANDI’
Peki genç bir avukatı mesleğini yapamayacak hale getiren yargılama sürecinde neler yaşandı? G.K. tehdit edildiği ve yaşadığı travmanın etkisi sebebiyle ilk etapta şikayet edemediği S.Ö. isimli erkekten ekim 2013’te şikayetçi oldu. G.K’nin şikayeti sonucu S.Ö. hakkında Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesinde tehdit ve tecavüz suçlarından dava açıldı. Toplam 7 duruşma görüldü. G.K yargılama sürecinde yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Hakim o kadar taraflı davrandı ki annem tanık kürsüsüne çıktığında ona ‘Alkollü müsün sen? Neden sallanıp duruyorsun?’ diye soru yöneltti. Annem sadece üzüntülüydü ve bu soruya maruz kaldı. İlk duruşmada hakim, avukatlarımın sanığı sorgulamasına ve tanıklara soru sormasına izin vermedi. Ancak sanık avukatı hem bana hem tanıklara istediği soruları sorabildi. Tanıkların neredeyse tamamı gerçeğe aykırı tanıklık yaptı ve avukatlarıma tanıklara soru sorma hakkı tanınmadı. Benim beyanlarım yerine tanıkların birbiriyle çelişen beyanları esas alındı. Üstelik tanıkların sadece sanığın lehine olan beyanlarını esas aldılar. Mesela kuzenimin beyanında sanığın aynı gün kendisini de taciz ettiği yer almasına rağmen beyanlarının sadece diğer kısımları dikkate alındı. Yine sanığın eski sevgilisinin, sanığın şiddete meyilli olduğu ve benim tecavüzü ona anlattığım hakkındaki beyanları da yok sayıldı.”
‘ADLİ TIP RAPORU VE MÜTAALAYA RAĞMEN BERAAT VERİLDİ’
G.K’nin yargılama sürecindeki mağduriyeti bunlarla sınırlı kalmadı: “Benim iftira attığımı iddia ettiler. Sanık avukatı mahkemede benim için ‘Alkolik ve kötü hayat süren biri’ ifadelerini kullandı. Hakimler buna da göz yumdu. Bu söze karşılık biz de üniversite sınavında Türkiye derecesi yaptığım belgeleri sunduk. Daha sonra sanık avukatı yalan beyandan barodan disiplin cezası aldı. Dava sürecinde durumum kötüleşince bir süre hastanede yattım. Buna rağmen mahkeme adli tıp kurumundan Hamdi Tutkun’un verdiği ‘Ruh sağlığı bozulmamıştır’ raporu yerine yeni rapor istemeyi kabul etmedi. Sonucunda lehime iki adli tip raporu ve savcının mütalaasına rağmen beraat kararı verildi.”
AİLE BAKANLIĞI MÜDAHİL OLMA TALEBİNDE BULUNDU
Temmuz 2015’te sonuçlanan davada sanık S.Ö’yü tecavüzden beraat ettiren mahkeme, tehdit suçundan ise para cezası verdi. Yargılama boyunca hakimler, adli tıp kurumu, sanık avukatı tarafından tekrar ve tekrar travmatize edilen G.K, “Bu sistemin içinde cinsel saldırı mağdurları o kadar harcanabilir hale geldi ki hakimlerin bu karardan vicdan azabı duyduğuna bile inanmıyorum artık. Sesimi duyurmazsam adaletin sağlanmayacağını anladım. Bu nedenle artık sessiz kalmayı reddediyorum” diyor. G.K. ve avukatı kararı Yargıtaya taşıdı. G.K, çeşitli gazeteler aracılığıyla duyurduğu sesine şimdilik ufak da olsa bir yanıt geldiğini belirterek, Aile Bakanlığının davaya müdahil olma talebinde bulunduğunu söyledi.